Haberler

Cerrahi Tedavide Yenilikler Yaşam Kalitesini Artırıyor

Güncelleme:

Minimal İnvaziv Üroloji Derneği tarafından düzenlenen "3. Ulusal Minimal İnvaziv Ürolojik Cerrahi Kongresi" 30-31 Mayıs 2014 tarihleri arasında Ankara'da gerçekleştiriliyor.

Her geçen gün yeni teknolojiler ve bilimsel çalışmalarla gelişme gösteren, Videoskopik (Endoskopik-Laparoskopik) ve Minimal invaziv cerrahi tekniklerin günümüz cerrahisinde kullanılmaya başlanması modern cerrahideki en önemli gelişme ve klasik açık cerrahi tekniklere göre birçok avantaj içeriyor.

Çok sayıda Ulusal ve Uluslararası bilim adamının davetli konuşmacı olarak katıldığı ve Türkiye'de bir ilk olma özelliğini koruyan bu kongrede yeni gelişmeler katılımcılarla paylaşılıyor. Minimal İnvaziv Üroloji Derneği Başkanı aynı zamanda Kongre Başkanı Prof. Dr. Cenk Yücel Bilen, günümüzde cerrahi ve teknolojik gelişmelerin cerrahlara bir çok komplike cerrahi girişimi minimal invaziv yöntemle gerçekleştirme olanağı sunduğunu belirterek şunları söyledi: "Laparoskopik cerrahinin açık cerrahiye oranla daha kısa hastanede yatma süresi, azalmış morbidite ve hızlı iyileşme süresi gibi birçok avantajları vardır. Laparoskopik cerrahi bir çok abdominal ve pelvik operasyonda popülerlik kazanmakta ve standart prosedür haline gelmektedir. Ancak birinci sıraya yerleşmesi demek, bir hasta için minimal invaziv cerrahi bugüne kadar tedavisi keşfedilmemiş bir hastalığın kesin tedavisi değildir. Bu cerrahi, sadece hastalara o hastalığın belki daha iyi tedavisi anlamına gelmektedir. Minimal invaziv cerrahinin asıl amacı yaşam kalitesini yükseltmesidir. Endüstrinin bize sağladığı enstrümanlarla yani lazerler, robotlar, laparoskopik sistemler insan yaşamı kalitesini inanılmaz derecede artırmış cerrahi tedavi yöntemlerdir ve bu sayede açık cerrahinin birinciliğini elinden almaktadır. Çünkü minimal invaziv cerrahi, hastalara çok daha kısa zamanda iyileşme, çok daha kısa zamanda evlerine ve normal hayatlarına, iş hayatlarına dönme şansı tanır ve hepimizin çok korktuğu ağrı, kesi konseptini olabildiğince ortadan kaldıran bir yöntemdir" dedi.

PROSTAT KANSERİ TEDAVİSİNDE UYGULANABİLİYOR

Prostat kanseri görülme sıklığı giderek artan bir sağlık sorunu. Üroonkoloji Derneği tarafından Türkiye genelinde gerçekleştirilen ve 6693 kişinin incelendiği saha çalışmasından elde edilen verilere göre ülkemizde prostat kanseri 35/100.000 oranında görülmektedir. Bu değer özellikle Akdeniz bölgesi Avrupa ülkelerine çok yakın bir düzeydedir.

Prof. Dr. Bilen, Toplumdaki bireylerin prostat hastalıkları yönünden değerlendirilmesinde yıllık prostat muayenesinin yanı sıra kan PSA düzeyinin belirlenmesi, idrar tahlili yapılması da gerekli olduğunu belirtti. Prof. Dr. Bilen şöyle devam etti: "Prostat kanserinin erkeklerde vücuttaki kötü huylu tümörler arasında sıklık olarak tüm dünyada ikinci sırada olduğu ve her yıl 679 bin yeni olguya tanı konulduğu bilinmektedir. Ülkemizde de prostat kanserinin akciğer kanserinden sonra 2. sıraya yerleştiği tespit edilmiştir. Cerrahi gerektiren hasta grubunu, idrar yapamama nedeni ile sonda takılmak zorunda kalınan ve bunun tekrarladığı hastalar, prostat büyümesinin neden olduğu tekrarlayan enfeksiyonlar, mesane taşının varlığı, prostat büyümesine bağlı kanamalar, mesanede yapısal bozuklukların ortaya çıkması, böbrek fonksiyonlarında bozulma olan hastalar oluşturur. Verilere göre iyi huylu prostat büyümesi hastalığı olan erkeklerin %30'unun ameliyat olduğu görülmektedir. Prostat dokusunda sınırlı kanserlerde öncelikli tedaviler cerrahi olarak tüm prostat dokusunun çıkarılması veya ışın (şua, radyoterapi) uygulamalarıdır. Her iki yöntemin amacı hastalığı kalıcı olarak tedavi etmek, ortadan kaldırmaktır. Günümüzde prostat kanseri cerrahisinde açık yöntemin yanı sıra laparoskopik ve robotik cerrahiler de kullanılmaktadır. Yayılım yapmamış prostat kanserinin ışın (radyoterapi) ile tedavisinde de son yıllarda önemli gelişmeler sağlandı. Özellikle radyasyon dozunun hedef dokuda en üst düzeye erişimini sağlayan (IMRT, IGRT) teknikler tedaviye bağlı yan etki oranlarında azalma ile beraber etkinlikte artış sağlamaktadır. Prostat kanserinin tedavisinde farklı yöntemler mevcuttur. Radikal prostatektomi ameliyatı bu tedavi yöntemlerinin en etkin olanıdır. Radikal prostatektomi operasyonu geçiren iyi diferansiye tümörlü hastaların 10 yıllık hastalığa özgü sağ kalım oranları %90'ın üzerindedir. Bu nedenle radikal prostatektomi operasyonu tüm tedavi yöntemleri arasında en çok tercih edilendir" diye belirtti.

Kaynak: Bültenler / Güncel

Türkiye Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title