Haberler

Bu Adamlar Kafayı Tiyatro İle Bozmuş!

Güncelleme:

"Urfa'da tiyatro daha da gelişecektir" diyen Ocakoğlu Bir şehrin kalkınmışlığı sosyo-kültürel yapısına bağlıdır" diye konuştu.

Şanlıurfa'da son zamanlarda tiyatro merakı hızla artmaya başladı. Özellikle şehir tiyatrosunun koltukları dolup taşıyor, çoğu insanlar oyunları ayakta izliyor. Şanlıurfa Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Hasan Ocakoğlu yakaladıkları izleyici kitlesini, bu kitleyi nasıl bir araya getirdiklerini, Urfa tiyatrosunun gelişimini ve gençlerin tiyatroya ilgililerini Gazete İpekyol'a anlattı.

Tiyatroya ne zaman başladınız?

Tiyatroya 1993 senesinde ortaokulda bir çocuk oyunu ile başladım. Ben oyunda ağaç rolünde oynadım. Demek ki orada tiyatronun tozunu fazla yuttuk, ondan sonra bu işe başlamış oldum. 1993'ten 2001 yılına kadar amatör olarak kendi özel ekibimizle, arkadaşlarımızla çalıştık. 2001 yılında Belediye Şehir Tiyatrosu'na geçtim ve bugüne kadarda devam ediyorum. 2015 yılının Ocak ayında da Belediye Şehir Tiyatrosu'nda Genel Sanat Yönetmeni oldum.

Urfa'da artan tiyatro ilgisinin sebebi nedir?

Urfa'da tırmanan tiyatro ilgisinin sebebi şudur. Bizim insanımız tiyatroya aç, sanata aç. Hani sanat deyince müzik de sanatın bir koludur, sinema da bir koludur. Ama tiyatro bunların genelini içerir. Müzik kliplerinde müzikal vardır, sinema da oyunculuk gerektirir. Ama tiyatro bunların hepsini içinde barındıran bir sanattır. Urfa'da son zamanlarda olmasının nedeni, biz sık sık oyun oynuyoruz. Daha öncede oynayan ekipler olsaydı yine olurdu. Mesela 1965 yılında Urfa'da yerleşik bir tiyatro varmış ve insanlar buna ilgi gösterirlermiş. O zamandan bu yana gelen bir tiyatro sevgisi zar zaten. Bizim de çabalarımız bunu gün yüzüne çıkarmaktı. Çok şükür bunda da başarılı olduk. İlk oyun oynadığımızda ekibimiz 25 kişiydi, seyircimiz ise 7 kişiydi. Ekip olarak izleyiciden daha kalabalıktık. Her geçen gün seyirci sayımız artmaya başladı. Son oynadığımız oyunlarda 8 hafta boyunca 400 kişiye oynadık. Bu da totalde ciddi bir rakam yapar. Resmi olmayan rakamlara göre Şanlıurfa Tiyatro Ekibi, Güneydoğu'da birinci sırada, Türkiye'de ise üçüncü sırada bulunuyor.

Biz insanların yaşam tarzlarını, neye ilgi göstereceklerini, neyi seveceklerini iyi araştırıyoruz. Biz bir oyuna hazırlanmadan önce bunun üzerine çalışıyoruz. Biz bu oyunu oynarsak kime hitap ederiz, bizi kim izler? Biz her kesime hitap etmeye çalışıyoruz. Her cumartesi çocuklara özel oyunlar oynuyoruz ve çocuk oyunlarımızın hepsi pedagog kontrolünden geçiyor. Hepsi çocukların gelişimlerini olumlu yönde etkileyecek oyunlar. Akşamları da yetişkinlere hitap eden oyunlar oynuyoruz. Bunlar da belediyemizin kontrolünden geçen oyunlar. Genel ahlak kurallarına ve aile toplumumuza ters düşmeyen oyunlar. İnsanları güldürmek için küfür etmeye gerek yok veya argo kullanmaya gerek yok. Bizim insanlarımız güzel olan şeye zaten tepkisini gösteriyor. Bunun için ekstra bir çaba sarf etmeye gerek yok. Biz insanlarımızın seveceği şeyleri yapmaya çalışıyoruz. Belediye Başkanımız Nihat Çiftçi ve ekibinin bize inanılmaz derecede desteği var ve bu desteği fazlasıyla arkamızda hissediyoruz.

Yakaladığınız başarıyı neye borçlusunuz?

İnsanlarımız bizi seviyor. Biz kendimizi sevdirmeyi başardık. Biz haftanın 6 günü gecelere kadar çalışıyoruz. Çoğumuz akşam yemeğini evimizde yiyemiyoruz ve bir pazar günü sadece istirahat edebiliyoruz. Bizim bu özverili çalışmalarımızı Urfalı kardeşlerimiz görüyorlar herhalde çünkü bizim izleyicimiz bizi çok yakından takip ediyor. Oyunlar dışında çoğuyla biz özel hayatta görüşüyoruz, çağırdıkları yere üşenmeden gidiyoruz. Biz şuna karşıyız, biz tiyatrocuyuz, biz sanatçıyız, biz sadece sahnede oynarız gibi durumlar söz konusu değildir. Bizi evlerine davet etsinler, biz gider evlerinde de oynarız. Biz bu samimiyeti vermeye çalıştık. Urfa insanı da samimiyeti sever, yalanı sevmeyen insanlar. Onlar da bizim temiz kalpli halimizi gördükleri zaman ilgi gösteriyorlar. Gülüyorlar, eğleniyorlar. Onlar eğlenince biz iki kat eğleniyoruz, bu da bizi mutlu ediyor. Muhtemelen gençlerimizin kafasındaki şeyleri anlatıyoruz. Mesela gençlerimiz mahalli şiveyi çok seviyorlar, biz de şiveli oyunlar oynuyoruz, onların da çok hoşuna gidiyor. Klasik oyunlar da oynuyoruz, devlet tiyatrosunda oynanan oyunları da oynuyoruz. Onların izleyicisi ayrı, Urfa oyunlarının izleyicisi ayrıdır. Bizim amacımız herkes tiyatroya gelsin, biz herkesin istediği şeyleri yapıyoruz. Senede bir tane dünya klasiği oyun oynuyorsak, bir tane de mahalli oynuyoruz. İki çocuk oyunu oynuyorsak, üç yetişkin oyunu da oynuyoruz. Herkes gelsin, tiyatronun ne denli önemli bir şey olduğunu görsünler ki biliyorlar zaten. Bizim halkımız bunun bilincinde. İnanılmaz bir destek alıyoruz halkımızdan. Sosyal medyadan olsun, belediyeye gelen telefonlar olsun, bizim şahsımıza gelen mesajlar olsun biz ilgiden oldukça memnunuz ve bunun artmasını da istiyoruz. Biz her kitle, her yaş, her kesime hitap ediyoruz. Bizim oyunumuza gelen doktoru da eğlensin, avukatı da eğlensin, esnafı da eğlensin, ev hanımı da eğlensin. Biz oyunlarımızı seçerken buna çok dikkat ediyoruz ve insanlar geldikleri zaman kendilerinden bir şeyler koysunlar istiyoruz. İnsanların ilgisini, odağını tutabilmek için en önemli şey izlediği tiyatroda, dinlediği müzikte, gittiği sinemada kendisini görmek ister insan ve kendisini sahneden görürse mutlu olur. Biz de onları vermeye çalışıyoruz. Günlük yaşantılarında ne varsa onu sahneye yansıtıyoruz. İnsanlar da bunun bilincine vardıkları zaman ilgileri de kaçınılmaz oluyor.

Sinema mı, tiyatro mu?

Sinema ve tiyatro birbirine çok yakındır, kardeştir, bağlıdır. Sinema ve tiyatro siyam ikizidir. Ama gen baskınlığını sorarsanız, tiyatronun geni daha baskındır. Çünkü sinema yapabilmek için tiyatro altyapısının olması gerekir. Sinemada da duygu vardır, tek fark tiyatroda bu duygunun canlı olmasıdır, sinema da ise tekrar şansı vardır. Tiyatro benim için daha önemlidir. Tiyatroda tekrar şansımız yok. Artık o saatten sonra günahı da vebali de bizim oluyor. İyi de olsa bizimdir, kötü de olsa yine bizimdir. Çünkü bizim orada tekrar şansımız söz konusu değildir. Ama sinemada öyle değildir. Sinemada yanlış yaptığın zaman kaydı bir daha alırsın, keser atarsın ama tiyatroda öyle bir şans yoktur. Onun için tiyatro daha kıymetlidir. Psikologların da söylediği şudur, 5 yaşındaki bir çocukla konuşurken bile önünde diz çöküp göz göze gelmeniz lazım. Çünkü göz kontağı kurduğunuz zaman karşı taraf sizi daha kolay anlıyor. Tiyatronun daha sıcak bir ortamı vardır. Çünkü karşında etli, canlı, kanlı birisini izliyorsun ve daha yakınsın, arada bir ekran ya da bir perde yok. Hani elini uzatsan değiyorsun, o yüzden tiyatro insanları daha da heyecanlandırır, daha çok ilgisini çeker. Bizim şu anda ekibimiz 30 kişiye yaklaştı ve ekibimizin yarısından fazlası Urfalı. Urfalı lise öğrencisi gençlerimiz var, üniversite öğrencisi var, inşaat mühendisimiz var, öğretmenlerimiz var ve dışarıdan gelen yabancı öğretmen arkadaşlarımız var. Müzik bölümünde üniversite okuyan arkadaşlarımız var ve bu işe benim gibi profesyonel yapan 9 tane de arkadaşımız var. Biz çok güzel bir harman yaptık, bu rotasyon tuttu, iyi oldu.

Ankara'da Müjdat Gezen Tiyatro Okulu var, İstanbul'da Sadri Alışık Tiyatro Okulu var peki Urfa'da buna benzer bir şey neden yok?

Burada bence bir tiyatro okulu değil birden çok tiyatro okulu olması lazım. Aslında Urfa'yı günlük yaşantımızda dolaştığımız gibi dolaşırsak, Urfa zaten başlı başına bir tiyatrodur. Mesela dolmuşa bindiğiniz zaman bir değilse bile ikinci gün mutlaka komik bir olayla karşılaşırsınız. Sokakta yürürken bir değilse bile ikinci gün mutlaka dramatik bir olayla karşılaşırsınız. Zaten hayatın kendisi bir tiyatrodur. Zaten uzmanların da tiyatroyla ilgili yapmış oldukları açıklama şudur, insanı insana insanla anlatma sanatıdır. Biz zaten yolda gördüklerimizi sahnede size anlatıyoruz, o yüzden sizler bu kadar ilgi gösteriyorsunuz. Mesela bir sahne izliyor adam, diyor ki, geçende bunun aynısı dolmuşta olmuştu veya babam da dün bunu bana demişti.

Urfalılardan size skeç yazan veya aşırı derecede tiyatroya ilgi gösteren oldu mu?

Son zamanlarda aşırı derecede oldu ve bu ilgiler bizim çok hoşumuza gidiyor. Mesela ben lise ve üniversiteli arkadaşlarımın tiyatroya gelmesini çok istiyorum. Çünkü o çocuk kahveye gidip sigara dumanı teneffüs edeceğine gelip tiyatro da yaşamı teneffüs etmesi daha mantıklı geliyor bana. İnsanlar hayatı boyunca sanatın en az bir dalıyla ilgilenmelidirler diye düşünüyorum. Çünkü sanatla ilgilenen bir insanın, hayata bakış açısı farklı olur, daha merhametli olur, evliyse iyi bir ev reisi olur. Çocuksa ailesine ve vatanına hayırlı bir evlat olur. Çünkü sanattan kimseye zarar gelmez.

Oyunlarınıza yabancı uyruklu insanlarda gelip izleyip gülüyor, sebebi nedir?

Ben size daha ilginç bir olay anlatayım. Geçe sene Urfa'dan Manzaralar diye bir oyun oynuyorduk, mahalli bir oyundu. O oyuna 3 siyahî misafirimiz gelmişti. Türkçe bilmiyorlardı ve o kadar hoşumuza gitti ki. Kahkahalarla gülüyorlardı. Oyun bittikten sonra gidip konuşalım dedik ama Türkçe bilmiyorlardı. İngilizce bilen arkadaşların yardımını istedik. Neye gülüyorsunuz sorduğumuzda, 'bilmiyoruz, çok eğlendik' dediler ama neye güldüklerini bilmiyorlardı. Bu bizim çok hoşumuza gidiyor. Dilimizi bilmeyen, şehrimize yeni gelmiş insanların, turistlerin bu tepkiyi vermesi bence bizim şehrimiz için çok güzeldir. Tiyatro söz değil, duygu oyunudur. Zaten bizim çalışmalarımızda da önce ezber çalışması yaparız, çalışmamızın aşaması ise duygu kısmıdır. Biz ezberlediğimiz kâğıttaki metinleri ezber olarak verirsek, hiç kimse bir şey anlamaz. Duygu katarsak karşıdaki anlar. Tiyatro kelimelerin duygularla yoğrulmuş halidir diyebiliriz.

Burada oynamak yerine, köylere ve değişik yerlere giderek gezici şekilde oyunlarınızı oynamayı düşünüyor musunuz?

Biz bunu yapıyoruz. Mesela Ocak ayının 5'inde Siverek ile başlıyoruz. Turnelerimiz oluyor, Ramazan'da orta oyunlarımız, dini oyunlarımızı, ilçelerde kurulan stantlarda oynuyoruz. Daha önce de bunu yaptık. Şöyle bir durum var, biz gittiğimiz yerlerde salon problemi yaşıyoruz, salonu olan okul sayımız çok az, mahalle sayımız çok az. Bunlar arttıkça biz daha çok yerlere de gideriz, çünkü biz gidip oynamaktan zevk duyuyoruz ve herkes bizi izlesin. Mesela kırsal bölgelerdeki insanlar gelemiyorlar merkezde oynadığımız için uzak olanlar gelmiyorlar. Bu cumartesi oynadığımız oyunumuza bir çift gelmişti. Bana şunu dediler, 'hocam biz oyunu izlemek için Siverek'ten geliyoruz. Önümüzdeki hafta geç kalırsak bizi iki kişilik yer ayırın.' Bu tabiî ki bizim çok hoşumuza gitti. Biz onlara Siverek'e gideceğimizin müjdesini verdik ve çok mutlu oldular. Zaten bunun duyurularını belediye fazlasıyla yapıyor. Allah kısmet ederse Ocak ayından Mart ayına kadar bir turne programımız var. Biz mesela geçen hafta Eyyübiye'de iki okuldaydık, geçen ay Hilvan'daydık. Akçakale'ye gideceğiz, Harran'a gideceğiz. Biz elimizden geldiği kadar, gücümüzün yettiği her yere gitmeye çalışıyoruz ve biz oradaki çocukların yüzündeki o ışığı görebiliyoruz. Onların tiyatroya aç ve muhtaç olduklarını biliyoruz ve bunun için de belediyemizin inanılmaz bir desteği var. Bu destek doğrultusunda tiyatro izlemeyen insan kalmayacak.

Urfa 'da edebiyat gelişmiyor ama tiyatro gelişiyor. Tiyatro'da bir söz oyunu olduğuna göre edebiyat olmadan tiyatro yaşar mı?

Edebiyat ve tiyatro birbirine çok bağlıdır. Edebiyat tiyatronun temelidir. Edebiyat okuyan öğrencilerin tiyatro dersleri vardır. Geleneksel Türk Tiyatrosu'nun bilmek zorundadırlar ve edebiyat öğretmenleri drama anlatmak zorundadırlar. Edebiyatın gelişmemesinin sebebi, herkesin bir şiir yazma tutkusu var, herkesin bir edebiyatla uğraşma tutkusu var ama şimdi herkes şiir yazamaz. Herkes edebiyat çizgisinde eserler çıkaramaz. Bunlar çok önemli ve emek sarf edilmesi gereken şeyler. O yüzden, biraz şundan kaynaklı edebiyat gelişmiyor. Edebiyatla uğraşan insan içine kapanık insandır, kendi reklamını yapmaz. Ama bu işi reklam boyutuna döken insan edebiyatı bilmediği halde reklamını yapar. O yüzden biz edebiyatı o insanlardan gördüğümüz için gerçek edebiyatın farkında değiliz. O işi bilen insanların sesi, işi bilmeyenler kadar çok çıkarsa bunun da daha çok yayılacağını düşünüyorum.

'Tiyatroyu anlamak istiyorsanız kitap okumak zorundasınız' cümlesine katılır mısınız?

Bunu söyleyen çok güzel söylemiş. Ben mesela sosyal medya hesabımdan sürekli okuduğum kitapları paylaşırım ve şu başlıkla paylaşırım, '' okuyun ölmezsiniz''. Bence insanın edebiyatla uğraşmasına gerek yok, insan olabilmek için herkes okumak zorunda. Zaten Kuran'ı Kerim'in de ilk ayeti 'oku'dur. Biz okumak zorundayız, her şeyi okumak zorundayız. Bir insan ne kadar çok okursa ufku o kadar geniş olur. Televizyondan bir filmi izlersin görsel bir şey hafızanda kalır ama kitabı okursan o kitabın özünü, kokuyu içine aldığın zaman daha güzel olur. Ben isterim ki, kütüphanelere ilgi çok fazla olsun ama görüyoruz ki, günümüzde kütüphaneye kimse ilgi göstermiyor. Şu an gidin bakın 3 ya da 5 kişi bulursunuz. Ama Japonya'da bir kütüphane sabah 8'de açılır ve önünde 400 kişilik bir kuyruk vardır. Yani okuma her yerde lazım, bu sadece edebiyat veya sanatçıysan değil. Her insan okumalı, okumaktan kastım her şey olmalı. Biz çocuk oyunlarında okumayla ilgili şeyler anlatıyoruz. Çocuklara okuma kitapları hediye ediyoruz. Çocuk oyunlarımıza geçen yıl gelen her öğrencilerimize yaklaşık 5 bin kadar kitap hediye ettik. Bu sene de 3 bin tane boyama kitabı hediye ettik. Oyunlarımızda kitabı işliyoruz. Hediye verirken ilk olarak kitap hediye ediyoruz. İnsanlar okumanın bilincine varmalılar. Çünkü bir insan okursa kendi kararlarını kendisi verir. Okumayan insanlar başkalarının kararlarına uymakla yükümlüdür ve kendini sorumlu hisseder.

Bundan 20 yıl sonra Urfa tiyatrosunu nerede görüyorsunuz?

Bundan 20 yıl sonra ben şayet olursam çok iyi yerlerde görüyoruz ve şu an bile çok güzel gelişmeler oldu. İnsanlar tiyatronun farkına varıyor yavaş yavaş ve insanlar bunun bilincinde. Bize imkân ve bu güzel seyircimizin desteği olduğu sürece, biz Allah'ın izniyle bu sene Türkiye'de ilk 3'e girdik. Önümüzdeki sene ilk sıraya oturmak istiyoruz, bizim hedefimiz her zaman ilk sıra oldu. Türkiye'de ilk sıraya oturduktan sonra, ulusalda da bir şeyler yapmak istiyoruz. Tiyatro olarak bizim hedefimiz hiç bitmeyecek. Çıtamız her zaman en yüksek yer neresi ise orası olacak.

Harran Üniversitesi'nde tiyatro bölümü olmasını ister miydiniz?

Olmasını çok isterdim ve kesinlikle olsaydı da çok güzel olurdu. Urfa artık büyük bir şehir ve 2 milyona yaklaşan bir nüfusu var. Bizim halen Urfalı kardeşlerimiz, bu işin aşkını yaşamak isteyen kardeşlerimiz çevre illerde sınavlara giriyorlar, orada konservatuar okuyorlar ve ondan sonra orada kaldıkları için Urfa'ya dönmüyorlar. Ama Urfa'mızda bir konservatuar olursa burada okuyan öğrenci burada kalır. Urfa için bir şeyler yapar. Urfa'da çok yetenekli insanlar gittiler dışarda üniversite okudular ve oraya yerleştiler. O yüzden bence konservatuar şart. Geçmişe baktığınız zaman tarih Urfalı oyuncularla doludur. Burada bir sürü isim sayabiliriz size, bu insanlar Urfalı oldukları halde neden dışarda yaşıyorlar veya neden dışarda eğitimlerini almak zorunda kalıyorlar. Urfa'da bir devlet konservatuarı olursa, inanın Urfa ses sanatçılığının yanında tiyatro ve görsel sanatlarda da çok iyi, çok sağlam oyuncular çıkaracak potansiyele sahip bir şehir. Urfa'da hakikaten kimsenin farkında olmadığı büyük oyuncular var. Belki adam farkında değil ve hayatında sahneye çıkmamış ama konuşmasına bir bakıyorsun güldürüyor, gülüyorsun o insana veya öyle bir konuşuyor ki, oturup alıyorsun. Bunu doğal olarak yapıyor ve bu insanın birde eğitim aldığını düşünün.

Urfa'da tiyatro dışında hangi güzel sanatlar eksik?

Urfa'da tiyatro dışında eksik görsel sanatlar elbette vardır. Mesela burada da bir bale olmalı, Urfa'da opera olmalı, bunun yanı sıra Urfa'da sürekli bir ebru sergisi olmalı, fotoğraf sergisi olmalı. Resim sergisi mutlaka olmalı. Yani kısacası sanatı barındıran her şey Urfa'da da olmalı ve yavaş yavaş da oluyor. Bu da bizi çok mutlu ediyor, gerçekten çok güzel şeyler oluyor. İnşallah ileriki günlerde insanlarımız daha da bunun bilincine vardıklarında daha güzel şeyler olacağına da ben eminim.

Tiyatroya ilgi duyanlar ve tiyatroya ömrünü adamak isteyenlere neler söylersiniz?

Gelip bizim oyunlarımızı izlesinler. Onun haricinde profesyonel ve amatör ekipler geliyor Urfa'ya, gitsinler onları da yalnız bırakmasınlar. Çünkü tiyatroya verilen en ufak bir tomurcuk ağaç olarak geri döner. O yüzden tiyatro namına, sanat namına Urfa'da ne Urfalı hemşerilerimizden ricamız ona destek versinler. Halk müziği konserine gitsinler, tasavvuf konserine gitsinler, tiyatro oyunlarına gitsinler. Urfa'ya gelen bütün sanatsal etkinliklere katılsınlar, destek versinler. Çünkü bir şehrin kalkınmışlığı, sosyo kültürel yapısına bağlıdır. Biz ne kadar sanata, sanatçıya değer verirsek toplumumuz o kadar çabuk yükselecektir.

(Kaynak: Gazeteipekyol)

Kaynak: Temsilci / Güncel

Şanlıurfa Yerel Kültür Sanat Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title