Haberler

Borçlarından Kurtulmak İsterken Antikacı Oldu

Kayseri'de maddi sıkıntılarından kurtulmak için eşyalarını satmaya başlayan makine mühendisi Durmuş İşci (65), zamanla mesleği haline getirdiği antikacılıkla geçimini sağlıyor.

MÜZAHİM ZAHİT TÜZÜN - Kayseri'de maddi sıkıntılarından kurtulmak için eşyalarını satmaya başlayan makine mühendisi Durmuş İşci (65), zamanla mesleği haline getirdiği antikacılıkla geçimini sağlıyor.

İşci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1987 yılında Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden mezun olduktan sonra birçok sektörde çalıştığını, işlerinin yolunda gitmediğini, tarımla uğraştığını, maden işletmeciliği ve kuyumculuk gibi birçok farklı mesleği yaptığını ancak istikrar yakalayamadığını söyledi. İşci, işleri yolunda gitmeyince bir dönem borsaya girdiğini ve tüm birikimini kaybettiğini dile getirdi.

Borsada tüm mal varlığını kaybedince daha önce meraktan koleksiyon yaptığı bazı eşyaları satmaya başladığını ifade eden İşci, cep saati ve Osmanlı tespihlerini satarak antikacılığa ilk adımı attığını anlattı.

Zor durumda olmasından dolayı çoğu zaman elindeki eserleri çok düşük değerlerle sattığını dile getiren İşci, şunları söyledi:

"Antikacılığa ilk seyyar olarak başladım. O zamanlar kendim için farklı şehirlerden toparladığım saat ve tespih koleksiyonlarım benim için çok değerliydi, bir çoğu nadir şeylerdi. Bu koleksiyonlarımı satmayı hiç düşünmemiştim fakat şartlar öyle gerektirince satmaya mecbur kaldım. Hiçbir zaman keyfi satmayı düşünmedim. Borçlarımı ödeyemeyince maddi sıkıntılardan kurtulmak için eşyaları satmaya başladım. Çok zor günler geçirdim ve antikacılığa ilk başta zorunluluktan başladım. Daha sonra mesleğim haline gelen antikacılığı severek yapmaya başladım."

İşci, antikacılığın bir nevi kamu hizmeti olarak nitelendirdiğini belirterek "25 yıldır tamamen antikacılığa yöneldim ve bu durumdan da oldukça memnunum. Eskileri hayata geçiriyoruz, eksiğini tamamlayıp yeniden insanlara sunuyoruz. Bir nevi kültürümüzü yansıtmaya çalışıyoruz" dedi.

Normal bir objenin antika olabilmesi için en az 100 yıl geçmesi gerektiğini dile getiren İşci, üretimi durmuş, piyasada azalmış bazı ürünlerin ise daha kısa sürelerde antika olabileceğinin altını çizdi.

Elindeki antika malzemelerin tarihinin 50 ila 500 yıl arasında değiştiğini ve bunları da genelde, Ankara'daki antika pazarından temin ettiğini aktaran İşci, şöyle devam etti:

"Önce maddi sıkıntılar nedeniyle zorunluluktan başladığım antikacılık, mesleğim haline geldi. Artık bu işi profesyonelce yapıyorum. Her antikanın ayrı bir değeri vardır. Elimde Osmanlı dönemine ait 300 yıllık bir sandık var ama kasa olarak kullanılmış. O zamanlar çelik kasa olmadığı için insanlar değerli eşyalarını koyup saklamak için bir nevi kasa olarak kullanmışlar. Bizim meslekte ilkler hep önem taşır. İlk daktilo, ilk hesap makinesi gibi eşyalarım da var. Bunlar daha çok dikkat çekiyor. Teknoloji ilerledikçe herşey yenilenerek üretimine devam ediliyor fakat ilk olan her şeyin değeri başka oluyor."

İnsanların antikalara ilgisizliğinden yakınan İşci, "Vatandaşın ilgisi fazla değil ama yeni nesil biraz daha ilgilenmeye başlıyor. Biz de elimizden geldiği kadar yeni nesli ilgilendirmeye çalışıyoruz. Bu durum bizleri de memnun ediyor. İlginin fazla olmaması bizleri ekonomik olarak bazen zorlayabiliyor. Bu zamanlarda bizi ayakta tutan ise 10-15 tane devamlı müşterimizin olması" ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA / Yerel

Ege Üniversitesi Kayseri Yerel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title