Haberler

Biyokaçakçılık, Nesli Tehlike Altındaki Türlerin Yok Olmasına Neden Olabilir"

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Vedat Beşkardeş, biyokaçakçılığın nesli tehlike altındaki türlerin yok olmasına neden olabildiğini belirterek, son 100 yılda yok edilen tür sayısının, doğada şu ana kadar doğal yollardan yok olan tür sayısından bin kat daha fazla olduğunu bildirdi.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Vedat Beşkardeş, biyokaçakçılığın nesli tehlike altındaki türlerin yok olmasına neden olabildiğini belirterek, son 100 yılda yok edilen tür sayısının, doğada şu ana kadar doğal yollardan yok olan tür sayısından bin kat daha fazla olduğunu bildirdi.

Beşkardeş, yaptığı yazılı açıklamada, "doğadan bitki, böcek ve hayvanların izinsiz olarak toplanması ve yurt dışına çıkarılması" olarak tanımlanan biyokaçakçılığın doğaya ve ekosisteme etkilerini değerlendirdi.

Şehirlerin ve sanayinin büyüyerek doğal alanları ve ormanları tahrip etmesi sonucu birçok türün yok olma riskiyle karşı karşıya olduğuna işaret eden Beşkardeş, canlıların çeşitli amaçlarla doğadan toplanması ve yurt dışına izinsiz götürülmesinin de biyolojik çeşitliliğe olumsuz etkilerinin bulunabileceğini, hatta nadir, endemik bitki ve hayvan türlerinin neslini tehlikeye atabileceğini kaydetti.

Vedat Beşkardeş, biyokaçakçılığın doğaya etkisini şöyle açıkladı:

"Biyokaçakçılık bazı nesli tehlike altında olan türlerin yok olmasına neden olabilir. Özellikle farkında olmadan yok edeceğimiz bir tür belki şu anda çözümünü bulamadığımız birçok hastalığa karşı önümüzdeki yıllarda umut kaynağı olabilir. Maalesef bunun farkında değiliz. Bu insanlar açısından baktığımız taraf. Ekosistem açısından baktığımızda ise ciddi tahribat yapıyoruz. Son 100 yılda yok edilen tür sayısı doğada şu ana kadar doğal yollardan yok olan tür sayısından bin kat daha fazla."

Birçok bitki ve hayvan türünün tıbbi amaçlarla bilimsel çalışmalar kadar koleksiyonerler tarafından hobi maksatlı veya ticari olarak gelir sağlamak için de kaçırıldığına dikkati çeken Beşkardeş, biyokaçakçılığın tespit edilebilmesinin kolay olmadığını, kırsalda yaşayan insanların ve muhtarların dikkatli olması gerektiğini, özellikle yurt dışına götürülürken küçük canlıların X-ray cihazlarında fark edilemediğini anlattı.

Beşkardeş, yaklaşık 10 bin bitki taksonunun üçte birinin endemik olduğu Türkiye'nin, Avrupa-Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz fitocoğrafik bölgelerinin birleştiği noktada bulunması nedeniyle biyoçeşitliliğin fazla olduğunu, bu çeşitliliğin hayvan türlerine de yansıdığını kaydetti.

En fazla böcek ve kelebek türleri kaçırılıyor

Yrd. Doç. Dr. Vedat Beşkardeş, biyokaçakçılığa en çok maruz kalan canlı türlerini "böcek ve kelebek", "bitkiler", "kuşlar", "sürüngenler", "kurbağalar" ve "yumuşakçalar" şeklinde sıralayarak, tıbbi alanlarda kullanılan omurgasız hayvanlardan sülük, salyangozlar ve akreplerin en fazla kaçırılan türler arasında yer aldığına değindi.

Kuşlarda kaçakçılık olaylarına en faz şahin, doğan gibi yırtıcı türlerde rastlandığını belirten Beşkardeş, kaçırmanın söz konusu olmadığı memeli türlerin tıbbi deneyler amacıyla kan alma gibi durumlara maruz kalabildiğine işaret etti.

Beşkardeş, yakın dönemde gündeme gelen gergedan böceği konusunu hatırlatarak, "Çok para ediyor diye toplanmaya başlamıştı. Bu da bir biyokaçakçılık örneğidir. Hiç ortada yokken birden basının gündemine geldi ve toplanmaya başlandı. Para olarak hiçbir değeri yoktu, satılabilecek bir şey değildi" ifadelerini kullandı.

Vedat Beşkardeş, biyokaçakçılığın ekonomik yönüne ilişkin olarak şunları kaydetti:

"Bugün dünya üzerinde biyokaçakçılıkta dönen para miktarı yaklaşık 30-100 milyar dolar arasında tahmin ediliyor. Bunun içinde yasa dışı gergedan boynuzu ve fildişi avcılığı, kaplumbağa kabuklarının alınıp satılması, yasa dışı balık avcılığı, yasa dışı ormancılık faaliyetleri dahil. Ülkemize ait olan bitki ve hayvan türleri izinsiz olarak yurt dışına çıkarıldıktan sonra kaçıran kişi, elde ettiği gelirden herhangi bir pay ödemiyor ve o türü kendisi yetiştirmeye başladıysa veya üretiyorsa da kazandığından herhangi bir telif ücreti vermiyor. Bu da ülkenin milli servetinin çalınması anlamına geliyor."

Beşkardeş, bitki ve hayvan türleriyle ilgili yasal çalışma için Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünden izin alınması gerektiğinin altını çizerek, şu bilgileri verdi:

"Biyokaçakçılıkla mücadele konusunda Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, jandarma, kolluk kuvvetleri ve muhtarlar birlikte çalışıyor. Biyokaçakçılıkla ilgili suçların hukuki boyutunda ise Kabahatler Kanunu'na bakılıyor ve cezai işlemlerinde de Orman Kanunu, Çevre Kanunu, Kara Avcılığı Kanununda belirtilen fiillere göre para cezası uygulanıyor. Bunun dışında herhangi bir yaptırım bulunmuyor. Ayrıca biyokaçakçılık fiilini işleyen kişi veya kişiler yurt dışına gittikten sonra herhangi bir cezayı da ödemeyebiliyor. Bu cezaların tahsilatı için Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nün çalışmaları bulunuyor."

Kaynak: AA / Güncel

Milli Parklar Genel Müdürlüğü İstanbul Üniversitesi Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title