Haberler

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Canlı Yayına Katıldı

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, yeni darbe girişimi olacağı yönündeki görüşlere katılmadığını belirterek, "Böyle bir tehlike yok. Artık köprünün altından çok sular geçti.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, yeni darbe girişimi olacağı yönündeki görüşlere katılmadığını belirterek, "Böyle bir tehlike yok. Artık köprünün altından çok sular geçti. Milletimiz rahat olsun." dedi.

Kurtulmuş, NTV'de canlı yayına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Sürekli yeni darbe girişimi olabilir' sözleri dolaşıyor. Sayın Melih Gökçek'in açıklaması var. Bazı köşe yazarlarının ifadeleri var, kendi köşelerine yazdığı. Böyle bir tehlike görüyor musunuz?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Böyle bir tehlike yok. Artık köprünün altından çok sular geçti. Milletimiz rahat olsun. 15 Temmuz'dan sonra da söyledim; bu FETÖ'cü eşkiyalar, 'Eyvah biz yenildik, kenara çekilelim, bu iş bitti' demezler. FETÖ'cüler, başkaları, kenarda hala kılıçlarını bilemekle meşgul olanlar, hala 'nasıl olur da vakti zamanı gelir, punduna getiririz, bu işe el koyarız' diye hesap yapanlar olabilir. Bunların arkasında birtakım güçler bunları düşünebilir ama artık köprünün altından çok sular geçti. Türkiye'de 15 Temmuz, darbe teşebbüsünde bulunulabilecek son noktadır." diye konuştu.

Kurtulmuş, daha önce darbeler olduğunu ama bir milletin kendi gücüyle, sivil gücüyle darbeyi önleyebilmesinin örneğinin ise 15 Temmuz'da verildiğini vurgulayarak, "İnsanlar göğüslerini siper ederek, yumruklarını siper ederek tankların karşısına geçti. Muhteşem bir kahramanlık destanıdır. Bu kadar büyük kahramanlığı ortaya koymuş olan bu millete karşı bir daha hiç kimsenin ben bir darbe teşebbüsünü aklından geçireceğini düşünmüyorum. Böyle bir imkan yoktur. Böyle bir imkana bu millet asla fırsat vermeyecek, millet daha da demokratik bir Türkiye kurmak için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecek." ifadelerini kullandı.

"Çok rahat bir şekilde 'evet'in çıkacağına inanıyoruz"

Anayasa değişikliği referandumuna yönelik anketlere ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, "Çok rahat bir şekilde 'evet'in çıkacağına inanıyoruz." dedi.

Kampanyanın başında oldukları için bir miktar kararsız seçmenin göründüğünü kaydeden Kurtulmuş, "Hayır cephesi aşağı yukarı konsolide olmuş durumda ama 'evet' diyecek olanlar henüz tam manasıyla konsolide olmadı. Ben kararsız oyların büyük kısmının kampanya devam ettikçe, argümanlar tartışılmaya başladıkça, insanlar neye 'evet' neye 'hayır' dediklerini anlamaya başladıkça büyük oranda 'evet'e doğru kayacağını görüyorum. Ben de 3 haftadır sahada 'evet'i anlatan birisi olarak, bunu da test etmiş olarak söylüyorum. Başta biraz serin, uzak duran insanların anlattıkça toplantının sonunda, 'Tamam anladık, biz de bunları anlatacağız' dediğini görüyorum. Sıkıntı olmayacağını hissediyorum. Büyük oranda milletimiz inşallah 16 Nisan'da bu yönetim sistemi değişikliğine onay verecektir ve yasalaştıracaktır." değerlendirmesinde bulundu.

"Hükümetin attığı adımlar var. Bazı icraatlar hayata geçiriliyor. KOBİ'lere faizsiz kredi, promosyon ödemeleri emekliler için, İŞKUR'un işsizliğin azaltılması için başlattığı toplum yararına programlar var. Bakıldığında bir kesim bu icraatları, referanduma yönelik adımlar olarak değerlendiriyor. Ne dersiniz?" sorusuna karşılık Kurtulmuş, şu cevabı verdi:

"Yanlış bir değerlendirme. Bu hükümet, 65. Hükümet, bir icraat hükümetidir. 65. Hükümet, üretim ekonomisini kuvvetlendirmek üzere yola çıkmış olan bir hükümettir. Hükümet programında, Parlamento'da savunduğum zaman, bunların aynısını madde madde anlattık. Hükümet programımız aslında kim ne üretiyorsa ona destek vermek, devlet imkanlarıyla onların önünü açmak, özel teşebbüsü daha aktif hale getirmek için ortaya konulmuş olan bir programa sahiptir. Bu program, adım adım uygulanıyor. Yüksek teknoloji ürünlerini üretmeye yönelik verilen teşvikler, cazibe merkezleri üzerinden verilen teşvikler, istihdam dolayısıyla verilen, en son, dolayısıyla istihdam seferberliğiyle ilgili teşvikler, yani bin 404 liralık asgari ücretin 773,5 lirasını devlet verecek. Sigortalar ve diğer yüklerin hepsini devlet karşılayacak... Bu zaten bizim hükümet programımızın bir parçası. Kamu yararına çalışma; zaten geçtiğimiz senelerde kamu yararına çalışma üzerinden birtakım istihdam eksiklikleri giderilmiştir. Diyelim okulların, belediyelerin bir kısmının, camilerin vesaire, birtakım kamu görevlisi gerektiren yerlere bu geçici istihdamlarla insanlar yönlendirilmiştir. Aynı şeyler yapılıyor. Yani hükümet kurulduğu günden itibaren üretimi artırmak için neler yapıyorsa, ülkede istihdamı artırmak için neler yapıyorsa, hangi teşvikleri veriyorsa bu dönemde de bunlar verilmiştir. Yani bir kampanyaya dönük mesele değildir, kaldı ki bunlar eski dönemin argümanlarıdır. Hatırlayın; 'kömür veriyorlar, patates veriyorlar bunlar, bunlara evet diyor'.... Burada böyle bir şey asla söz konusu değil. Bu milleti de bu kadar hafife almamak lazım. İnsanlarımız üç kuruş para alacaklar diye 'hayır' diyecekken 'evet' demezler. Bunu bilecek kadar siyasi tecrübe sahibiyiz. Dolayısıyla biz burada zaten yapmakta olduğumuz üretim ekonomisini artırma faaliyetlerimizi dikkatle, titizlikle sürdürüyoruz. Teşviklerimizi de bunun için veriyoruz."

"Bu anayasayı siviller yapmadı"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, referandumda "hayır" diyenlerin, "tek adam" ve "yüksek yargıdaki yapılanmanın yargı bağımsızlığını ortadan kaldırdığı" yönünde eleştirilerinin olduğunun belirtilmesi üzerine, tek adamdan bahsedilecekse Anayasa'nın 104. maddesine bakılması gerektiğini dile getirerek, "Yani Cumhurbaşkanının yetkilerini düzenleyen maddeyi siviller hazırlamadı. 12 Eylül darbecileri hazırladı ve öyle yüksek yetkiler vermiş ki cumhurbaşkanına ama bunun karşılığında sıfır sorumluluk. Yani sadece vatana ihanetten yargılanabiliyor, onun da ne olduğu belli değil, kimin yargılayacağı belli değil. Dolayısıyla cumhurbaşkanı hemen hemen sınırsız bir yetkiye sahip ama hiçbir şekilde de bir sorumluluğu yok." diye konuştu.

Bu Anayasa'yı sivillerin yapmadığını vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"12 Eylül darbecileri Kenan Paşa ve arkadaşları şöyle düşündüler; dediler ki 'o kadar yüksek yetkiler verelim ki cumhurbaşkanına, cumhurbaşkanı bir emniyet supabı olarak dursun çünkü yarın, bugün ortaya sandığı getirir, yeniden oy vermeye başlatırsak bu milleti, milletin sağı solu belli olmaz, davulcuya, zurnacıya kaçabilir, istemediğimiz birilerini seçebilir, onları kontrol etmek için cumhurbaşkanlığı makamı olsun, yargıyı da YÖK'ü de parlamentoyu da kontrol etsin.' Bütün bunlarla ilgili çok yüksek yetkiler verildi cumhurbaşkanına."

Numan Kurtulmuş, "tek adamlık"tan bahsediliyorsa bunlara bakmak gerektiğini dile getirerek, mevcut sistemin çalışmayan tarafının, yüksek yetkileri olan cumhurbaşkanının sorumsuz, yüksek yetkileri olan başbakanın yüksek de sorumluğunun olduğunu, bakanların da sorumluluğunun bulunduğunu anlattı.

Sürekli "çift başlılık"tan Türkiye'nin zaman kaybettiğine işaret eden Kurtulmuş "Ta Recep Peker'le İsmet İnönü'den başlayan tartışmalar, Korutürk'le Demirel arasındaki tartışmalar, Turgut Özal'la Demirel, Demirel'le Tansu Çiller arasındaki tartışmalar, Demirel'le Erbakan arasındaki sürtüşmeler, en son da Sezer'le Ecevit arasındaki sürtüşmeler... Bu sürtüşmelerin, bu tartışmaların, yani yönetimdeki çift başlılığın Türkiye'ye çok ağır faturaları olmuş. Sadece son Ecevit-Sezer tartışmasının anayasa kitapçığı fırlatmak dolayısıyla Türkiye'ye ödettiği çok ağır faturalar var. Türkiye 2001 krizlerine sürüklendi, 22 banka ve finans kuruluşu kapanmak mecburiyetinde kaldı. Bundan dolayı ortaya çıkan görev zararları 580 milyar dolar lira civarında."

Kurtulmuş, Türkiye'nin bu zararları ancak 2011 yılında kapatabildiğini vurgulayarak, geçmiş dönemlerde yaşanan bütün krizlerin hepsinde maalesef çok ağır siyasi ve ekonomik faturalar ödendiğinin altını çizdi.

Geçmişte bu tartışmaların çok yaşandığını vurgulayan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Geçmişte mesela rahmetli Özal, Yıldırım Akbulut'un tutup elinden getirdi başbakan yaptı ama Yıldırım Akbulut'la çok ciddi çatışmalar yaşadı. Rahmetli Ecevit kolundan tuttu getirdi Ahmet Necdet Sezer'i Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturttu araları böyle oldu. Ardından Demirel Sayın Çiller'i getirdi koltuğa oturtturdu. Hatta şöyle dediği rivayet olunur; 'şu Çiller Hanım kadın olmasaydı, camdan aşağı atalım.' Yani sistemin doğası bu. Bu adamlar kötü olduğu için değil, bu insanlar kavgacı olduğu için değil, sistem sorumluluğun bir kısmını buraya bir kısmını oraya vermiş. Daha doğrusu ona da yetki vermiş, buna da yetki vermiş ama birisi sorumsuz. Şimdi biz diyoruz ki yönetimde çift başlılığı kaldıralım. Tek adamlık değil, yönetimde yürütmenin tek bir elden yürütülmesini sağlayalım. İnşallah bunu sağlayacağız. Yoksa bu tek adamlık değil."

Kurtulmuş, "Zaten 12 Eylül darbesi, tek adamcı bir cumhurbaşkanlığı ortaya koymuştur. Açıkçası 'davulu sivilin boynuna koyalım da tokmak biz askerlerin elinde olsun' diye böyle bir cumhurbaşkanlığı yetkileri oluşturmuştur." dedi.

"Anayasa değişikliğiyle birlikte Türkiye'deki darbe geleneği ve vesayet döneminin ortadan kalkacağı" yönündeki açıklamalar hatırlatılarak, bunun nasıl olacağının sorulması üzerine Kurtulmuş, "Şimdi bütün bu tartışmalara baktığımız zaman, mesela 12 Eylül tartışması... 12 Eylül öncesinde 124 tur cumhurbaşkanı seçilememiş, Parlamento kilitlenmiş. 12 Eylül'ün siyasi mazeretlerinden birisi budur. Ayrıca 1975'e gelin, 1975'te Fahri Korutürk'le Süleyman Demirel, birisi 'şu genelkurmay başkanı olsun' demiş, öteki 'bu olsun' demiş. Uzun süre anlaşamamışlar, kavga etmişler. 'İyi o zaman ikisini de yapmayalım' demişler, Kenan Paşa'yı getirmişler. Kenan Paşa 75'ten 80'e kadar darbenin yollarını döşemiş." ifadelerini kullandı.

"Mevcut sistem, kriz potansiyeli olan bir sistemdir"

"Şimdi kriz olduğunda sistemin krizini kim çözecek?" diyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dediğim madde odur. 'Kim çözecek?' sorusuna cevap vermemiz lazım. Olur mu olur. Yani geçmişte çok sayıda olduğu için söylüyorum. Mevcut sistem, kriz potansiyeli olan bir sistemdir. Kilitlendi, hükümetle parlamento kilitlendi, mevcut teklifinizle bunu kim çözecek? Asker topunu, tüfeğini çıkarsın o mu çözsün, yoksa millet mi çözsün? Tabii ki millet çözecek. Cumhurbaşkanı, eğer parlamento kilitlenirse cumhurbaşkanı ya da parlamentonun kendisi Türkiye'deki siyasi kilitlenmeyi yeni bir seçimle aşacak. Şöyle zannediyor maalesef CHP'li arkadaşlarımız; Cumhurbaşkanının kafası bozulacak, bir sabah diyecek ki 'hadi bakalım yeni bir seçime gidiyoruz.' Hiçbir sorumlu siyasetçi bunu yapmaz. Eğer yaparsa da kendisi bilir. Cumhurbaşkanı 'seçime gidelim' dediği anda, kendi cumhurbaşkanlığı düşer, kendisi de seçime gidecek. Parlamento 'seçimi yenileyelim' dediği anda, milletvekillerinin milletvekilliği düşecek. Dolayısıyla bu seçim yenilenmesi meselesi, sistemin garantisidir. Olası yüksek volümlü, çok sert tartışmalar, krizler olur ve çözülemezse, bir kördüğüm olursa o kördüğümü askerin silahıyla değil, milletin oyuyla açalım maddesidir ve bu bir darbesavar maddedir."

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, çok az konuşulan başka bir maddenin daha olduğunu belirterek, "Bizim teklifimizde, sıkıyönetim artık Türk hukuk sisteminin içerisinden kalkacak. Askeri mahkemeler de Türk hukuk sisteminden kalkacak. Bunlar devrim niteliğinde adımlardır. Yine şöyle 12 Eylül'ün öncesini hatırlayın; 12 Eylül'ün öncesinde Türkiye'de sıkıyönetim vardı. Biz o zamanları, gençliğimizde yaşadık. Sıkıyönetim vardı ama sıkıyönetim anarşiyi, terörü çözmek için maalesef kullanılmadı, sivil siyaseti köşeye sıkıştırmak için kullanıldı. 12 Eylül döneminden önceki sıkıyönetimde, neredeyse çok fazla bir şey yapılmadı. Dolayısıyla sıkıyönetimi de askerin yönetimi ele geçirmesinin bir aracı olmaktan çıkarmak, eğer olağanüstü hal gerektiren Allah muhafaza işte FETÖ darbesi gibi, birtakım afetler gibi önemli şeyler olursa da orada da olağanüstü hal üzerinden sivil yönetimle Türkiye'yi yönetmenin daha doğru olduğu kanaatindeyim. Bu da ikinci darbesavar maddemizdir." değerlendirmesinde bulundu.

"Bu sistemin yanlışlıklarını düzeltemezseniz, yarın yeniden sistem bir takım ihtilaflara gebe olur"

Kurtulmuş, "Hayır çıkarsa 17 Nisan sabahı nasıl bir Türkiye olur?" sorusu üzerine şunları söyledi:

"'Hayır' çıkmayacak, öyle ümit ediyorum. Sonuçta bu anayasa değişiklik teklifi laf olsun diye gündeme gelmiş değildir. Parlamento'dan 339 milletvekilinin oyu ile de geçti ve şimdi milletin oyuna sunuldu. Bu bir toplumsal ihtiyacın gereğidir. Niye bir anayasa değişikliğine ihtiyacımız var? Dört temel neden var. Birincisi vesayetçi bir sistem var, çatışmacı bir sistem var. İkincisi yönetimde çift başlılık var. Üçüncüsü Türkiye'nin geçmiş çok partili siyasi tecrübesi, siyasi istikrarsızlıklarla dolu. Yani vesayetçi sistem, çatışmacı sistem derken 67 yılda 5 darbe görmüş bir ülkenin çocuklarıyız. Türkiye'de 68 siyasi parti kapatılmış ve siyasi liderler yasaklı hale getirilmiş. Sürekli aktörler arasında, kurum ve kuruluşlar arasında çatışmalar, Türkiye'nin siyasetini zaman zaman kilitlemiş. Çift başlılıktan dolayı demin örneklerini saydığım çok sayıda cumhurbaşkanı ve başbakan arasında ihtilaflar yaşanmış.

Şimdi eğer aynı sistem devam ederse Türkiye, bunların hepsi de tekraren söylüyorum; insanlar kötü olduğu, yönetemedikleri için değil, sistem yanlış dizayn edildiği için olmuş. Bugün çok güçlü bir AK Parti Hükümeti var. Çok güçlü bir siyasi lider olarak Tayyip Erdoğan var ama bu sistemin yanlışlıklarını düzeltemezseniz, yarın yeniden sistem birtakım ihtilaflara, çatışmalara gebe olur. Ayrıca yine sonuç ortada; Türkiye'nin Cumhuriyet tarihi boyunca tek parti dönemlerinde, yıllık yüzde 5,6 kalkınmışız, koalisyon dönemlerinde yüzde 4 olmuş, darbe tehdidi ve darbe dönemlerinde ise yüzde 3,4'e düşmüş. Dolayısıyla Türkiye'nin hızlı kalkınması bakımından da istikrarlı bir yönetime ihtiyacı var. Bunlar gerektirdiği için anayasa paketi gündeme gelmiş. Yoksa AK Parti zaten tek başına iktidarda ve birçok şeyi yapabiliyor. Sonuçta sistematik olarak, sistemin yapısı gereği birtakım krizlerin, kaosların çıkması muhtemeldir, mukadderdir. Bugünkü tek başına iktidar ve güçlü bir siyasi liderin varlığı bizi kandırmasın."

"Daha etkin, daha hızlı karar alabilen bir yürütmeye ihtiyaç var"

Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "'Hayır' çıkarsa Sayın Cumhurbaşkanı yerinde, AK Parti iktidarı aynen devam edecek." dediğinin hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti:

"Kusura bakmasın, böyle bir ihtimal yok ama varsayalım ki 'hayır' çıksın, ertesi gün Kılıçdaroğlu gelecek bu stüdyoya, meydanlara; 'hayır çıktı, orada cumhurbaşkanı da oturmasın, başbakan da oturmasın' diyecek. Bir kere siyaseti doğru yapmak lazım. İnşallah 'evet' çıkacak. Bu bir ihtiyaç gereğidir. Sistemin birtakım kör düğümlerle karşı karşıya kalmaması için yapılan zorunlu bir değişikliktir. Hem de tam böyle bir dönemde, Türkiye'nin çevresini demin konuştuk, -ateş çemberine dönüştü- Türkiye'nin bir beka sorunu yaşadığı bir dönemde, terörle bir beka sorunu yaşadığı bir dönemde, daha etkin, daha hızlı karar alabilen, tek elden yürütülen bir yürütmeye ihtiyaç var. Kaldı ki yasama tamamen kendi işine bakacak. Çok önemli maddelerden birisi de bir insanın hem milletvekili hem bakan olmamasıdır. Yani hem savcı hem yargıç olmamasıdır.Yani yasama kanunlarla uğraşacak, Yürütme de yalnız kendi işine bakacak."

Kurtulmuş, "Sizce 'hayır' çıkarsa hükümetin meşruiyeti sorgulanır mı?" şeklindeki soruya ise "Hayır, hiçbir şekilde sorgulanmaz. Benim söylemek istediğim şey şudur; siyaseti de doğru yapmak lazım. Zaten 'hayır' çıkmayacağı için böyle lüzumsuz bir soruyla da zihnimizi meşgul etmememiz lazım." şeklinde cevap verdi.

(Bitti)

Kaynak: AA / Güncel

Süleyman Demirel Numan kurtulmuş Türkiye Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

Amasya'da deprem mi oldu? SON DAKİKA! 18 Nisan bugün Amasya'da deprem mi oldu? AFAD ve Kandilli deprem listesi! Yozgat'ta deprem mi oldu? SON DAKİKA! 18 Nisan bugün Yozgat'ta deprem mi oldu? AFAD ve Kandilli deprem listesi! Muğla'da deprem mi oldu? SON DAKİKA! 18 Nisan bugün Muğla'da deprem mi oldu? AFAD ve Kandilli deprem listesi! Sivas'ta deprem mi oldu? SON DAKİKA! 18 Nisan bugün Sivas'ta deprem mi oldu? AFAD ve Kandilli deprem listesi! Tokat'ta deprem mi oldu? SON DAKİKA! 18 Nisan bugün Tokat'ta (Sulusaray) deprem mi oldu? AFAD ve Kandilli deprem listesi! Şampiyonlar Ligi finali ne zaman, nerede oynanacak? 18 Nisan 2024'te Konya'da Elektrik Kesintisi 18 Nisan 2024 Konya elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Konya'da elektrik ne zaman gelecek? 18 Nisan İstanbul elektrik kesintisi! ELEKTRİKLER NE ZAMAN GELECEK? İstanbul'da elektrik kesintisi! 18 Nisan 2024 Antalya elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Antalya'da elektrikler ne zaman gelecek? 18 Nisan Gaziantep elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Gaziantep'te elektrikler ne zaman gelecek? Gaziantep'te elektrik kesintisi! 18 Nisan Manisa elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Manisa'da elektrik ne zaman gelecek? Manisa'da elektrik kesintisi! 18 Nisan İzmir GEDİZ elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Bugün İzmir'de elektrik ne zaman gelecek? İzmir'de elektrik kesintisi! 18 Nisan Ankara elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Ankara'da elektrikler ne zaman gelecek? Ankara'da elektrik kesintisi! 18 Nisan Adana elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Adana'da elektrikler ne zaman gelecek? Adana'da elektrik kesintisi! Yaman elendi mi? Survivor Yaman elendi mi?
500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title