Haberler

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Açıklaması

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, " Türkiye'de bu Meclis İç Tüzüğü ile doğru dürüst bir iş yapılabilmesi mümkün değil. Geçen gün iç güvenlik paketi dolayısıyla Meclis'te olanları gördünüz. Meclis'in etkin şekilde çalışabilmesi için herkesin görüşünü söylediği ama işlerin de güçlü şekilde yürüyebildiği bir Meclis'in olması Türkiye için şarttır" dedi.

Kurtulmuş, ATO Congressium'da Anadolu Yayın Platformu ile öğle yemeğinde bir araya geldi. Yerel basının Türkiye'de demokrasinin gelişmesi bakımından önemine işaret eden Kurtulmuş, özellikle çok sesliliğin sağlanabilmesi bakımından yerel medyanın önemli hizmetler verdiğini söyledi.

Türkiye'de millet egemenliğinin sağlanması konusunda çok önemli mesafeler alındığını dile getiren Kurtulmuş, ancak henüz Türkiye'de, bütün kurum ve kuruluşlarıyla, beşeri anlamda milletten başka hiçbir güç kalmayacak şekilde sistem değişikliklerinin sağlanamadığını kaydetti.

Milletten başka hiçbir egemenin kalmadığı bir Türkiye'yi kurmak bakımından yolun yarısında olduklarını anlatan Kurtulmuş, "Bunun için önümüzdeki dönemde bu yapılan değişiklikleri, sistematik değişiklikler haline getirmek, siyasi aktörlerin, siyasi partilerin kurumsal kimliklerinin ötesinde, Türkiye'nin yapısal bir meselesi olarak görmek, ele almak mecburiyetindeyiz" diye konuştu.

Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin üç alanda kuvvetlenmeye ihtiyacı bulunduğunu, bunlardan birisinin ekonomi olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin makro ekonomideki başarısına işaret eden Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye ekonomisindeki en önemli hususlardan birisi, evet, ikinci ligden birinci lige çıktık ama henüz ekonomik olarak şampiyonlar ligine ya da süper lige çıkamadık. Türkiye'nin süper lige çıkabilmesi yani dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olması için önündeki orta direk, orta gelir tuzağı riskini tamamıyla geride bırakması lazım. Bunun için daha çok üreten, daha çok orta sınıfı güçlendiren bir ekonomik perspektife ihtiyacımız var."

Türkiye'de 2001 yılında Kemal Derviş vasıtasıyla, uluslararası sistemin zorladığı bir programın uygulandığını anlatan Kurtulmuş, bu programı eleştirdi.

"Eğer AK Parti, IMF'nin önüne koyduğu programları birebir uygulasaydı, yani sosyal politikaları, fakire, fukaraya, orta direğe destek olacak adımları atmasaydı ya da bu adımlarda başarılı olmasaydı bugün Türkiye'de SYRIZA benzeri bir hükümet işbaşında olurdu" ifadelerini kullanan Kurtulmuş, AK Parti'nin sosyal politikalarının, sosyal yardımların, Türkiye'deki ekonomik politikaların ciddi şekilde uygulanması bakımından önemli katkısı bulunduğunu vurguladı.

Türkiye'de 2001'de uygulanan programın, 2008-2009 krizinden sonra Avrupa ülkelerinde de hayata geçirildiğini dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"İtalya'da Monti'nin iktidara getirilmesi, İspanya'da, İrlanda'da ve özellikle Yunanistan'da Papandreu'dan sonra Papadopulos'un iktidara getirilmesi, aslında küresel finans kapitalizminin beylerinin operasyonuydu. Bu anlamda onların eline bir takım mektuplar, bir takım programlar vererek, Yunanistan'da da İtalya'da da İrlanda'da da Türkiye'nin 2001'dekine benzer politikayı uygulamaya çalıştılar. Aslında burasından bakarsanız SYRIZA'nın Yunanistan'da iş başına gelmesi, küresel finans kapitalizmine karşı Avrupa'da Yunan halkının bir cevabıdır."

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Türkiye'nin bundan sonra ekonomi programında faz değişikliğine gitmesi, 2023 hedeflerini yerine getirebilmesi için daha çok üretmesi gerektiğini bildirdi. Bunun için orta sınıfın, KOBİ'lerin desteklenmesinin ekonomi programlarının merkezinde olacağına işaret eden Kurtulmuş, böylece Türkiye'nin ekonomik reformlarını hızlı şeklide tamamlayacağını belirtti.

"İndir elini, kaldır elini bir oy mekanizmasından ibaret hale gelmiştir"

İkinci alanın, Türkiye'deki siyasi reformlar olduğunu kaydeden Kurtulmuş, Türkiye'de tam manasıyla demokrasinin tesis edilmesi için ise dört alanın güçlendirilmesi gerektiğine dikkati çekti.

Bunlardan birinin, parlamentonun güçlendirilmesi olduğuna işaret eden Kurtulmuş, parlamentonun gerçekten güçlü hale gelebilmesi için Meclis İç Tüzüğü'nün değiştirilmesinin zaruri olduğunu dile getirdi.

Kurtulmuş, "Türkiye'de bu Meclis İç Tüzüğü ile doğru dürüst bir iş yapılabilmesi mümkün değil. Geçen gün iç güvenlik paketi dolayısıyla Meclis'te olanları gördünüz. Meclis'in etkin şekilde çalışabilmesi için bu anlamda herkesin görüşünü söylediği ama işlerin de güçlü şekilde yürüyebildiği bir Meclis'in olması Türkiye için şarttır" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'de milletvekillerinin de güçlendirilmesi gerektiğini belirten Kurtulmuş, "Milletvekilleri mevcut sistem içinde indir elini, kaldır elini bir oy mekanizmasından ibaret hale gelmiştir. Bunun güçlenmesi için Türkiye'de siyasi partiler yasasının, seçim yasasının değişmesi ihtiyacı vardır" diye konuştu.

Türkiye'nin, dar bölge ya da daraltılmış bölge sistemine geçmesi durumunda, çok önemli bir demokratik adımı atmış olacağını anlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Güçlü bir demokrasi için temsil kabiliyeti güçlü bir milletvekilliği mekanizması şarttır. Bunun için ya sıfır barajla dar bölge sistemi ya da yüzde 3'e, 5'e inmiş bir barajla daraltılmış bölge sistemi. Türkiye'nin buraya gitmekten başka çaresi yoktur.

Bu seçim arifesinde neyi tartışıyoruz, acaba HDP barajı aşacak mı, aşmayacak mı? Bu baraj sistemini değiştirmiş olsaydık ya da dar bölge sistemiyle tamamen kaldırmış olsaydık, bugün Türkiye bu tartışmayı yapmayacaktı."

Kurtulmuş, Türkiye'de bu sistemin ciddi şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.

"İyi tasarlanmış başkanlık sistemi, Türkiye'yi uçuracaktır"

Kuvvetlendirilmesi gereken üçüncü alanın yürütme olduğunu ifade eden Kurtulmuş, mevcut anayasanın Türkiye'de güçler ayrılığı değil, güçler çatışması, parçalanması prensibi üzerine oturduğunu söyledi.

Kurtulmuş, 1980 darbesinden sonra anayasayı oluşturan zihniyeti eleştirerek, cumhurbaşkanlığı makamının, kilitleme, milleti, devlet adına kontrol etme mekanizması olarak kullanıldığını belirtti.

Başkanlık sistemini, güçlü bir yürütmeyi savundukları için istediklerini aktaran Kurtulmuş, "Maalesef bazıları bu konu konuşulduğu zaman 'Acaba Tayyip Erdoğan bir diktatörlük mü istiyor, bütün ipleri mi elinde tutmak istiyor' gibi yanlış bir algının içerisinde hareket ediyorlar" dedi.

Kurtulmuş, bugünkü cumhurbaşkanlığı sisteminin anayasada "neredeyse bütün ipleri elinde bulunduran, merkezi, çok kuvvetli bir otorite" olarak tesis edildiğini dile getirdi. Cumhurbaşkanının yetkilerinden örnekler veren Kurtulmuş, "Diktatörlük isteyen bir zihniyet, bunları elinden kaybetmek değil, tam tersine bu yetkileri daha fazla kullanmak ister" şeklinde konuştu.

Türkiye'ye has bir başkanlık sistemiyle etkin yürütmenin sağlanmasının kaçınılmaz olduğunu kaydeden Kurtulmuş, "İyi tasarlanmış, iyi tartışılmış bir başkanlık sistemi, Türkiye'yi  ileriye doğru götürecek, Türkiye'yi uçuracaktır" görüşünü bildirdi.

-"Gerçekten sivil olan sivil toplum kuruluşlarına ihtiyaç var"

Kurtulmuş, dördüncü olarak da sivil toplumun güçlendirilmesinin önemine işaret etti.

Türkiye'de demokrasinin güçlenmesi için siyasi partilere ihtiyaç bulunduğunu kaydeden Kurtulmuş, "Ama en az siyasi partiler kadar gerçekten sivil olan sivil toplum kuruluşlarına ihtiyaç var. Sivil olmayan sivil toplum kuruluşlarının Türkiye'ye ne kadar büyük badirelerin içine soktuğunu 28 Şubat'ta birebir yaşamış olan bir ülkedir" ifadelerini kullandı.

Gelecek hafta 28 Şubat'ın bir yıldönümünün daha idrak edileceğine işaret eden Kurtulmuş, " 28 Şubat, çok konuşulmasına rağmen halen çok iyi deşifre edilmiş bir darbe değildir. 28 Şubat'ın esas failleri de tanklarını, tüfeklerini çıkarmış millete ayar vermeye çalışan generaller değil, esas failleri, onların arkasındaki sivil görünümlü generallerdir" değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, 28 Şubat döneminden örnekler vererek, şu açıklamalarda bulundu:

"Sonuçta iş geldi parlamentondaki siyasi partileri, siyasi iradeyi ortadan kaldırmaya geldi. Bunu 27 Mayıs'taki gibi parlamentoyu kapatarak yapmadılar. İktidar ortağı olan Doğru Yol Partisi'nin içerisinden 50 milletvekilini tehditle, şantajla, bir takım tekliflerle yönlendirerek bir akşamda istifa ettirdiler. Şemsiye partisini kurarak, Doğru Yol Partisi ile Refah Partisi'nin yaptığı koalisyonunu yıktılar, siyasi darbeyi tamamlamış oldular. Nasıl yaptılar bunu? Kendi genel başkanı önünde düğme ilikleyerek sıraya giren milletvekilleri, seçildikten sonra daha güçlü gördükleri postalların gölgesinde bir takım saygı duruşlarında bulundukları için gittiler istifa ettiler, başka partiye geçtiler.

Hadi bakalım, dar bölge ya da daraltılmış bölge sistemiyle milletin çarşısından pazarından, sokağından, mescidinden camisinden, milletin içinden gelen birebir tanıdıkları adamlar milletvekili olsalardı da hadi bakalım partilerini satıp, seçmenlerini satıp ne zor olursa olsun, hangi tehdit olursa olsun gidip hükümeti yıkacak hareketin içinde yer alsalardı da görseydik."

Bazı sendikalar, sözde sivil toplum kuruluşlarının bu iyi tasarlanmış darbeye destek olduklarını ve milletin önünü kestiklerini dile getiren Kurtulmuş, bu nedenle gerçekten sivil olan kuruluşlara ihtiyaç bulunduğunu söyledi.

Türkiye'nin bu dört alanı güçlendirecek siyasi ve hukuki reform sürecini gerçekleştirmek zorunda olduğunu belirten Kurtulmuş, "Türkiye anayasal reformlarını yapmayı başaramazsa 1970'li yıllara geri dönebilir. Bunu bir karamsarlık tablosu olarak değil, Türkiye siyasetini yakinen ve iyi bilen birisi olarak söylüyorum. Bunun ortadan kaldırılması için parti kimliklerimizin, siyasi görüşlerimizin, bağlı olduğumuz çevrelerin, mensubu olduğumuz toplumsal kesimlerin dışında, sadece Türkiye'yi düşünerek hareket etmek ve gerçekten bu istikamette yürümek zorundayız" değerlendirmesini yaptı.

-Çözüm sürecini sona erdirmek konusunda kararlıyız"

Kurtulmuş, reformları tamamlayacakları üçüncü alanın, Türkiye'deki toplumsal bütünlüğün sağlanması olduğunu aktardı.

Çözüm sürecinin başarıyla sonuçlanmasının önemine değinen Kurtulmuş, "Hangi provokasyon yapılırsa yapılsın, hükümet olarak çözüm sürecini sona erdirmek, başarıyla tamamlamak konusunda kararlığımızı sürdüreceğiz. Çünkü bu, Türkiye'nin en önemli meselesidir" diye konuştu.

Türkiye'de artık hiç kimsenin ana dili, kültürü, dini inancı, mezhebi, meşrebi ve farklı siyasi kanaatlere bağlı bulunması dolayısıyla ikinci sınıf yurttaş olmayacağını vurgulayan Kurtulmuş, herkesin cumhuriyetin sahibi, eşit ve birinci sınıf yurttaş olduğunu söyledi.

Bu süreci başarıyla tamamlayacaklarını dile getiren Kurtulmuş, ancak içeride ve dışarıda bunu istemeyenlerin de olduğunu anlattı. Kurtulmuş, bunlara aldırmayacaklarını, yola devam edeceklerini söyledi.

Kurtulmuş, mezhebi fitne ateşini yakmak isteyenlere karşı ülkenin uyanık olması gerektiğine de dikkati çekti.

"Bu topraklardaki Alevilik ile bu topraklardaki Sünni geleneğinin teolojik olarak birbirlerinden çok farklı olduğunu söylemek mümkün değil. Aynı ocağın farklı kolları" diyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bakın, Özgecan'ın babası bize bu dersi, kızının o kadar vahşice öldürülmesinden sonra da ortaya koydu. O Bektaşi geleneğinin verdiği birleştirici üslup içerisinde, 'Bundan dolayı kimse Türkiye'de farklılığın içine düşmesin, gerçekten hepimiz birlik beraberlik içinde olalım' mesajlarını en acılı olduğu anda, en büyük ızdırapları yaşadığı anda ortaya koydu."

Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin hem siyasi hem de ekonomik reformlarını tamamlayacağını vurgulayarak, bunların Türkiye siyasetinin topyekun vazifesi ve sorumluluğu olduğunu söyledi.

"Devlet böylesine imtiyazların merkezde toplandığı ve imtiyazları dağıtan bir otorite olmaya devam ederse, Türkiye'de her zaman devleti ele geçirmeye çalışan şu ya da bu gruplar olacaktır" tespitinde bulunan Kurtulmuş, "Bundan sonraki yapılanmasında imtiyazların yerele devredilmesi, millete devredilmesi için her türlü gücü ve imkanıyla yeniden yapılanmayı sağlamak mecburiyetindedir" ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA / Güncel

Numan kurtulmuş 28 Şubat Türkiye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title