Haberler

Başbakan Yardımcısı Arınç Açıklaması

"(Sultanahmet'teki bombalı saldırı) İki gün evvel bir televizyon kanalında '36 saate biz bu işi ortaya çıkarırız' demiştim. Çünkü hamdolsun hükümetimiz döneminde en karmaşık olayları bile en geç 36 saat içerisinde failleriyle beraber tespit edebiliyoruz.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Sultanahmet'teki bombalı saldırıya ilişkin, "İki gün evvel bir televizyon kanalında '36 saate biz bu işi ortaya çıkarırız' demiştim. Çünkü hamdolsun hükümetimiz döneminde en karmaşık olayları bile en geç 36 saat içerisinde failleriyle beraber tespit edebiliyoruz. O, Türk güvenlik güçlerinin bir başarısıdır" dedi.

Bursa'da, AS TV'de canlı yayınlanan "Platform Özel" programına katılan Arınç, kendisinin de konuşmacı olarak bulunduğu 7'nci Büyükelçiler Konferansı'nda, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan ve diğer ilgili kişilerin hem iç hem de dış gelişmeler konusunda büyükelçileri bilgilendirmiş olabileceğini söyledi.

Büyükelçilerin, temsil ettiği ülkelerin pek çoğunda terör olaylarının giderek büyüdüğünü anlatan Arınç, "Üç yıl oldu, D-8 toplantısı için Nijerya'ya gitmiştim. Nijerya'nın başkenti Abuja'da rahmetli Erbakan Hoca döneminde kurulmuş, kalkınmakta olan 8 ülkenin toplantısında Türkiye'yi temsil etmiştim. İlk defa orada Boko Haram örgütünden bahsedildi" diye konuştu.

Arınç, "Neyin nesidir bu Boko Haram?" dedikten sonra onların yaptığı faaliyetleri gördüklerini ve şaşırdıklarını ifade etti.

Bu örgütün, çok garip, saçma, İslam ile hiç alakası bulunmayan, birilerinin kafalarının doldurulduğu bir yapı olduğunu, sadece kan döktüklerini, kan akıttıklarını, kızları kaçırıp öldürdüklerini, şehirleri bastıklarını dile getiren Arınç, şöyle devam etti:

"Şimdi bir kasabayı ateşe vermişler. 2 bin insanın ölümünden bahsediliyor. Yani 'Batılı anlamda her şey haramdır' diyebileceğimiz, garip, saçma sapan bir inancın içindeler. Başka yerde Şebab örgütü var, Somali'de. Onlar da kendilerinin Müslüman olduklarını söylüyor. Bunlar da kendilerine göre cihat ilan ediyor. Sudan'da, Ortadoğu'da buna benzer örgütler var. Tabii bunlar İslam'ın gerçek anlamından çok uzak, belli maksatlarla beyinleri yıkanmış, ellerine silah tutuşturulmuş insanlar.  Bazıları selefi inançla kendilerinden başka herkesi kafir kabul eden, herkesi yok etmek için kendisini görevli sayan bir anlayışa sahip. Sayıları çok fazla değil ama besleniyorlar, büyütülüyorlar, ortaya salınıyorlar. Üç beş tanesini öldürseniz bile arkası gelecek şekilde. Maalesef bu konuda çaba gösteren bir üst aklın emrinde bunlar. Yoksa oturduğunuz zaman bu insanlara, 'İslam aslında böyledir' deseniz bile adeta zombi haline gelmişler. Yani kafaları bundan başka bir şeyi kabul etmeyecek bir durumda. Bu nasıl bir inançtır ki sadece İslam topluluklarının içinden değil, Batıdan, Batı mantalitesiyle yetişmiş insanları bile içine çekebiliyor? Bunların bir kısmı maceraperest."

Bunlarla mücadelede mutlaka bir sonuç alınacağına inandığını vurgulayan Arınç, teröre karşı faaliyetlerin sadece silahla olmayacağını belirtti. Şiddete karşı yalnızca şiddetle başarıya ulaşılamayacağına değinen Arınç, "Terörü ortaya çıkaran tüm sebepleri tespit edip, psikolojik, sosyal, toplumsal siyasi diğer konularda da teröre karşı mücadele vermeniz lazım. Biz veriyoruz. Diğer ülkelerle de iyi ilişki içindeyiz. Herhalde yapacağız" ifadesini kullandı.

"Ateş sönmesin diye herkes odun atıyor"

Arınç, terör olayları denildiğinde Türkiye'de son 30 yılda önce PKK terörünü anladıklarını ancak bunun yanında çok fazla örgüt bulunduğunu anlattı.

Herkesin bir terör örgütünü yaşatmaya çalıştığını ifade eden Arınç, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ateş sönmesin diye herkes odun atıyor ve maalesef bu, yıllardan beri devam ediyor. Bir kısmı daha etkisiz, bir kısmı daha etkili, bir kısmı da hakikaten büyük ölçüde ülkemizi rahatsız eden ülkeler ama biz hep karakol basmaları, mayınların patlamasını sokaklardaki araçların patlatılmasını, sokaklardaki masum insanların öldürülmesini terör olarak gördük. Bir taraftan da polise, askere karşı veya çok ses getirecek eylemler yapmaya özenen örgütler gördük. Şimdi Sultanahmet'e, Dolmabahçe'ye gelmeden bakın. 7-8 Ekim'de yaşanan Kobani olaylarına bakmamız lazım. Kobani bahanesiyle Türkiye'de de terör eylemleri yapıldı. 50'ye yakın yurttaşımız bu eylemlerde hayatlarını kaybetti. Daha iki ay önce, üç aya yaklaştı. Şimdi onun öncesinde de münferit eylemler olabilir. Hiçbir zaman bir terör örgütünü sıfırlamak mümkün değil. 'Sona erdirdik, kökünü kazıdık', bu laflar size psikolojik rahatlık sağlayabilir ama dünyanın hiçbir yerinde bu örgütler hayatiyetlerini kaybetmez; velev ki kendi iradeleriyle bu işi bitirmedikten sonra. Terör örgütlerinin de bu işi bitirmeleri bazı ülkelerde müzakereler yolu ile olmuş. İrlanda'da, İspanya'da, başka yerde böyle olmuş ama Sri Lanka'da da başka türlü olmuş. Orada da Tamil gerillalarını bir adaya sürmüşler, hepsini öldürmüşler. Şimdi orada bile dışarıda kalan üç kişi varsa emin olun ki daha sonra yine Tamil Kaplanlarını ortaya çıkaracaktır. Çünkü bu işi ortaya koyan sebepleri yok etmedikçe terör örgütleri her zaman varlığını devam ettirecektir. Biz de şimdi bir çözüm süreci içindeyiz. Zaten üzerinde çok fazla durmamızın tek sebebi de çözüm süreci başarıya ulaşırsa örgüt silah bırakacak, eylem yapmayacak, artık bundan sonra da terör eylemleriyle karşı karşıya kalmayacağız. Ne kadar güzel, hepimizin çok özlediği bir tavır. Bunun için tabii sabırla yolumuza devam ediyoruz. Önemli olan örgütlerini minimalize etmek yani en asgariye indirmek, ateşi küçültmektir."

Dolmabahçe ve Sultanahmet'teki saldırılar

Arınç, Dolmabahçe saldırısındaki kişinin kimliğinin belirlendiğini, onun uzun süre cezaevinde yatmış, sonra belli bir rahatsızlık nedeniyle tahliye edilmiş birisi olduğunu ifade etti.

Turizm polisine karşı yapılan saldırıda da bir kadının, biraz abartılmış bir kıyafet giydiği halde onu oraya getiren taksi şoförüne göre Rusça konuşan, oradakilerin söylediğine göre öyle kaba saba bir İngilizceyle bir şey sormaya çalışan bir görüntüden bahsedildiğini aktaran Arınç, şöyle konuştu:

"Olabilir, herkes kendisini gizlemek veya polise karşı kendini muhatap yapmak için bir şeyler söylemek istiyordur. Canlı bomba olduğu için de hemen yanına gelen polisimiz hayatını kaybetti. Öbürü için üzülecek değiliz. Önce oradan bir fotoğraf yayınlandı. Geçmişte bazı olaylara karıştığı söylenen bir kadın için daha sonra annesi, 'Hayır bu yanlıştır, bu benim kızım değildir' der. Doğruymuş, sonra bunun Rusya uyruklu bir kadın olduğu ifade edildi, açıklandı. Kayıtlardan bulundu. Çeçen kökenli, Rus vatandaşı olduğu söylendi. Türkiye'de Çeçenler var. Biliyorsunuz Ruslar büyük bir baskı uyguladı Çeçenistan'a, Grozni'yi bombaladı. Çeçenlerin bir kısmı Türkiye'ye geldi fakat Rusya'daki belli bir örgüt onları, dünyanın neresinde olursa olsun, yok etmek üzere takip ediyor. Maalesef İstanbul'da şu ana kadar 5 Çeçen liderin veya önde gelen isimlerin bu örgüt tarafından katledildiğini biliyoruz ama faillerini yakalamak mümkün olmadı. Dolayısıyla Türkiye'deki Çeçenlerin Türkiye'ye karşı bir eylem yapmasından bahsetmek mümkün değil ancak Çeçenlerin de Ortadoğu'daki bu radikal unsurlar içerisinde çok önemli sayıda olduklarını biliyoruz."

IŞİD'in yerine DAİŞ

Başbakan Yardımcısı Arınç, IŞİD'in gerçek isminin DAİŞ olduğunun tespit edildiğini bildirdi.

İslam kelimesinin böyle bir örgütün adında bulunmasından rahatsızlıklarını ve bundan dolayı resmi kayıtlara DAİŞ ismini koyduklarını dile getiren Arınç, şunları kaydetti:

"Bundan sonra DAİŞ dediğimiz zaman IŞİD'i kastettiğimizi herkes bilsin. Onların içinde de mücadele etmek, savaşmak, cihatçı unsurlar gibi kendisini bir şekilde kaptırmış bazı kişiler olduğunu, kadın-erkek, biliyoruz ve duyuyoruz. Acaba orada Türkiye'ye bir mesaj için gönderilmiş birisi olabilir mi? O kadar zulüm görmüştür ki Çeçenler, eşleri, nişanlıları, babaları öldürülen pek çok kadın kendi başlarına bunların intikamını almak için söz vermişlerdir. Onlara bazen 'Karadullar' ismini taktılar. Acaba onlardan birisi midir? Karnında iki aylık çocuğu olduğundan bahsediliyor. Onun için bir insanın aklını kaçırması lazım ama gerçekten bu insanlar zombi haline getirilmiş, zihinleri, akılları, idrakleri o kadar kötü etkilenmiş ki arkadan kurulmuş bir robot gibi 'şuraya gideceksin, şunu yapacaksın' dendiğinde başka seçenekleri yok. ya onu gönderenler, onu infaz ederler ya da onu gönderenler o kadar ikna etmişlerdir ki 'Sen cennete gideceksin veya büyük bir şöhret olacaksın, kahraman olacaksın, haydi şu eylemi yap' diye gönderildikleri de olabiliyor. Tabii biz araştıracağız. İki gün evvel bir televizyon kanalında '36 saate biz bu işi ortaya çıkarırız' demiştim. Çünkü hamdolsun hükümetimiz döneminde en karmaşık olayları bile en geç 36 saat içerisinde failleriyle beraber tespit edebiliyoruz. O, Türk güvenlik güçlerinin bir başarısıdır. Yoksa böyle isimli bir kadının ne zaman geldiği, bu cesedin ona mı ait olup olmadığını tespit edebilecek dünyada kaç tane hükümet vardır, kaç tane devlet vardır ve kaç tane polis teşkilatı vardır, doğrusu bilmiyorum. Bu konuda iddialıyız. Çok şükür fail bilindi. Amaç nedir, kimlerle bağlantısı vardır, onu da buluruz."

- Bursa

Kaynak: AA / Yerel

Bülent Arınç Sultanahmet Türkiye Yerel Haberler

Bakmadan Geçme

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title