Haberler

Başbakan Yardımcısı Arınç: Başbakan Olma Niyetim Yok

Güncelleme:

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hiçbir şekilde Başbakan olma niyetine sahip bulunmadığını söyledi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hiçbir şekilde Başbakan olma niyetine sahip bulunmadığını söyledi. Ara dönemde de başbakanlık görevini üstlenmek gibi bir hesabının da olmadığını belirten Arınç, AK Parti karar verecekse bunu çoluk çocuk işine bırakmayacağını ve eğer kabul ederse ve uygun görürse Başbakanlık için en iyi isimlerden birisinin Abdullah Gül olduğunu vurguladı.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, televizyonların Ankara temsilcileri ile bir araya geldiği toplantıda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ortadoğu coğrafyasında yaşananları tahlil etmenin mümkün olduğunu belirten Arınç, "Örgütler üzerinden fikir söylemek mümkün. Bu analizleri yapabilecek durumdayız. Ama bir tek endişem var. Orada şuanda kurtarılma aşamasında çok büyük hassasiyet gerektiren bir çabanın içerisinde bulunduğumuzu bildiğimize göre herhangi bir çevreyi olumsuz etkilememek açısından genel değerlendirmeleri ertelemekte fayda var diye düşünüyorum" dedi.

Diyarbakır'da bayrak indirme olayına, değinen Arınç, "Bu konuda Türkiye'de çok büyük bir konsensüs, uzlaşma ve bir anlayış beraberliği oldu. Bayrağa yapılan saygısızlığı veya aşağılama eylemini herkes reddetti. İleri söz söyleyenler de oldu. Makul, mantıklı olayların gelişmesine uygun söz söyleyenlerde oldu. Güneydoğu'da ki asayiş olayları da çok büyük ölçüde hükümetimizin ve güvenlik güçlerinin kontrolü altındadır" diye konuştu.

-"KAPI KAPI ÇALINIYOR AMA ORTADA SOMUT NETİCE YOK"-

10 Ağustos'ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Arınç, Ak Parti'nin cumhurbaşkanı adayını seçimlere yakın bir tarihte açıklayacağını belirti.

AK Parti olarak istişare sürecini neredeyse tamamladıklarını kaydeden Arınç, "Bizim için adaylığı açıklamak çok basit. Karar vermiş gibiyiz. Önemli olan muhalefetin adayının kim olacağıdır. Muhalefet partisi kapı kapı dolaşmaya devam ediyor. Çatıda aday arayışlarını sürdürüyorlar. Bu çabalarını bir noktada anlayışla karşılamak lazım. Ama görülüyor ki her partinin gönlünden geçerek oy verebileceği bir aday prototipini ortaya koymak henüz onlar açısından mümkün olmadı. Kapı kapı çalınıyor ama ortada somut netice yok. Bizim adayımızı az çok belli ama muhalefetin adayları kimse ortaya çıkması gerekiyor" dedi.

Irak'ta buluna Türk vatandaşlarının tahliyesine yönelik açıklamalarda da bulunan Arınç, şöyle devam etti:

-IRAK'TAKİ TÜRKLERİN TAHLİYESİ-

"Bir panik doğurmaması açısından, Dışişleri Bakanlığımız internet sayfasından dünkü duyuruları kaldırmış olmalı. Olay benim açımdan da önemliydi. Ortalama 125 bin civarında Türk yurttaşın bulunduğunu biliyoruz. Şuanda can güvenliği noktasında bir endişe yok. Ancak her ihtimale göre yaşana son gelişmeler kapsamında güvenlik tahliyesi açısında açıklamalar yapıldı. THY ve diğer hava yolları bakımından yeterli kapasiteye sahip olunmadığı görüldü. Yüksek talep noktasında bunların tıkandığını görüyoruz. İlave uçak seferleri yapılacaktır. Bunlardan bir kısmının Irak Merkezi yönetimi tarafından izin verilmesi gerekiyor. Erbil havalimanından yapılacak seçimlerde sorun yok, fazlası ile yapılabilecek. Karayolu açısından verilen istikametin takip edilmesi gerekiyor. Her türlü ihtimale karşı yurttaşlarımızın birinin burnunun kanamasını istemeyiz. Bu tahliyeler konusunda ek tedbirler gündeme gelecektir."

-CHP'NİN DAVUTOĞLU'NUN İSTİFASINI İSTEMESİ-

"Yapılan görüşmeden sonraki açıklamayı Faruk Loğoğlu yaptı. Kılıçdaroğlu'nun ağzından duymadık. Loğoğlu'nun siyasi bedel gerekir sözü söylendiğinde yadırganmayacak bir sözdür. Her olayın arkasından bir siyasi sorumluluk olabilir. Sayın Kılıçdaroğlu edebe aykırı şekilde " Türkiye'nin gelmiş geçmiş en çapsız bakanı" ifadesini yüzüne söylemişti. Şimdi siyasi bedel demişse biraz daha edepli söylemiş demektir. Eğer bir siyasi bedel varsa bunun karşılığı verilir. Kılıçdaroğlu'nun bu sözü söylemesi de çok önemli değil. Meclis kürsülerinde de söyleniyor. Önemli olan Sayın Bakan'ın verdiği bilgilerdir. CHP hükümeti bu konuda destekleyeceğini söylemiştir. Gensoru'yu geri çektiler. İç politika malzemesi yapmayacaklarını söylediler."

-IŞİD İLE PAZARLIK YAPILDI MI?-

"Pazarlık diye bir şey söz konusu değil: Örgüt orada bazı cezaevlerini boşalttı. Irak'ın genelinde pek çok mahkûm var. Örgüt taban bulamıyor. Bunları kullanıyor. Suriye'deki olaylarda da iki üç yıl sonra Esad rejimi ile birlikte çalışmak üzere veya karşı mücadele amacıyla gelen 5-6 örgüt var. Bu örgütlerin Türkiye'den yardım aldıkları ifade edilmiştir. Ancak elimizdeki kayıtlara göre kesinlikle hiçbir şekilde buradan bilinçli olarak Suriye veya Irak'ta çarpışmak için gidenlere ne izin ne fırsat verilmiştir. Suriye'deki rejimin 4 yıl sonra bile Lübnan'dan Şii militanlar tarafından Esed'in yanında çarpışmaya başladıklarını biliyoruz. Bunlara karşı bazı örgütler Esed'e karşı çatışmaktadır. Suriye'nin kuzeyinde PYD ile de bu örgütler çatışıyor. Pek çok örgütün elinde silah var. Böyle karmaşık bir yapıda Türkiye'den insani yardım dışında dışarıda çarpışan bu örgütler ÖSO dâhil olmak üzere silah yardımı ve silahlı güç geçişine izin verilmemiştir."

- TÜRKİYE'YE YÖNELİK BİR EYLEM SÖZ KONUSU DEĞİL-

"Yurttaşlarımızın can güvenliğinin birinci öncelikli olduğu bir yerde örgütü ele almak, örgütün hedeflerini varacağı noktaları veya oradaki faaliyetlerinde geldiği noktaları açık biçimde ortaya koymak durumunda değilim. Şu andaki gayretlerinden faaliyetlerinden Türkiye'nin bir hedef haline gelmediği ve öyle görülmediği açık ve ortadadır. Türkiye'ye yönelik bir eylem söz konusu değildir. Konsolosluğumuz Türk toprağıdır. Ama oraya yapılan saldırı ve rehin alma olayı elbette bunun Türkiye'ye yönelik ayrıca bir anlamı olduğunu göstermez. Türkiye toprakları hedef değildir. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim."

-REHİN ALMA OLAYINA İLİŞKİN İDDİALAR-

"Çok hassas bir noktadayız. Olayla anı anına takip edilmektedir. TBMM'de MHP'li milletvekili (Sinan Oğan) bir gün önce bunlar biliniyordu da niçin şunlar yapılmadı şeklinde bir konuşması ve bu konuşmaya atfen bazı AKP'lilerin laf attıklarını biliyorsunuz. Bizim haber kaynaklarımız çok güçlüdür. Ne olduğunu ve ne olacağını biliyoruz. Bizim elbette işgal ihtimalinden haberimiz vardı. Bunun için gereken her tedbir alınmıştır. Orada bayrağımız dalgalanmaktadır. Güvenlik güçleri elleri tetikte beklemektedir. İçerde 30 güvenlik gücü, kadın, bebek ve çocuk da vardı. Çatışma halinde hepsinin can güvenliğinin tehlikeye düşeceğini biliyoruz. Kuşatmayı yapan veya konsolosluk önünde 1000'e yakın silahlı güçle burayı terk edin diyenlere karşı akıl ve düşünce çatışın talimatı mı verir yoksa güvenli bir şekilde orayı terk edin talimatı mı verir?

Dünyanın her ülkesinde bu böyle yapılır. Bunu bir cesaretsizlik olarak görmeyin. Bunu yanlış bir karar olarak da görmeyin. Birinin kahramanlık taslamasını gerekli görmüyoruz. Reel politika yapıyoruz. Doğru olan yapılmıştır. İnşallah o arkadaşlarımıza en kısa zamanda kavuşacağız."

-TÜRKİYE'DE IŞİD MİLİTANI OLDUĞU İDDİALARI-

"Çok bilgi kirliliği var. Şüphesiz dünyanın her ülkesinde olduğu gibi burada da aşırı unsurlar olabilir. Bunların yayın organları hatta radyoları bile olabilir. Ama bunlarla işbirliğine azmetmiş bir topluluktan bahsedemezsiniz. Türkiye başka bir ülke değil. Ferden bu işe ilgi duyan veya kandırılmış, Çeçenistan'dan Afganistan'dan bir coğrafyaya gidip de cihat edeyim diyen 3-5 kişi olabilir. Bunlar dikkate alınacak sayıda değildir. 3 bin tane var diyorlar. Kesinlikle böyle bir şey yok. Böyle bir şeyden söz edilemez. Türkiye aşırı radikal unsurlara karşı hiçbir zaman taviz kar olmamıştır."

-BAYRAK İNDİRME TARTIŞMASI-

"Hava Kuvveti Komutanlığında bayrağı indiren şahsın indirilme şekli tartışılıyor. Sizce nasıl indirilmesi gerekiyordu?" sorusuna Arınç, "Bu suçtur, saygısızlıktır. Olay asgari bir bölgede cereyan etmektedir. Yani korunan bir yerdedir. Buraya bir kişinin girmesi hem mümkün değildir, hem de doğru değildir. Yukarı çıkıp bayrağı indirmek üzere müdahale edeceksiniz. Müdahale o işi yapmamasını temin etmektir. Bir diğeri almış bayrağı indirmiş. Koşacaksınız yakalayacaksınız, kendisini bir şekilde adalete teslim edeceksiniz. Bunlar niçin yapılmamıştır? Bunlar burada bulunan arkadaşlarımızın sorunu değildir. O bölgede güvenliği sağlamakla görevli, bayrak nöbeti mi olacaktır? Yoksa kule nöbetimi mi olacaktır? Onların yapacağı sorumluluğun altında bir iştir. Neden buna izin verildi? Niçin bu adam yakalanmadı? O sırada görevli kimse onlardan bu ihmalleri veya kasıtları varsa sorulacak" dedi.

-"BAYRAK İNDİRMENİN CEZASI SİLAHLA HEDEF ALMAK DEĞİL"-

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Lice'de indirilen bayrak açıklamasına da değinen Arınç, "Bahçeli hukuku bilmiyor. Türkiye hukuk devleti ise her suç işleyenin karşılığı bağımsız mahkememler verir. Bayrak indirmenin cezası silahla hedef almak ve alnının çatısından vurmak değildir. Elindeki idam mahkûmunu asamamış insanlar alnının çatısından vurmaktan bahsediyor. CHP gibi sosyal demokrat parti olduğunu söyledikleri bir partide "niye vurmadı asker' diye bizden hesap soruyor. Toplumsal tüm olaylarda bütün güvenlik güçleri silahı en son kullanacak" diye konuştu.

-HSYK KARARNAMESİ-

"Rutin bir kararname, yaz kararnamesi. Buna kıyım kararnamesi demek için kıyılmak gerekir. Buna kıyım kararnamesi denilemez. Bunu söyleyenler bir siyasi amaç taşıyor olabilirler. Bir üye istifa etmiş bilmiyorum! Sabahat Akkiraz da istifa etmişti ama Genel Kurulun istifayı kabul etmesi gerekir. "

-ÇÖZÜM SÜRECİ TARTIŞMALARI-

"Hiçbir bakan arkadaşımızın İmralı ile birebir konuşması görüşmesi olmamıştır. Bu konu Beşir Atalay'ın yürüttüğü somut karar verildiğinde bize haber verdiği bir konudur. Süreç ilerledikçe ve olumlu bir noktaya geldikçe bazı gelişmelerde yaşanabilir. Bizim demokratikleşme, özgülükler alanında yaptığımız yenilikler, en son 30 Eylül'de Başbakanımızın ilan ettiği çalışmalardır. Çözüm sureci önünde başından beri engeller vardır. Bu engelleri sabırla aşmaya çalışıyoruz. Öcalan'la Kandil arasında çekişme var mıdır yok mudur? Yapılan eylemlerine anlama gelmektedir. Çok şey biliyorum ama bunların tartışma yeri burası değil. Biz kendi siyasi kanadımız olarak bu şekilde sürdürdüğümüz süreçte mutlaka sonuca ulaşmak için, adımlar atıyoruz, adımları da atmaya devam edeceğiz."

-BAŞBAKAN KİM OLACAK-

"Ben 2015 benim için siyasette son noktadır siyaseti bırakacağımı ifade etmiştim. 2014'ten bahsediyorsanız bunu köşe yazarları halletmiş durumda. İki Başbakan adayı yazılıyor, birincisi Abdullah Gül, ikincisi Ahmet Davutoğlu, bizim ismimiz okunmuyor o konuda çok rahatım. Hiçbir şekilde Başbakan olma niyetim yok. Hiç bir şekilde böyle bir görevi üstlenme niyetim yok. Hiç bir şekilde ara dönemdir, şu dönemdir böyle bir şeyin hesabını yapmam. Kulisini yapmam kulisin yapılmasına izin vermem. Benim Adım Bülent Arınç. Ben bu işin içinde yokum, herkes onun hesabı ona göre yapsın. Birileri benim varlığımdan rahatsız olmasın. Genç yaşta zerlerine gıybet taşıyıp günahkâr olmasınlar. Biz AK Partiyi sokakta bulmadık. AK Parti karar verecekse bunu çoluk çocuk işine bırakmayız. Eğer kabul ederse ve uygun görürse bu iş için en iyi isimlerden birisi Abdullah Gül'dür. Maalesef bir takım densizlerin dedikoduları onu da bir noktaya getirdiği ki 2015'ten sonra yokum dedi. Biz Anavatan partisi değiliz."

(HSN/MLT/ORH)

Kaynak: ANKA / Güncel

Bülent Arınç Ak Parti Türkiye Irak Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title