Haberler

Başbakan Erdoğan, Politiken Gazetesine Mülakat Verdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Avrupa Birliği içinde bu yönde siyasi bir irade oluştuğu takdirde, ülkemiz, ekonomi, parasal politikalar, eğitim, kültür ve enerji konuları başta olmak üzere tüm fasılları hızla açabilecek durumdadır."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Avrupa Birliği

içinde bu yönde siyasi bir irade oluştuğu takdirde, ülkemiz, ekonomi, parasal

politikalar, eğitim, kültür ve enerji konuları başta olmak üzere tüm fasılları

hızla açabilecek durumdadır. Bizim tahminimize göre 12 ay içinde 10 faslın, 18 ay

içinde ise 15 faslın teknik bakımdan rahatlıkla açılması mümkündür" dedi.

Başbakan Erdoğan, resmi ziyaret için geldiği Danimarka'da, ülkenin önde

gelen gazetelerinden Politiken'e özel röportaj verdi. Erdoğan, gazetenin internet

sitesinde de yayınlanan söyleşide, Türkiye- Avrupa Birliği ilişkilerinden Roj Tv

krizine kadar uluslararası konularda soruları cevapladı.

Başbakan Erdoğan, İran ve Rusya'nın Suriye'de Esed yönetimine silah

sağladığına ilişkin haberlerin hatırlatılması ve "ABD hala Suriyeli muhaliflere

silah yardımında bulunmakta isteksiz. Böyle bir politikanın sonucunda siz ne

öngörüyorsunuz?" sorusuna, şu cevabı verdi:

"Suriye'de iki yıldır süren çatışma ortamı, orada masum sivillerin katliama

maruz kalmasını beraberinde getirdiği gibi, bölgesel barış ve güvenlik açısından

da ciddi bir tehdit oluşturuyor. İki yıllık bilanço oldukça ağır: 70 binden fazla

ölü, yüzbinlerce yaralı, 1,5 milyon mülteci ki bunların 250 bini Türkiye'de

tarafımızdan misafir ediliyor, 3 milyona yakın yerlerinden edilmiş insan var.

Suriye'de hepimizin gözü önünde bir insanlık trajedisi yaşanıyor. Bölgesel ve

küresel aktörlerin Suriye'deki gelişmeler karşısında farklı bakış açılarına sahip

olmaları bir yere kadar doğal karşılanabilir."

Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası toplumun

katliamlara kayıtsız kalmasının ve Esed rejimine halen destek verenlerin

olmasının bedelini Suriye halkının ödediğine dikkati çekerek, "Rejim, kadın ve

çocuk ayrımı gözetmeksizin halkı katletmeye devam ediyor. Evrensel değerlere

bağlı olduğunu iddia eden hiçbir ülke Suriye halkını hedef alan bu şiddete göz

yumamaz. Esed, elini kana bulamış, miadını doldurduğu gibi meşruiyetini de

tümüyle yitirmiştir. Böyle bir rejime destek vermek, siyasi ahlak ve sorumlulukla

bağdaştırılamaz. Bizim kanaatimiz budur" değerlendirmesinde bulundu.

-"Ambargolar, rejimi değil, muhalefeti etkiliyor"-

" Türkiye, AB'nin Suriye muhalefetine koyduğu silah ambargosunu kaldırmak

için tartışacak mı? Türkiye'nin tek taraflı olarak Suriyeli muhaliflere silah

yardımında bulunduğu bir durum düşünüyor musunuz?" sorusuna Erdoğan, "AB'nin

silah ambargosu kararı her ne kadar Suriye'ye dönük bütüncül bir yaklaşımın ürünü

olsa da, netice itibarıyla sadece muhalefeti etkiliyor. Nitekim, belirli

ülkelerin Esed rejimine silah ve mühimmat ikmali yapmaya devam ediyor. Buna

karşılık, rejimin zulmüne maruz kalan Suriye halkı ise nefsi müdafaa imkanından

yoksun bırakılıyor" yanıtını verdi.

Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi'nin, Suriye'de devam eden şiddet sarmalına daha

fazla seyirci kalmaması gerektiğini kaydederek, "Suriye'ye uygulanan ambargolar,

halihazırda rejimi değil, muhalefeti etkiliyor. Dolayısıyla mevcut ambargo

uygulamalarının amaca ne denli hizmet ettiğinin sorgulanması lazım. Uygulamanın,

orada halk tarafından verilen mücadeleye destek sağlayacak şekilde gözden

geçirilmesi gerekiyor" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Esed'in ne kadar zamanı kaldığına ilişkin soru üzerine

"Bu önümüzdeki süreçte yaşanacak gelişmelere bağlı. Ama net olan bir şey var:

Esed rejimi, ahlaken, hukuken ve siyaseten artık yok hükmündedir. Fiili

mevcudiyetini korumak için sadece terör ve şiddetten medet umması da bunu

gösteriyor" cevabını verdi.

Muhalefetin artık daha kapsayıcı bir yapılanmayla birlik ve beraberlik

içinde hareket etmesi ve Esed rejimine muteber bir alternatif oluşturma yolunda

olumlu bir ilerleme kaydetmesinin değerlendirmelerini güçlendirdiğine işaret eden

Erdoğan, "Uluslararası toplumun insani ve vicdani vazifesi, Suriye halkının

haklı direnişinin yanında yer almak olmalıdır. Suriye'de, anayasal eşitlik ve

demokrasi temelinde çoğulcu bir siyasi sistem tesis edilmesini hedefleyen geçiş

sürecinin bir an evvel tamamlanması için yardımcı olmak gerekiyor" dedi.

-İsrail-Filistin sorunu-

Başbakan Erdoğan, Viyana'da yaptığı konuşmaya İsrail'de ve Batı'da

gösterilen tepkilere ilişkin soru üzerine şunları söyledi:

"Viyana'daki ifadelerimizin bazı tartışmalara yol açtığını gördüm.

İfadelerimizden kimse farklı bir anlam çıkarmamalıdır. Gazze ve yerleşimler

konuları başta olmak üzere, İsrail'in politikalarına dönük eleştirilerim

bilinmektedir. İsrail, Filistin'in devlet olma hakkını yok sayan bu

yaklaşımlarını terk etmedikçe bu eleştirilerimin sürmesi de tabiidir.

Öte yandan, iki devletli çözüm çerçevesinde 1967 sınırları içinde, İsrail'i

devlet olarak tanıdık ve tanıyoruz. Geçmişte, iki devletli çözüm doğrultusunda

barışı sağlamak amacıyla birçok İsrail cumhurbaşkanını ve başbakanını ülkemizde

ağırladığımız unutulmamalıdır.

Türkiye geçmişte olduğu gibi bugün de, İsrail-Filistin ihtilafına iki

devletli çözüm vizyonu temelinde adil, kalıcı ve kapsamlı bir çözüm bulunmasına

yönelik tüm uluslararası ve bölgesel çabaları desteklemektedir. Anti-Semitizm'i

açıkça kınayan çok sayıda konuşmam ise, bu konudaki tavrımı ortaya koymaktadır.

Bu bağlamda Viyana'daki konuşmamın da arkasındayım."

-Barış sürecinde ilerleme sağlanamazsa-

Erdoğan, "Eğer şu anki çıkmaz devam ederse ve barış sürecinde bir ilerleme

sağlanmazsa Ortadoğu'da neler olabilir?" sorusuna, "Barış sürecindeki yaşanan

atalet sürdürülebilir nitelikte değildir. Bu durum, bölge içinde ve dışında

istikrarsızlığın yayılmasına yol açmaktadır. Nitekim, İsrail'in 14 Kasım günü

Gazze Şeridi'ne yönelik olarak başlattığı saldırı, Gazze'de çok sayıda masum

Filistinlinin hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına neden olmuş, bölgeyi yeni

bir kaosa sürüklemiştir" yanıtını verdi.

Erdoğan, şunları dile getirdi:

"Bu son olaylar, barışın ikamesinin olmadığını, gerçek bir barış tesis

edilinceye ve İsrail'in Filistin topraklarındaki işgali sona erip, başkenti Doğu

Kudüs olan bağımsız Filistin devleti kuruluncaya kadar, bu tür tırmanmaların

tekrarlanmasının kaçınılmaz olacağını bir kez daha ispatlamıştır.

Yapılması gereken, sürekli çeşitli bahaneler öne sürülerek ertelenen barış

sürecinin derhal başlatılmasıdır. Türkiye olarak, barış sürecinin yeniden

başlatılmasına yönelik çabaları desteklemeye devam edeceğiz. Son olarak 50 yaş

altı müslümanlara Mescid-i Aksa'yı ziyaret yasağı gelmesi görmezden gelinemez."

-Türkiye'nin AB üyeliği-

Avrupa Birliği'ne üyeliğin Türkiye için hala yüksek öncelikli olup

olmadığına dair soru üzerine Erdoğan, "Türkiye ile Avrupa Birliği'nin (AB)

ilişkilerinin temelleri, bilindiği üzere, Türkiye'nin, 1957 yılında Roma

Anlaşması'yla tesis edilmiş olan Avrupa Ekonomik Topluluğu'na (AET) 1959 yılında

yaptığı ortaklık başvurusuyla atılmıştır. 1963 yılında Türkiye ile AET arasında

ortaklık anlaşmasının imzalanmasıyla başlayan üyelik sürecimiz ise, 1999 yılında

aday ülke olarak kabul edilmemiz, 2005 yılında da tam üyelik müzakerelerine

başlamamızla devam etmiştir" dedi.

Erdoğan, "Biz, AB'ye tam üyeliğimizin her iki taraf açısından da yeni

fırsatlar getireceği inancıyla, AB üyeliğimizi stratejik bir hedef olarak görmeye

devam ediyoruz. Bu çerçevede AB'yle ilişkilerimize kazan-kazan anlayışıyla

bakıyor, bu ilişkiyi daha da ileriye taşımak istiyoruz. Üyeliğimiz ayrıca,

küresel etkileriyle, tüm bölgemiz bakımından da olumlu ve güçlü bir etki

yaratacaktır. Bu fırsatın iyi kullanılmasının geleceğimiz açısından bir teminat

olacağı kanaatindeyim" değerlendirmesinde bulundu.

"Sizce Türkiye kaç yıl içerisinde AB üyesi olabilir? 5, 10, 20 ya da 50

yıl?" sorusuna ise Erdoğan, "AB'ye üyeliğimizin en kısa sürede

gerçekleştirilmesi temennimizdir. Türkiye'nin 50 yılı bulan üyelik süreci esasen

bu konuda oldukça geç kaldığımızın açık bir göstergesidir. Kaldı ki, 2005 yılında

başlayan katılım sürecimiz kapsamında 2006 yılından bu yana gerek kolektif gerek

tek taraflı olarak yarıdan fazla müzakere faslının AB ülkelerince bloke edilmiş

olması AB ile ilişkilerimize ciddi zarar vermiştir. Bu sürdürülebilir bir durum

değildir. AB'ye üyelik hedefiyle gerçekleştirilen müzakereler tüm AB ülkelerinin

ortak kararıyla başlatılmıştır. AB'nin taahhütlerinin arkasında durarak, müzakere

sürecimizi baltalamaması icap etmektedir" yanıtını verdi.

Erdoğan, bu bağlamda Fransa'nın 22. fasıl üzerindeki blokajını kaldırmasının

olumlu bir adım teşkil ettiğini ifade ederek, "Ancak, bunu yeterli bulmadığımızı

ifade etmek durumundayım. İki yıldan beri durmuş olan müzakerelere gerçek anlamda

canlılık getirilmesi ve iki tarafın da yararına olacağına inandığımız AB

üyeliğimiz doğrultusunda ilerlenmesi için bu adımın devamının gelmesini

bekliyoruz. AB içinde bu yönde siyasi bir irade oluştuğu takdirde, ülkemiz,

ekonomi, parasal politikalar, eğitim, kültür ve enerji konuları başta olmak üzere

tüm fasılları hızla açabilecek durumdadır. Bizim tahminimize göre 12 ay içinde 10

faslın, 18 ay içinde ise 15 faslın teknik bakımdan rahatlıkla açılması

mümkündür" diye konuştu.

-ROJ-TV'nin Danimarka'da yayın yapma izni-

Mahkeme davaları ve büyük para cezalarına rağmen ROJ-TV'nin Danimarka'dan

yayın yapma iznine sahip olduğu hatırlatılarak, yorumlarının sorulması üzerine

"Danimarka'da ROJ TV hakkında 10 Ocak 2012 tarihinde alınan mahkeme kararı çok

önemlidir. Bununla birlikte, kanalın yayın lisansının iptal edilmemesi bizi hayal

kırıklığına uğratmıştır" dedi.

Davaya dair temyiz sürecini yakından izlediklerinin altını çizen Erdoğan,

"Bu süreç sonunda, terörizmle mücadele alanındaki ilgili uluslararası

sözleşmelere ve yükümlülüklere uygun olarak gerekli kararın alınmasını

bekliyoruz. Terörle mücadele konusunda Avrupa'dan beklediğimiz desteği maalesef

alamıyoruz. Türkiye'nin AB kriterleri çerçevesinde reform yapmasını isteyen AB

ülkeleri, terörün reform sürecinin önünde ne kadar büyük bir sorun olduğunun

galiba farkında değiller. Bundan ayrı olarak da terörle mücadele konusunda tam

bir işbirliği içinde olmamız gerekir. Komşuluk, dostluk bunu gerektirir. Terör

örgütünün hücrelerine ev sahipliği yapmak, Avrupa'nın demokrasi ve şeffaflık

kriterleriyle bağdaşmaz" ifadelerini kullandı.

Başmuhabir : Hasan Öymez

Yayıncı : Ertuğrul Cingil - KOPENHAG

Kaynak: AA / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Avrupa Birliği Türkiye İsrail Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

Kırmızı Takım'dan Mavi Takıma kim geçti (Survivor)? Survivor'da Takım Değişikliği: Kırmızı Takım'dan Mavi Takıma Kim Geçti? Galatasaray Bankalar Birliği'nden çıkıyor mu, GS borcu ne kadar 2024? 24-25 Nisan Akaryakıt Fiyatları: Benzine ve motorine indirim veya zam var mı? 26 Nisan Cuma Hutbesi yayınlandı! 26 Nisan Cuma Hutbesi tam metni! 25-26 Nisan hava bugün ve yarın nasıl olacak? HAVA DURUMU! İstanbul'da yarın hava nasıl olacak, yağış var mı? Zaha neden yok? Adana Demirspor maçında Zaha neden yok, sakat mı, cezalı mı, yedek mi? Orlando Magic Cleveland Cavaliers NBA maçı CANLI izleme linki var mı, maç nereden nasıl izlenir? 26 Nisan Basketbol NBA CANLI İZLE! LA Lakers Denver Nuggets NBA maçı CANLI izleme linki var mı, maç nereden nasıl izlenir? 26 Nisan Basketbol NBA CANLI İZLE! BUSKİ Bursa su kesintisi: Bursa'da sular ne zaman gelecek? 25-26 Nisan 2024 Bursa su kesintisi listesi! Hudutsuz Sevda 30. Bölüm fragmanı yayınlandı mı? 25 Nisan Hudutsuz Sevda yeni bölüm fragmanı izleme linki var mı? İnci Taneleri 13. Bölüm fragmanı yayınlandı mı? 25 Nisan İnci Taneleri yeni bölüm fragmanı izleme linki var mı? Aldatmak 67. Bölüm fragmanı yayınlandı mı? 25 Nisan Aldatmak yeni bölüm fragmanı izleme linki var mı? KOSKİ Konya su kesintisi: Konya'da sular ne zaman gelecek? 25-26 Nisan 2024 Konya su kesintisi listesi! Kül Masalı 10. Bölüm fragmanı yayınlandı mı? 25 Nisan Kül Masalı yeni bölüm fragmanı izleme linki var mı?
500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title