Haberler

Başbakan Erdoğan: Biz Tarihi Farklı Yazanlardan Olmadık ve Olmayacağız

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck'a sert tepki gösterdi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck'a sert tepki gösterdi. Almanya Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'ye yönelik eleştirilerine yanıt veren Erdoğan, Türkiye'nin içişlerine karışılmasına asla tahammül edemeyeceklerini konuk Cumhurbaşkanına ilettiğini belirti ve Almanya Cumhurbaşkanı Gauck'un kendisini halen rahip sandığına savundu.

Partisinin Meclis Grup Toplantısındaki konuşmasında tarihin güçlüler tarafından yazıldığına vurgu yapan Başbakan Erdoğan, "Kendi tarihimiz bakımından biz bu talihsizliği maalesef çok derin ve acı şekilde yaşadık. 100 yıl uzun bir zaman dilimi. Eskilerin deyimi ile köprünün altından çok sular aktı. Zaman yaraların birçoğunu tedavi etti. Eskiye ait çok sayıda tartışma, çok sayıda münakaşa yerine dünya üzerinde devletler gizli arşivlerine belli süreler koyarlar 50-100 yıl içinde bunlar açılır. Bizim de artık soğukkanlılıkla bunları ele alma gerçekleri olduğu gibi öğrenme vaktimizin geldiğine inanıyorum" dedi.

Başbakan Erdoğan Konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bizim 100 yıl önceki tüm bu olayları artık korkularımızdan arınarak, kurtularak ele almamız gerektiğini düşünüyorum. Osmanlı Karlofça anlaşması ile ilk kez toprak kaybetti. Bu tarihten itibaren 1923'e kadar 224 yıl boyunca devletimiz milletimiz ecdadımız sürekli cepheden cepheye koştular. Nadir zaferlerin yanında büyük yenilgiler yaşandı. Büyük trajedilere maruz kaldık, çok büyük göçler, katliamlar yaşandı. Anadolu'nun, Trakya'nın her evinden fertler cepheler gitti, geri dönmedi. Trajedilerle dolu bu süreç, milletimizin hafızasında acı bir yer edindi.

-"KORKULARIN ÜZERİNE CESARETLE GİTMEK ZORUNDAYIZ"-

Bu korkular hem Osmanlı'nın hem Türkiye'nin bir takım elitleri tarafından son derece elverişli bir istismar aracına dönüştürüldü. Milletin korkuları millet üzerinde bir tehdit ve şekillendirme aracı olarak kullanıldı. Son 200 yıldır bu topraklarda bölünme ve irtica toplumu terbiye etmek için kullanılan neticesi de alınan iki önemli korku oldu. Bazı tarihi hadiselerin 100. yıllarına yaklaşırken bu korkuların tehdit aracı olarak kullanılmasını artık masaya yatırmak, korkuların üzerine cesaretle gitmek zorundayız. Bugüne gelen belirsizliğini koruyan ve sürekli istismar edilen her hadisenin artık tüm boyutlarıyla açığa çıkması en büyük arzumuzdur. İttihad Terakki fırkası, 31 Mart vakası, isyanlar, 1915 olayları sağlıklı şekilde konuşulmamış ve siyasi istismar aracı haline gelmiş her meseleyi açık yüreklilikle konuşalım diye defaatle ifade ettik. Bu meseleleri siyasetin konusu ve malzemesi olmaktan çıkaralım. Bilim adamlarına bu işi havale edelim.

-"ZULMÜ SONA ERDİRMENİN MÜCADELESİNİ VERİYORUZ"-

Tarihle yüzleşme sadece milletimizin yapacağı bir şey değildir. Sadece bizim yapmamız yetmez. 100 yıl öncesinin korkularını acılarını, trajedilerini sürekli diri tutan büyüten toplumlarını şekillendirmek için kullanan her millet ve devlet de artık bu yüzleşmeyi yapmaları gerekir yapsınlar diyorum. Korkularla yaşayan hiçbir millet devlet reform yapamaz. 77 milyonun her bir ferdinin kendisini bu milletin asil ferdi olarak görmesini gönülden arzu ediyoruz demiştik. 12 yıldır milletimize ve devletimize bu özgüveni kazandırmanın mücadelesini veriyoruz. Geçen hafta İmam hatip lisesi mezunları ile Kutlu Doğum münasebetiyle bir merasimde bir araya geldik. Orada binlerce gence bunu anlattım. Bu ülkenin bir vatandaşı etnik kökeni, mezhebi, dini inancı değerlerinden dolayı eğer ayrımcılığa uğruyorsa orada zulüm var demektir. Biz on yıllardır devam eden bu zulmü sona erdirmenin mücadelesini veriyoruz.

-"ARTIK KORKMAYACAKSIN"-

AK Parti olarak 12 yıldır kararlı olarak zulmün ve korkuların üzerine gidiyoruz. Türk müsün korkmayacaksın. Kürt müsün Arap, Çerkez, Laz korkmayacaksın. Sünni misin, Alevi misin artık korkmayacaksın. Namaz kıldığın için, oruç tuttuğun için, çocuğunu Kuran kursuna gönderdiğin için, başörtüsü taktığın için artık çekinmeyeceksin, başını önüne eğmeyeceksin, artık korkmayacaksın."

-"ÜLKEMİZİN İÇİŞLERİNE KARIŞILMASINA ASLA TEHAMMÜL EDEMEYİZ"-

Almanya Cumhurbaşkanı'nın Türkiye eleştirilerine sert tepki gösteren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Almanya Cumhurbaşkanı gelmiş benimle konuştuktan sonra ODTÜ'ye gidiyor, benimle ters şeyler konuşuyor. Kendisine yalan yanlış neler öğretildiyse onu ifade ediyor. Bunu bizimle paylaştığın gibi ODTÜ'de yansıtsana. ODTÜ'de ona ev sahipliği yapanların gerçekleri ona söylememeleri üzüntü verici. Bu ülkede bunları söylememeleri üzücü. Almanya'da Alisiz Alevilik diye bir şey var. Ateist bir zihniyetin Alevilik kisvesi altında bir yapı var. Sen bu yapıyı bize Alevilik olarak yansıtıyorsun. Almanya'daki bir kısım, bir avuç grup var bu grubu destekliyor Almanlar, onların diliyle gelip burada konuşuyor. Bu yakışmaz. Hele hele bir devlet adamına yakışmaz. Bu yakışmaz. Kendileriyle yemekte bunları açık açık konuştuk. Kendisine somut örnekler verdik. Eğer Almanya'da anlatılanları gider orada konuşurken, güçlü bir hükümetsiniz niye korkuyorsunuz diyor. Ben de nerden bunu çıkardın dedim. Ülkemizin içişlerine karışılmasına asla tahammül edemeyiz dedim.

-"KENDİNİ HALA RAHİP SANIYOR"-

"İçişlerine karışmak gibi olmasına ama' diyor. Biz amadan çok çektik. Devlet adamlığının gereği neyse onu yapsın. Herhalde kendini hala rahip sanıyor. Bir zamanlar rahipmiş bu. Bunlar çok çirkin şeyler. Biz A'dan Z'ye ne yaptığımızı kendisine anlattık. Böyle bir anlayış bizi üzmüştür. Bütün özgürlükleri bu ülkede yaşamak herkesin hakkı. Kimsenin çekinmesine korkmasına gerek yok. 77 milyon hepimiz aynı devletin vatandaşıyız.

Almanya'da 8 vatandaşımız öldürülüyor, bunun hesabını veremeyenler gelip de bize akıl vermesinler. O aklı kendilerine saklasınlar. Türklerin evleri kundaklanıyor, bu evleri yakanlar ırkçılık saikiyle bunu yapanların hesabını Almanya soramıyor, gelip bize akıl veriyor. Sen o aklı kendine sakla.

-"HER REFORMA TÜRKİYE BÖLÜNÜR DİYE KARŞI ÇIKTILAR"-

"Bugün hala belli konularda korkuları olan korkutulan vatandaşlarımızın da bu korkularını sorgulamalarını istiyorum" ifadesini kullanan Tayyip Erdoğan, "Asırlardır bizi bölünmekle korkutuyorlar. Hep böyle diyerek asırlardır özgürlüklerin önüne set çektiler. 12 yılda bizi korkuttukları konularda biz cesur adımlar attık. Ne oldu? Türkiye bölündü mü? Diyarbakır'a gidip Kürt meselesi derseniz Türkiye bölünür diyorlardı. Ben 2005'te dedim ne oldu? Farklı dil ve lehçelere izin verirseniz bölünür diyorlardı. Ne oldu? Biz bunları serbest bıraktık. Ne oldu? Bölünmedi. Her reformun karşısına Türkiye bölünür diye karşı çıktılar. Hangi reformumuz Türkiye'yi böldü, dağılmasına sebep oldu? Bir başka korku aracı da irtica korkusuydu. 150 yıldır milletin değerlerine sahip çıkmasına irtica gelir diye karşı çıktılar. Akif diyor ya zulmü alkışlayamam" şeklinde konuştu.

- İRTİCA TARTIŞMALARI"-

Üniversitelerde başörtüsünü özgür hale getirdiklerini vurgu yapan Erdoğan, "İrtica mı geldi? Kamuda başörtülü çalışma imkânı getirdik irtica mı geldi? İmam hatip liselerinin siyer derslerinin önünü açtık irtica mı geldi? Selam verdiği, namaz kıldığı, oruç tuttuğu için aşağılanan vatandaşlarımıza özgüven temin ettik, irtica mı geldi? Yaptığımız reformlar ne Türkiye'yi böldü ne de geri götürdü. Tam tersine Türkiye daha bir oldu. Kardeş oldu. Her alanda daha ileri seviyeleri yakaladı. Ne diyorlardı uzay çağında başörtüsü mü takılır diyorlardı. İşte şimdi başörtüsü serbest. Türkiye de uzay çağını uzaktan izlemiyor yaşıyor. Ardı ardına uzaya uyduları bu iktidar gönderiyor. Başörtüsüne karşı çıkanlar uzaya uydu mu gönderdi? Gördük ki başörtüsü o uyduların kuyruğuna takılmıyormuş" diye konuştu.

-"ZİNCİRLERİ CESARETLE KIRIYORUZ"-

Erdoğan, 12 yıl içinde korkuların endişelerin çekincelerin ne kadar yersiz asılsız olduğunu gördüklerine vurgu yaparak, şu açıklamalarda bulundu:

"Asırlardır bizi korkuttukları meselelerin çözümünün ne kadar kolay olduğunu gördük. Biz korkularıyla yaşayan ve sürekli çoğaltan bir millet olamayız. 100 yıl öncesine ait korkuların bugün hala toplumu ve siyaseti şekillendirmesi için istismar edilmesine müsaade edemeyiz. Bölünürüz parçalanırız dağılırız korkularıyla Türkiye'de siyaset ve toplum baskı altına alınmak istendi. Korkan bir millet geleceği inşa edemez. Dünyada iddia sahibi olamaz. Korkularıyla yaşayan toplumlar reform yapamaz. 100 yıl öncesinin korkularını hafızalarından söküp atamayanlar küresel denklemde kendilerine yer bulamaz. Bizim istiklal Marşımızın millete ilk talimatı Korkma talimatıdır. Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak. İşte biz 12 yıldır lafta değil fiiliyatta korkmuyoruz. Milletin korku içinde yaşamasının nedeni olmadığını vurguluyoruz. Biz geçmişin ağırlıklarından zincirlerinden cesaretle kurtuluyoruz.

-BİZ TARİHİ FARKLI YAZANLARDAN OLMADIK VE OLMAYACAĞIZ-

Türkiye'nin önündeki korku duvarlarını yıkıyoruz. Kadim tarihimizde korkacağımız, yüzleşmekten çekineceğimiz hiçbir hadise yoktur. İşte Dersim hadisesiyle yüzleştik. Peki Anamuhalefetin Genel Müdürü yüzleşebildi mi? Çünkü Dersim'in gerçek destekleyicisi onlardı faili onlardı. CHP hala bunun hesabını verebildi mi? Veremez. Ama bakın CHP'nin genel müdürü de kalkıp bu konuda bir cümle edemiyor. Faili meçhullerle yüzleştik. Diyarbakır cazevi ile yüzleştik. Sivas Çorum Maraş Gazi olaylarıyla yüzleştik. Devletin devamlılığından hareketle bunları ortaya çıkardık. Bir siyasetçi olarak biz üzerimize düşeni yapmaya çalıştık. Karanlık hadiselerin aydınlanması için cesaretlendirici olduk. Yazılamayanların yazılmasını temin ettik. Her seferinde korkuların yersiz olduğunu hem millete hem dünyaya gösterdik. Biz korkmayacağız. Biz tarihi farklı yazanlardan çarpıtanlardan tarihinden utananlardan olmadık ve olmayacağız.

-BÜYÜK DEVLETLERİN KORKUSU OLMAZ-

12 yıldır açık açık söylüyoruz. Biz tarihle yüzleşmeye hazırız. Bunu başaracak olan siyasetçilerden önce bilim insanlarıdır. Biz arşivlerimizi açmaya da hazırız. Bizim arşivlerimiz şu anda açık. Diyoruz ki hıçkırıkları durduralım. Ön yargıları bir kenara bırakalım. Objektif biçimde tarihi gerçekleri ortaya çıkaralım. Korku kin ve nefreti çoğaltmayı bırakalım. Biz Türkiye olarak buna hazırız. Bizim korkumuz yok. Büyük devletlerin büyük milletlerin korkusu olmaz. Bizim de korkumuz yok. Büyük acılar çekmiş bir millet olarak yeryüzündeki her ferdin acısını anlarız. Biz tarihi aydınlatmaya hazırız. Ortak acılarımızı paylaşmaya ve anlamaya hazırız. Korkmadan çekinmeden sıkılı yumruklarla değil tokalaşarak konuşmaya hazırız. Büyük devlet ve millet olarak tarihinden ve istikbalinden korkmayan bir ülke olarak bir asır önceki hadiselerin anlaşılmasını isterken karşıdan da bunu görmeyi arzularız.

-"RABBİM HİÇBİR MİLLETE BU TÜR ACILAR YAŞATMASIN"-

Umut ederiz ki gerek Ermenistan devleti gerekse diaspora bizim bu yürekli adımımızı görür ve aynı tavrı onlardan da bekleriz. Barış dostluk ve dayanışma üzerine bir gelecek inşa etmek istiyoruz. Bir kez daha 99 yıl önceki hadiselerde hayatını kaybeden tüm Osmanlı vatandaşlarına taziyelerimizi ifade ediyorum. Rabbim bize ve hiçbir millete bu tür acılar yaşatmasın diye dua ediyorum. Biz açıklamamızı yaptık ve bundan sonra samimi olan birçok Ermeni vatandaşlarımızdan gazetelerde tebrikler tebrik telgrafları ve ziyaretler için randevu talepleri aldık. Bizimle yaşayanlar bunun farkında. Ama diasporanın kontrolü altındakiler işi karıştırmanın hedefindeler. 8 ayrı dilde yapılan açıklamadan sonra bu konuda olumlu yaklaşımlar da ifade edildi. Bu duruşumuzu aynen devam ettireceğiz."

-"KORKULARI YAŞATMAK CHP'NİN DEĞİŞMEZ SİYASETİDİR"-

24 Nisan'da yayınladığımız bir mesajımız var. Bunun ardından MHP ve CHP derhal istismar siyasetine başladı. Türkiye'nin asırlık konularını istismar etmek her zaman onların siyasetlerinin merkezinde oldu. AK Parti attığı adımları bunlara sorarak veya çekinerek atar zannediyorlar. Biz kararlarımızı istişare ile alırız. Sizin bu konudaki duruşunuzu zaten biliyoruz. Sizin atacağınız bir adım olsaydı 100 yıl boyunca atardınız. Siz atamadınız çünkü siz ürkeksiniz, korkaksınız bir şeylere rağmen yaşıyorsunuz. AK Parti karşısında ya da geçmişteki reformlardaki tutumlarına bakın. Her zaman korkulardan beslendiklerini görürsünüz. CHP hiçbir plan proje ortaya koymadan bütün siyasi hayatını sadece bölünme ve irtica korkusu pompalayarak devam etti. Bir asırdır hatta iki asır öncesi korkularını yaşatmak CHP'nin değişmez siyasetidir. Kendi kanlı yasakçı tarihiyle hiçbir zaman yüzleşemedi. 1950'den bu güne kadar her reformun karşısında bölünme veya irtica ile karşı durduğunu görürsünüz."

-"MHP HER ŞEHİT CENAZESİNDE KANI İSTİSMAR ETTİ"-

MHP de özellikle şu anki yönetim altında tarihi acılardan beslenmeyi siyaset tarzı olarak benimsediği aşikar. Her şehit cenazesini kanı istismar aracı olarak kullanmış ama hiçbir zaman çözümün bir parçası olmaya yanaşmamıştır. Önemli hadiselerin 100. yıl dönümlerini yaşarken yeni bir muhalefet ihtiyacının bu noktada da önemli olduğunu görüyoruz. Böyle bir muhalefet anlayışıyla yürümek takdir edersiniz ki bizim de işimizi zorlaştırıyor. Bizim önümüzde 2023 hatta 2053 hatta 2071 hedefleri var. Ama CHP'nin 31 Mart'ta, Dersim'de, 27 Mayıs'ta takıldığını görürsünüz. MHP'nin bir statüko partisi olmaktan kurtulamadığını terörsüz bir Türkiye hedefine hala ısınamadığını görürsünüz. BDP'nin yakın tarihteki acıları aşamadığını kısa süre aralıklarla sık sık yeni partiler kurduklarını görürsünüz. Onlar da bunlarla iştigal ettiler."

-"DÜNYA LİDERLERİNE MISIR ÇAĞRISI"-

"Şimdi de çok önemli hayati bir konuyu sizin şahsınızda ve dünya televizyonları olarak bizi takip edenlere buradan seslenmek istiyorum" ifadelerini kullanan Başbakan, Mısır konusunda şu mesajları verdi:

"Vicdanı sızlayan bir insan olarak seslenmek istiyorum. İdama karşı çıktığını söyleyen ülkelere ve o ülkelerin yöneticilerine sesleniyorum. Ben insanım diyenlere sesleniyorum. Dünya siyasi liderlerine sesleniyorum. Kardeş ülke Mısır 3 Temmuz'da seçilmiş hükümete karşı yapılan askeri darbenin ardından, yüzde 52 ile seçiliyor, haklarını arayan insanların tutuklanmasını ve idamla yargılanmalarını kaygıyla takip ediyoruz. 529 kişi hakkında 20 dakikada mahkeme idam kararı vermişti. Bunların 492'si müebbete çevrildi. 37'sinin idamı onaylandı. Maalesef bunların ardından yeni 683 kişi hakkında da 9 dakikada bu defa idam kararı alındı. Dünyanın ilgisizliği Mısır'daki darbeyi susarak onaylaması bu kararlarda teşvik edici rol oynadı. Tahrir'de hükümet karşıtı gösteriler başladığını da batılılar bunu özgürlük hareketi olarak teşvik ettiler. Orada da malum sosyal medya özgürlük adına önemli vazifeler gördü. Ancak askeri darbe ardından katliam ve idamlar başlayınca özgürlük savaşçısı o sosyal medya hesaplarının sustuğunu gördük."

-"EY CİNER GRUBU, EY DOĞAN GRUBU ŞİMDİ NE DİYECEKSİN?"-

Ukrayna'da gençleri sokağa dökmek için özgürlük adı altında kullanılan sosyal medyanın çıkan sonuç karşısında sessiz ve tepkisiz olduğunu gördük. Ülkemdeki Gezi olaylarında bize karşı tavır takınanlara başta yazılı ve görsel medya olmak üzere özellikle sesleniyorum. Orada 12 tane ağacın yeri değiştirilmişti. Bundan dolayı Türkiye'yi birbirine katmak istediniz. Peki burada 529 insanın idamına suskun kalmanızı ardından 693 idama suskun kalmanızı siz neyle ifade edeceksiniz? Hangi insani duygularla izah edeceksiniz? Onlar insan değil mi? Ey Doğan Grubu şimdi ne diyeceksin? Ey Ciner Grubu şimdi ne diyeceksin? Aynı çizgidekiler şimdi ne diyeceksiniz. Medyanın da bir namusu olmalıdır. Onun da bir namusu olmalıdır."

-"AB'DEN BİR ÇIKIŞ YOK"-

Dün Alman Cumhurbaşkanına da söyledim. Hani AB üyesi ülkelerde idam yasaktı. Hala AB'den ciddi bir çıkış görmüyorum. Olmaz böyle şey diyor tamam da ne olamaz. Hangi eylemi yaptı AB üyeleri. ABD'de var mı böyle bir ses yok. Rusya da var mı yok! Ama Tayyip Erdoğan veya AK Parti konuştuğu zaman işte bunlar Müslüman oldukları için böyle konuşuyorlar ucuzluğuna gidiyorlar. Bu iş bu kadar kolay değil. Eğer insanın değeri varsa bunu kim olursa olsun ortaya koymak zorundasınız. Ukrayna'da öldürülen de aynıdır Mısır'da öldürülen de aynıdır. Burada bir zulüm varsa evet zalimler için yaşasın cehennem diyoruz."

Kaynak: ANKA / Güncel

Politika Güncel Haberler

title