Haberler

Başbakan Davutoğlu Davos'ta

Güncelleme:

Başbakan Davutoğlu, Davos'ta Arap kanaat önderleriyle akşam yemeğinde bir araya geldi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Güvenlik Konseyi (BM) seçiminde maalesef bazı ülkeler bizi desteklemedi ancak biz Güvenlik Konseyinde olabilseydik Filistinle ilgili konuşmamızı hiçbir güç durduramazdı. Filistin konusunda özellikle Mescid-i Aksa konusunda, Türkiye Güvenlik Konseyinde olması halinde tam anlamıyla destekleme durumunda olurdu" dedi.

Davutoğlu, Davos'ta Arap kanaat önderleriyle akşam yemeğinde bir araya geldi.

Yemekte yaptığı konuşmada, kendisinin ortaya çıkardığı birkaç noktaya da değinmek istediğini belirten Davutoğlu, birincisinin ilişkilerin psikolojik zemini olduğunu ifade etti.

Davutoğlu, bölgesel aidiyet duygularının yenilenmesinin gerektiğine işaret ederek, aynı bölgenin insanları olduklarını ve aidiyet hissinin her şeyin temeli olduğunu söyledi.

İkinci olarak da 20 yıl önce psikolojik bariyerlerin söz konusu olduğunu anlatan Başbakan Davutoğlu, "Osmanlı döneminin durumlarıyla ilgili olarak birçok Arap'ın Türkiye'ye karşı bazı olumsuz yaklaşımları söz konusuydu. Bazı Türklerin de Araplara karşı bazı yaklaşımları söz konusuydu" değerlendirmesini yaptı.

Davutoğlu, akademik hayatında bir akademisyenin yanına geldiğini ve "Bir Arap ve Türk arasındaki temel farklılık nedir" sorusu sorduğunu aktararak, konuşmasına şöyle devam etti:

"Hangi Arap, hangi Türk' şeklinde ben de soruya soruyla karşılık verdim. Urfa'daki bir Türk, Halep'teki bir Arap'ın ya da bu coğrafi durumla ilgili olarak biz, burada elbetteki siyasi birlikteliğe saygı duymak zorundayız. Ancak burada zihinlerdeki bariyerlerin de kaldırılması gerekmektedir. Açık bir yaklaşımla birlikte bu zihinlerdeki bariyerin anlamsız olduğunu ifade ediyorum. Bu çerçevede sınırlara elbetteki saygımız sonsuz. Psikolojik yaklaşımların değişmesi gerekmektedir. Burada siyasi liderler olarak değil entelektüeller, gazeteciler, sivil toplum arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi gerekmektedir."

-"Bariyerlerin yeniden ortaya çıkmasına müsaade etmeyin"-

Türkiye'ye geçen Ocak ve Kasım ayı arasında gelen Arap turistlerin 3 milyonu aştığı bilgisine veren Davutoğlu, bu çerçevede ilişkilerin gelişmekte olduğunu öngördüklerini dile getirdi.

Bu psikolojik bariyerlerin kaldırılması konusunda Arap kanaat önderlerinden ricada bulunan Başbakan Davutoğlu, "Bu psikolojik bariyerlerin yeniden ortaya çıkmasına müsaade etmeyin" dedi.

Davutoğlu, bir diğer konunun da insani yaklaşımlar olduğunu kaydederek, Türkiye'de yaklaşık 2 milyon sığınmacının bulunduğunu dile getirdi.

Bugün Kilis'te, Suriye sınırında nüfusun yüzde 52'sinin Suriyeli olduğunu bildiren Davutoğlu, bu çerçevede Suriyeliler ve Türkler arasında herhangi bir gerginlik söz konusu olmadığını ve bu durumdan da onur duyduğunu ifade etti.

Davutoğlu, "Kimsenin gelip de Suriyeliler şehrimizi işgal etti" şeklinde bir yaklaşım içinde olmadığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Avrupa'ya 200 bin mülteci geliyor olsa, İslam karşıtı diğer kültürlere karşı olan yaklaşımlar yükselebilmekte. Sadece mülteciler için sadece Türkiye olarak 5 milyar dolar harcadık. Elbette muhalefet tarafından eleştirilmekteyiz. Neden izin verildiği ve sınırların kapatılmadığı şeklinde. Ancak burada bu durumla ilgili olarak size şunu temin edebilirim ki:  Vatandaşlarımız, bana kimse gelip de 'Suriyelileri görmek istemiyoruz' demedi. Bu insani bir durum ve Saddam Halepçe'de katliam yaptığında, Balkanlar'da sorunlar olduğunda bunu gerçekleştirdik. Bizlerin de ihtiyacı olmuş olsaydı komşularımızın da bunu gerçekleştirmiş olacağını düşünüyoruz, biliyoruz.

Buradan Türkiye'yi eleştiren Arap basını söz konusu olduğunda ben, üzüntü hissettim. Bu çerçevede Türkiye'deki kabul edilen mültecilerin sayısını ifade ettim, yaklaşımımızın açık olduğunu ifade ettim. Suriye halkımız, bizim kardeşimiz, hangi bölgeden gelmiş olurlarsa olsunlar Türkmenler, Kürtler, Kobani'den gelenler söz konusu oldu. Biz hiçbir zaman 'sen kimsin' diye sormadık ve sormayacağız da. Onlar bizim akrabalarımız ve kardeşlerimiz."

-"Hiçbir Türk, darbe ile birlikte bir meşruiyet tanımaz"-

Davutoğlu, Baskıcı rejimlerin vahşiliğinin temel risklerden olduğunu, Suriye halkının üzerinde de büyük bir şiddetin bulunduğunu söyledi. Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bizim ikna etmeye çalıştığımız süreçte Esad dinlemiş olsaydı bugün bölgede IŞİD olmazdı Rejimin vahşeti, IŞİD'in saldırılarına zemin hazırlamakta ve DAİŞ'in saldırılarına meşruiyet kazandırmakta. Orada halkın etkilenmesi konusunda meşruiyet kazandırmakta. Bunu ifade ettik ve bölgedeki insan haklarına saygı duyulmalı ve bölgedeki ulusların, ülkelerin sınırlarına saygı gösterilmeli."

Ülkelerin karşılıklı olarak birbirine saygı duymak zorunda olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Arap basınına da baktığımızda Türkiye'nin bir grubu diğerine karşı desteklediğini ya da mezhepsel bir yaklaşım ortaya koyduğunu ifade ettiğini, bunun bir saçmalık olduğunu ifade etmeliyim. Türkiye hiçbir zaman kapalı bir gündem ortaya koymadı ancak biz, demokratik olarak seçilmiş yönetimleri destekliyoruz ve bizim Maliki yönetimi nezdinde herhangi bir sorunumuz, kişisel anlamda değil. 2009'da seçimleri kazandığında Iraklıların hakkı olduğunu ifade ettik. Bu, bizim prensibimiz. İnsanların demokratik yollardan yönetime gelmesi, her yerde insanların hakkı ve burada 'seküler muhafazakar, İhvan'dan yana değil' yaklaşımı içinde olmadık. Biz, burada geçmişte çok fazla eziyet görmüş olduğumuz için seçimlere saygı gösterilmemesi konusunda, burada bunu yakından anlamaktayız. Hiçbir Türk, darbe ile birlikte bir meşruiyet tanımaz ve ancak tabii ki bu onların iç sorunu. Burada herhangi bir politik sistemle ilgili ya da diğeri için propaganda ortaya koymuyoruz. Bu onların işi, bizim işimiz değil."

Davutoğlu, yeni Irak hükümeti ile daha iyi ilişkilerin söz konusu olduğuna dikkati çekerek, "Maliki ile bazı gerginlikler olmuştu. Neden peki? Ben, açık bir şekilde Bağdat'taki bütün dostlarıma ifade etmiştim. Şu anda Irak'ta çok ciddi bir şans söz konusu. Bunun kaçırılmaması gerektiğini ifade ettim. Karşısında halkın da desteğinin sağlandığını ifade ettim. Kapsayıcı bir hükümetin kurulduğunu ifade ettim" diye konuştu.

-"Biz, bölgede başarı görmek istiyoruz"-

Davutoğlu, herhangi bir grubu diğerine tercih etmek gibi bir durumun söz konusu olmadığına vurgu yaparak şunları söyledi:

"Mısır'da elbette bazı görüş farklılıklarımız söz konusu. Bu, Mısır halkı ile herhangi bir sorunumuz olduğundan değil. Mısır halkı, konusunda bizim görüşlerimiz çok çok açık. Bölgenin en büyük medeniyetlerinden bir tanesi ancak bizim değerlerimize olan saygımızdan dolayı askeri darbeyi hiçbir zaman tanımayacağız. Bunu ifade ettik, etmeye devam edeceğiz. Umuyoruz ki Mısır halkı, Mısırlı kardeşlerimiz, kapsayıcı bir yönetim ortaya koyacaklar, koyabilirler.

Altını çizmek istiyorum: Mısır, bölgedeki istikrarın omurgasıdır. Şayet Mısır güçlüyse bölge istikrarı güçlü olacaktır. Şayet Mısır'ın herhangi bir sorunu olursa bölgenin sorunları olacaktır. Bizim düşüncemiz bu şekilde, kabul ederler ya da etmezler. Bu çerçevede Mısır'ın istikrarı, halkın rızasıyla halkın vereceği meşruiyetle gerçekleşebilir. Bu da insanların vereceği karar elbette ki. Bizim karşılıklı suçlamaktan ziyade bir araya gelip oturmamız ve konuşmamız gerekmekte, birbirimizi anlamamız ve anlamaya çalışmamız gerekmekte. Türkiye olarak hiçbir ülkeyle siyasi gündemimiz söz konusu değil. Tunus'taki gibi. Biz, şu anda onunla ilgili büyük bir gurur ve mutluluk duymaktayız. Tunus'taki bütün insanları tebrik etmek istiyorum. Bu, bir başarı hikayesi."

-"Tarih, çok hızlı gelişmekte ve bunu yakalamak zorundayız"-

Türkiye'nin Avrupa'nın hızlı büyüyen 2. ekonomisi olduğunu bildiren Başbakan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Ancak hiç kimse bu ekonomik durumla ilgili olarak çok çok kendinden emin değil. Elbette hiç kimse kendinden emin olamaz. Rusya Davos'ta geçtiğimiz yıl yükselen ülke olarak görülmekteydi şimdi sorunlarla karşı karşıya. Biz, bu nedenle kaynaklarımızı işbirliği içerisinde kullanma konusunda çağrılarımızı ortaya koyma durumundayız. Bizim her zaman ifade ettiğimiz bir konu da en önemli kaynağımızın vatandaşlarımız olduğu. Erkek ve kadın... Bizim Türkiye olarak herhangi bir doğal kaynağımızın gücü söz konusu değil. Milyarlarca avroluk enerji talebimiz söz konusu oluyor. Avrupa'da da bizim gibi olan ülkeler de var ancak bu süre içerisinde Türkiye'nin masrafları olmasına, yükselmesine  enerji ile ilgili olarak biz gayrisafi milli hasılamızı 4 katına çıkarabildik Hükümetimiz döneminde. Neden gerçekleşti bu? Çünkü güçlü insan unsurumuz her geçen gün daha fazla eğitim olanaklarına sahip olabilmekte ve yakın zaman içerisinde 25 sektörde reform programı ortaya koyduk. Başbakan olduktan sonra, ekonomik alandaki tüm sektörlerle ilgili olarak çünkü emin olamayız, gevşeyemeyiz Türkiye'nin ekonomisi ilgili olarak. Boşluk bırakamayız. Burada dinamikliğe ihtiyacımız var. Toplumlarımızı reforme etmeyi unutursak, bunu gerçekleştirmezsek, bu çerçevede tarihe uyum sağlamayız. Tarih, çok hızlı gelişmekte ve bunu yakalamak zorundayız. Tarihin akışı ile beraber, hatta onun önünde hareket ediyor olmamız gerekmekte. 30 yıl önce kimse Türkiye'nin G20 dönem başkanı olacağını hayal edemezdi. Türkiye, bazen 1 milyar doları IMF'den bekliyordu ya da Dünya Bankası kaynaklarından bekliyordu. Bu çerçevede bir başarı hikayesi söz konusu."

Irak'ın insan kaynağı, doğal kaynakları, önemli stratejik noktalarda bulunması gibi özelliklerine işaret eden Davutoğlu, bölge ülkelerinin işbirliği içerisinde olması gerektiğini anlattı.

Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde daimi olmayan üyeliği çerçevesinde Filistin halkının haklarının savunulması ve Müslümanların haklarının korunması konusunda görüşleri olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Arap dostlarımız da bizleri destekledi. Türkiye bütün Arapları ilgilendiren tüm konularda yanınızda olacaktır. Bundan emin olmanızı istiyorum. Güvenlik Konseyi seçiminde maalesef bazı ülkeler bizi desteklemedi ancak biz, Güvenlik Konseyinde olabilseydik Filistinle ilgili konuşmamızı hiçbir güç durduramazdı. Filistin konusunda özellikle Mescid-i Aksa konusunda Türkiye Güvenlik Konseyinde olması halinde tam anlamıyla destekleme durumunda olurdu."

Ürdün'ün de Suriyeli mülteciler konusunda büyük desteklerinin bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin başbakanı olarak ve bölgeden bir entelektüel olarak, sizlerin kardeşiniz olarak bizim stratejik önceliğimiz, halen en üst düzeyde Arap dünyası ile işbirliği gerçekleştirmek ve Arap Ligi ile maksimum düzeyde işbirliğinin söz konusu olmasıdır. Bölgemizde böyle bir iklimin oluşturulması bizim önceliğimiz. Bölge, geçmişte de her zaman medeniyetlerin oluştuğu bir bölge. Karşılıklı saygı, ekonomik karşılıklı bağımlılık, kültürel birlikte yaşama ve dünyanın her yerinde dayanışma bizim önceliğimiz olacak."

- Ankara

Kaynak: AA / Politika

Ahmet Davutoğlu Filistin Türkiye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title