Haberler

Başbakan Davutoğlu Canlı Yayında

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Biz, bu kadar kapsamlı bir misyon yüklemişken, birileri Diyanet'e saldırıyorsa, bu, Diyanet İşleri Başkanı'na, Diyanet'e yapılan bir saldırı değildir, bize, hükümet olarak yapılan bir saldırı değil. Tam da İslam'ın terörle özdeşleştiği bir dönemde, yanlış Şii ve Sünni, ifrat, tefrit gerilimlerinin yaşandığı bir dönemde, Türkiye'den yükselen makul sese, o geleneği de temsil eden sese yönelik bir saldırıdır" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Biz, bu kadar kapsamlı bir misyon yüklemişken, birileri Diyanet'e saldırıyorsa, bu, Diyanet İşleri Başkanı'na, Diyanet'e yapılan bir saldırı değildir, bize, hükümet olarak yapılan bir saldırı değil. Tam da İslam'ın terörle özdeşleştiği bir dönemde, yanlış Şii ve Sünni, ifrat, tefrit gerilimlerinin yaşandığı bir dönemde, Türkiye'den yükselen makul sese, o geleneği de temsil eden sese yönelik bir saldırıdır" dedi.

Davutoğlu, Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesindeki İshak Paşa Sarayı'nda, Kanal 7 ve Ülke TV ortak canlı yayınında soruları yanıtladı.

Muhalefet partilerinin Diyanet İşleri Başkanlığına yönelik eleştirileriyle ilgili bir soru üzerine Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili dördüncü büyük dönüşümün hükümetlerinin döneminde yaşadığını belirterek, hükümetlerinin THY ve TİKA gibi Diyanet'in de önünü açtığını söyledi.

Afrika İslam Şuraları ile Latin Amerika İslam Şuralarının İstanbul'da düzenlendiğini anımsatan Davutoğlu, "Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanı herhangi bir bürokrat konumundan çıktı, İslam dünyasında geleneği olan, bir ilmi geçmişin temsilcisi oldu. İslamı parçalamam hiçbir şekilde ama son rafine İstanbul İslamı'nın ve herkesin referans olarak gördüğü İstanbul'a dönük ilgi, İŞİD'e karşı da bir panzehirdir. Yanlış etnik ve mezhebi yaklaşımlara da bir panzehirdir" diye konuştu.

-"Bu, Diyanet İşleri Başkanı'na yapılan bir saldırı değil"

Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanı'nın konumunun farklı bir noktaya taşındığına dikkati çeken Davutoğlu, "Şimdi bunu görmeden bu saldırıları görmeden, bu saldırıları anlayamazsınız. Bunu görmek lazım. Bu çerçevede bizim Diyanet'e yüklediğim misyon. Siyasi olarak demiyorum ülke olarak. Ben yurtdışına giden Diyanet mensuplarına hep söylerdim. Beş odaklı çalışacaksınız. Bir, yurt dışındaki vatandaşlarımızın dini ihtiyaçları. İki, Türkçe konuşulan ve gönül coğrafyamızın parçası olan yerlerdeki dini ihtiyaç. İşte Balkanlar ve Orta Asya gibi. Üç, Orta Doğu'da yükselmeye başlayan bu mezhep çatışmalarına karşı Müslümanlığın kalbi olan Şam, Bağdat, Kudüs ve Mekke gibi merkezlerde üstleneceğiniz misyon. Dört, bizim yeni açılım bölgelerimiz olan Afrika ve Latin Amerika gibi yerlerde üstleneceğiniz misyon. Beş, diğer dinlerle ilişkiler tanzim edecek şekilde insanlara verilecek mesajlar. Biz, bu kadar kapsamlı bir misyon yüklemişken, birileri Diyanet'e saldırıyorsa, bu, Diyanet İşleri Başkanı'na, Diyanet'e yapılan bir saldırı değildir, bize, hükümet olarak yapılan bir saldırı değil. Tam da İslam'ın terörle özdeşleştiği bir dönemde, yanlış Şii ve Sünni, ifrat, tefrit gerilimlerinin yaşandığı bir dönemde, Türkiye'den yükselen makul sese, o geleneği de temsil eden sese yönelik bir saldırıdır" ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile HDP Genel Başkanı Selahatin Demirtaş'ın bilerek ya da bilmeyerek Diyanet İşleri Başkanlığının evrensel misyonundan rahatsız olan çevrelerin sözcüsü durumuna düştüğünü ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Paralelciler ise Diyanet'ten bunun için rahatsızlar. Onlar ise kendilerinin İslam anlayışını aynı coğrafyada yayma iddiasında taşıdıkları için Diyanet'in bizim dönemde böyle bir rol üstlenmesini ve devletin dini alanı kısıtlamadan bu dini alanın önünü açmasından rahatsız oldu. Şunu söyleyeyim. Dışişleri Bakanı olduğumda yayınladığım ilk genelgelerinden bir tanesi şuydu, 'bütün büyükelçilere bana Dışişleri Bakanı olarak gösterdiğiniz hürmet ve protokol neyse aynısını Diyanet İşleri Başkanımıza uygulayacaksınız. Havaalanında karşılayacaksınız ve protokolü aynen uygulayacaksınız. Aynı şekilde Fener Patriği ile ilgili de O'na da ihtiram göstereceksiniz' dedim."

-"Millet buna prim vermez, biz de izin vermeyiz"

Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın direkt Başbakanlığa bağlanmasının kurumu farklı bir konuma getirme çabasından kaynaklandığını ifade ederek, bunu yapacaklarını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde Diyanet İşleri Başkanının protokoldeki yeriyle ilgili düzenlemenin yapıldığını anımsatan Davutoğlu, "Bütün devlet memurlarının veya protokolün Diyanet İşleri Başkanımıza göstereceği saygı, milletimizin dine gösterdiği saygının bir yansımasıdır" dedi.

"Papa ile ilgili Katolik camiasında Demirtaş'ın ya da Kılıçdaroğlu'nun kullandığı tarzda bir üslup kullanabilir mi?" diye soran Davutoğlu, "İnsanların hürmet gösterdiği bir makama hürmet göstermek öncelikle siyasilerin görevidir. Bir teklifiniz varsa görüşelim. Bütün dünyada önemli konuma gelmiş ve misyonu yüklenmiş bir kurumu yıpratmaya kalkarsanız millet de buna prim vermez, biz de izin vermeyiz" ifadelerini kullandı.

-"Hükümet genelgeyle asgari ücreti ilan etmez"

Muhalefet partilerin seçim vaatleriyle ilgili bir soru üzerine Davutoğlu, AK Parti'nin vaatler konusunda muhalefet gibi afaki bir perspektiften bakmadığını söyledi.

Kendilerinin seçmene ne vereceğinin verdikleri ile ispat edildiğini ifade eden Davutoğlu, muhalefetin birçok vaadini hükümet olarak halihazırda uyguladıklarını belirtti.

Başbakan Davutoğlu, önceki seçim dönemlerinde kendilerini "Halka sadaka vermek" ile suçlayan muhalefet partilerinin sahip oldukları sosyal politikaları örnek aldığına işaret ederek, şöyle devam etti:

"Bunun dışında ekonomik rasyonalitesi olmayan bir takım vaatlerde bulunuyorlar. Geçen TOBB'un Genel Kurulu'nda asgari ücretten bahsettim. Son kur artışlarından önce Türkiye'de asgari ücret 400 avro civarında ise bu asgari ücret şuanda Polonya, Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk ve Çek Cumhuriyeti'nden daha yukarıda bir asgari ücrettir. Şu anki haliyle diyelim biz bunu bin 500 liraya çıkardık, bütün Doğu Avrupa ve Orta Avrupa ülkeleri bizden daha maliyetsiz emek kullanır hale gelecek. Türkiye'deki yatırımlar oraya kayacak. Sonuçta asgari ücretin yarısına bile iş arayanlar, iş bulmaz hale gelecek. Esas yanıltma ve aldatma şurada, asgari ücret Türkiye'de nasıl tespit edilir biliyor musunuz? Hükümet bir genelge ya da yönetmelikle asgari ücreti ilan etmez. Asgari ücretin belirlenmesi için, işçi, işveren ve kamudan beşer kişi oturup görüşür. Kamu buna bir anlamda aracılık yapar. Biz belirlemeyiz yani."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Politika

Diyanet İşleri Başkanlığı Ahmet Davutoğlu Türkiye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title