Haberler

Başbakan Davutoğlu Canlı Yayında

Başbakan Ahmet Davutoğlu, kimlik bilgilerinin sızdırılması iddialarıyla ilgili, Yüksek Seçim Kurulunun seçim çalışmaları doğrultusunda parti genel merkezlerine kimlik bilgilerini verdiğini ve 2009 seçimleri öncesi CHP'ye de bu bilgilerin verildiğini hatırlatarak, "Maalesef bu yolla, Yüksek Seçim Kurulunun yasal olarak zorunlu olduğu için parti genel merkezine vermesi, parti genel merkezinden bir teşkilata, adını da söyleyeyim İzmir teşkilatına gönderilmesi, orada bu işin, bunun yayılması üzerinde bir şey var. Dolayısıyla bir partinin, yasal bir konuyu yanlış bir şekilde kullanması ve onun üzerinden yürüyen bir süreç." dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, kimlik bilgilerinin sızdırılması iddialarıyla ilgili, Yüksek Seçim Kurulunun seçim çalışmaları doğrultusunda parti genel merkezlerine kimlik bilgilerini verdiğini ve 2009 seçimleri öncesi CHP'ye de bu bilgilerin verildiğini hatırlatarak, "Maalesef bu yolla, Yüksek Seçim Kurulunun yasal olarak zorunlu olduğu için parti genel merkezine vermesi, parti genel merkezinden bir teşkilata, adını da söyleyeyim İzmir teşkilatına gönderilmesi, orada bu işin, bunun yayılması üzerinde bir şey var. Dolayısıyla bir partinin, yasal bir konuyu yanlış bir şekilde kullanması ve onun üzerinden yürüyen bir süreç." dedi.

Davutoğlu, Şanlıurfa'da, Habertürk televizyonunda canlı yayınlanan "Şimdi ve Burada" adlı programda gençlerin sorularını yanıtladı.

"Türkiye'deki 49 milyon seçmenin kimlik bilgileri internette yayınlandı bir sitede. Bu konuyla ilgili soruşturma devam etti, açıklamalar yapıldı, ne aşamaya gelindi?" sorusu üzerine Davutoğlu, bugün Bakanlar Kurulu'nda konunun ele alındığını söyledi.

Davutoğlu, konu ilk gündeme geldiğinde iki hafta önceki Bakanlar Kurulu'nda Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'a çok kapsamlı bir araştırma yapılması talimatı verdiğini bildirdi.

"Devlet güven demektir. Kimlik bilgilerini devletine hiç sakınmadan insanların verebilmesi önemlidir" diyen Davutoğlu, hem Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca bir araştırma yapıldığını, hem de İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürü'nü Bakanlar Kurulu'na davet ettiklerini bildirdi.

Davutoğlu, seçim çalışması yapmak için yasal olarak partilerin genel merkezlerinin Yüksek Seçim Kurulundan (YSK) seçmen bilgisi isteme hakkı olduğunu ve kurulun 2009'da yerel seçimler öncesinde bütün partilere bilgileri gönderdiğini ifade etti.

Başbakan Davutoğlu, 2011'de bir ilde, anamuhalefet partisinin temsilcilerinin bu bilgilere ulaştığının ortaya çıktığını dile getirerek, "Yüksek Seçim Kurulundan CHP'ye veriliyor, onlar da kendisinde yapmaları gerekmeyecek şekilde teşkilata veriyorlar. Oradan da bir milletvekili hakkında bu konuda hala yargı süreci devam ediyor. Geçmişte bu partide olan bir milletvekili" diye konuştu.

Haber olarak gündeme gelen hususun da bu olduğunu aktaran Davutoğlu, muhtemelen seçmenler üzerinde çalışma yapılmak üzere verilen verilerin başka şekilde dışarıya çıktığını söyledi. Davutoğlu, "Bu, devletin herhangi bir mekanizmasından, bakanlığından çıkmış değil. YSK'nın bir partiye verdiği bilgilerin dışarı yansıtılması veya dışarı derken, kendi aralarında kullanırken bilgisayar ortamına düşünce oradan elde edilmesi. Dolayısıyla devletin bu konuda bir güvenlik sıkıntısı yok" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Maalesef bu yolla, Yüksek Seçim Kurulunun yasal olarak zorunlu olduğu için parti genel merkezine vermesi, parti genel merkezinden bir teşkilata, adını da söyleyeyim İzmir teşkilatına gönderilmesi, orada bu işin, bunun yayılması üzerinde bir şey var. Dolayısıyla bir partinin, yasal bir konuyu yanlış bir şekilde kullanması ve onun üzerinden yürüyen bir süreç. Bu 1991 doğumlulardan öncekiler. Çünkü o zaman daha seçmen durumuna gelenler onlar.

Dolayısıyla burada devletin ve devlet kurumlarının ve bakanlıklarımızın hiçbir ihmal ya da eksikliği yok. Onlar bilgileri, İçişleri Bakanlığı YSK'ya vermek zorunda, kanuni olarak vermek zorunda. YSK da kendisinden talep eden partilere vermek zorunda. Bugün için de geçerli bu. Hal böyleyken, tablo bu. Bizim soruşturmamız neticesinde gelen tablo bu."

-"Vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu korumak bizim görevimiz"

Ayrıca siber saldırılar konusunda Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının koordinasyonunda ciddi ve kapsamlı çalışmalar yürütüldüğünü ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu korumak bizim görevimiz. Nasıl bir tedbir alınacağı konusunda, bu bilgilerin kötüye kullanılmaması için, özellikle TC Kimlik numarası olarak bilinen numara üzerinden herhangi bir usulsüzlük yapılmaması için tedbirler üzerinde de çalışıyoruz. Olayın oluş seyri bu. Şeffaf bir şekilde de bunu paylaşmak bizim görevimiz.

Ben bugün anlatılanlardan gerek İçişleri Bakanlığımızın gerek Ulaştırma Bakanlığımızın bu işte herhangi bir ihmali olmadığı konusunda kesinlikle mutmain oldum ama soruşturma neticesi sonrasında da alınacak tedbirleri de arkadaşlar çalışacaklar. Çok daha köklü tedbirler alabiliriz. Belki de bu yasal zorunluluğu değiştirmek durumunda da kalınabilir. Yani YSK'ya dahi bu bilgilerin verilmemesi ya da YSK'ya verilip partilere aktarılmaması da dahil ek tedbirler almamız gerekebilir."

"TDK sözlüklerine bakarak edep tayini yapılmaz"

Bir gencin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'na yönelik sözlerini hatırlatarak, değerlendirmesini sorması üzerine Davutoğlu, "Her insan saygıya layıktır. Her insan bu anlamda onurunu korumak bağlamında fiili ya da sözle tecavüzden, hakaretten uzak tutulmalıdır. Bu hem bizim geleneğimizde böyle hem de çağdaş hukuk gereği de böyle" dedi.

Davutoğlu, partisinin İstanbul il teşkilatına verdiği derste "Elimden gelse, her eve 'edep yahu' diye bir levha hediye eder baş köşeye koydururdum ki herkes edebi hatırlasın" dediğini aktardı.

Kendisinin de Bakan Ramazanoğlu'na yönelik bu ifadeleri telin ettiğini anlatan Davutoğlu, şunları ifade etti:

"Bunun herhangi bir deyimin tekrar açıklanmasıyla da izah edilebileceği kanaatinde değilim. Türk Dil Kurumu sözlüklerine bakarak edep tayini yapılmaz. İnsanlar dillerini buna alıştırmamalıdır. Kötü söze alıştırmamak lazım ki, hatta ne denir, 'son nefeste güzel şey söyleyebilmek için dilinizi güzel şeylere hazırlayın.' Dolayısıyla kötü sözden uzak durmak lazım."

Karaman'daki cinsel taciz olayını duyduğunda "Bunu yapan alçakların alçağı, adilerin adisi bir mahluktur" dediğini hatırlatan Davutoğlu, "Çocuklarımıza kim olursa kem gözle bakan her göz bu anlamda insanlıktan uzaklaşmış bir gözdür." dedi.

"Bu konuda Sayın Kılıçdaroğlu, sanki bizden hiç tepki gelmemiş gibi, sanki bu mesele o çocukların hukukunu korumak kendi hakkıymış gibi, güya o çocukların hukukunu koruyacağım iddiasıyla, o çocuklara kendi öz çocuğu gibi bakan bir hanımefendinin hukukunu yerle bir etti." yorumunu yapan Davutoğlu, o çocuklarla ilgili konu intikal ettiği gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan çok daha sert şekilde tavrını koyduğunun görüleceğini bildirdi.

"O çocuklar benim gözüm nuru." ifadesini kullanan Davutoğlu, bunun bir kurumla irtibatlandırılmasının da doğru olmadığına değindi.

Davutoğlu, her kurumda ücretle çalışan kişiler arasında olumsuzluklar olabileceğini, o kurumun böyle biriyle irtibatını kesmesinin ve telin etmesinin icap ettiğini dile getirerek, kurumun da bu yanlışı lanetlediğini aktardı.

Bakan Ramazanoğlu ve Ak Parti'nin vakfı koruyucu bir tutum içine girip, olayın vehametiyle ilgili yeterince tepki göstermediği ve saldırılara karşı koruma refleksi gösterdiğinin söylendiğinin belirtilmesi üzerine Davutoğlu, Ak Parti'yi en fazla temsil etme hakkının kendisinde olduğunu belirterek, kurumdan bahsetmeden olayla ilgili net tavır koyarak, "(Bu, alçakların alçağı bir tutumdur. Bununla ilgili verilebilecek ceza bizim ceza kanunumuzda bile yok) diyerek cezanın en ağırını hak ettiğini de vurguladım, söyledim." dedi.

Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Ak Parti Genel Başkanı benim, Başbakan benim ve bu konudaki tavrımı koydum, bugün de koyarım. Değil şu veya bu kurum üyesi Ak Parti'de, çıkmaz ya böyle bir şey, benim yakınlarım arasında olsa da fark etmez. Ola ki biri hata yapar. Böyle bir kişi karşısında hiçbir ayrım gözetmeden net tavrımızı koyduk, koyarız. Bunu mazur görmek, mazur göstermek gibi çaba içine girmeyiz. Dediğim gibi Ak Parti'nin tutumunu da ben temsil ederim. Kaldı ki Sayın Bakanımız da, o da telin etti, sadece bu kurum üzerine... Şimdi dediğiniz kutuplaşma sebebiyle, oradan hareketle o suçu işleyen kişiyi bırakıp kuruma saldırarak kurum üzerinden bir camiayı lekeleme çabası içine girdiler ve olay olduğu kontekste tartışılamaz hale geldi.

Sonra Kılıçdaroğlu bir vahim hata daha yaptı. Olayı bırakıp Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza yönelik olarak, bir hanıma yönelik olarak bir saldırı dili kullandı. Bu dilin mazur görülür tarafı yok. Bizler toplum önüne çıkan insanlarız. Biz, güzel örnek olmak durumundayız. Dilimizle, sözümüzle... Burada maalesef bütün hanımlara dönük bir hakaret dili kullanıldı. Buna karşı da aynı tavrı, aynı kararlı tavrı göstermek lazım. Bunu gösterdik. Göstermeye devam edeceğiz.

Dokunulmazlıklarla ilgili başlattığım girişim, bugün bakanlarımıza da söyledim, bu konuyla ilgili değil tabii, daha genel olarak, bütün hukuki süreçlerle ilgili, AK Parti hiçbir fire olmadan imzasını tamamladı. Bakanlarımızın Türkiye'de olmamaları dolasıyla, eksik olanlar var, onlar da tamamlanacak. Kim olursa olsun yargı süreçleri devam eden dosyalar konusunda hepimiz şeffaf bir şekilde hesap vermeye açık olmalıyız ama bütün hanımefendilerin, bütün kadınlarımızın kadınlık onuru adına bu tutuma karşı da tavır göstermelerini beklemek hepimizin hakkı ve bu tavır da gösteriliyor. Ümit ederim bir daha değil bir siyasi liderden, hiçbir erkek veya kadın, hiç kimsenin ağzından bu şekilde bir hata, bir dil, bir hakaret söz konusu olmaz."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Güncel

Kemal Kılıçdaroğlu Ahmet Davutoğlu AK Parti İzmir Politika Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title