Haberler

Başbakan Davutoğlu Açıklaması

"(Osmanlıca dersi) İsteyen öğrenci seçer, istemeyen öğrenci seçmez. Teklif edilen bu. Nedir bu tarih alerjisi, nedir bu kültür düşmanlığı anlamak mümkün değil" "Alevi kanaat önderleriyle yaptığım toplantıda da din kültürü ve ahlak bilgisi dersine asla kimse karşı çıkmıyor.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Osmanlıca dersiyle ilgili bir bardak suda fırtına koparıldığını belirterek, " İsteyen öğrenci seçer, istemeyen öğrenci seçmez. Teklif edilen bu. Nedir bu tarih alerjisi, nedir bu kültür düşmanlığı, anlamak mümkün değil" dedi.

Davutoğlu, Polonya ziyareti öncesi, Esenboğa Havalimanında açıklamalarda bulundu, ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Milli Eğitim Şurası sonrasında yaşanan Osmanlıca dersiyle ilgili tartışmalara ilişkin bir soru üzerine Davutoğlu, şuranın, milli eğitimle ilgili her kesimin, her sivil toplum kuruluşunun, sendikaların, tecrübeli öğretim üyelerinin katıldığı, geniş katılımlı bir platform olduğunu söyledi.

Şurada her şeyin tartışılacağını, her konunun gündeme gelebileceğini belirten Davutoğlu, "Öyle bir hava estirildi ki sanki sadece din dersleri ve Osmanlıca tartışılmış gibi. Her konu tartışıldı. Konuyu böyle bir-iki hassas unsura atfen, sadece bunlar tartışılmış gibi bir intiba vermek, şuraya katılan çok saygın bilim adamlarına, görüş beyan ederlere haksızlıktır" dedi.

Milli Eğitimi Şurası kararlarının, Milli Eğitim Bakanlığına tavsiye olarak sunulacağını, Milli Eğitim Bakanlığının da Bakanlar Kuruluna getireceğini ve orada değerlendirileceğini ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Şimdi daha o aşamalar geçmeden, tabiri caizse bir bardak suda fırtına koparılmaya çalışılıyor. Herkes görüşlerin beyan eder. Osmanlıca denince arkadaşlar yabancı bir dilden bahsedildiğini zannediyorlar. Osmanlıca, bugün kullandığımız Türkçe'nin bir başka alfabeyle yazımıdır. Osmanlıca diye bahsedilen dil, özellikle CHP Grup Başkanvekilinin bir ifadesi var, 'mezar taşlarını mı okuyacaklar' diye. Evet, mezar taşlarını okuyamayan bir nesil, tarihini bilemez. Maalesef sizin tek parti döneminizde bu mezar taşlarından başka bir şey bırakılmadı, tarih tahribatı yaptınız."

-"Kim niye rahatsız olsun"

Osmanlıca'nın Türkçe olduğunu, bunun da herkes tarafından bilinmesini isteyen Davutoğlu, "Geçmişte Gotik alfabeyle yazılan bir metni bir Alman aydını okuyorsa, Goethe'yi okuyabiliyorsa, bir İngiliz Shakespeare'i aslından okuyabiliyorsa, bir Türk aydınının da bırakınız 16-17. yüzyıl metinlerini, Namık Kemal'i aslından okuyabilmesinden kim niye rahatsız olsun? Okuyamıyorsa bir zaaftır. Atatürk'ün Nutkunu aslından okuyabiliyorsa kim niye rahatsız olsun?" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, Osmanlıca'nın yabancı, düşman bir dil olmadığını vurgulayarak, "Bahsedildiği gibi Ortaçağ karanlığında gelen bir dil falan da değildir. O ayrı bir kavram. Kadim Türkçe desek, 19. yüzyıl Türkçesi desek ve okutsak karşı mı çıkacaklar? Nedir bu Osmanlı alerjisi anlamıyorum. Namık Kemal, Ömer Seyfettin Türkçesi, Meclis-i Mebusan Türkçesi desek karşı mı çıkacaklar" dedi.

-"Aydın olmanın bir zarureti"

Osmanlıca'nın seçmeli ders olarak okutulmasının teklif edildiğini söyleyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"İsteyen öğrenci seçer, istemeyen öğrenci seçmez. Teklif edilen bu. Nedir bu tarih alerjisi, nedir bu kültür düşmanlığı anlamak mümkün değil. CHP sözcülerine söylüyorum, bırakın o mezar taşlarını biz okuruz. Onlar bu toprakların tapusudur. Sadece bu toprakların değil, Üsküp'te de, Saraybosna'da da tapudur. Gitsinler Şam'da da Bağdat'ta da şehitlerimizin yattığı yerlerde o mezar taşları var. Hürmetsizlik etmesinler. Biz bunları okuruz, okuturuz, yaşatırız da. Ama Beyazıt'taki veya Ankara'daki sahaflara gitsin, 100 yıl önceki bir metni okusun. Bir Alman aydını, bir Alman Parlamenteri, bir İngiliz Parlamenteri 100 yıl önceki metni okuyor. Peki siz 1. Meclis'in metinlerini okuyabilir misiniz? Okuyamazsınız. Bu bir zaaf değil mi? Eğer alfabe devrimi yapılmışsa bu geçmiş alfabeyi karanlık, kötü, tahkir edici kullanmaya zemin mi teşkil eder? Zaten Türkiye'de yerleşik şekilde bu geçiş süreci yaşanmış ama bu geçiş süreci tahripkar şekilde bugün anlaşılmış ve bir dönem Osmanlı arşivlerini okuyacak arşiv uzmanı kalmamıştı. Evet ben, her yetişen Türk gencinin, bir Türk aydını olarak 19, 18, 17, 16. yüzyıl Koçibey Risalesini de Aşık Paşazade'yi de mümkünse aslından okumalarını aydın olmanın bir zarureti olarak görüyorum. Aydınlık bir gelecek vaat etmenin bir zarureti. Bunu yapamayan bir İngilize, bir Almana aydın denmez. Niye Türkiye'de farklı kategoriler konuyor. Madem ki açtılar bu dosyayı, işlemeye devam edeceğiz."

-Zorunlu din dersi

Başbakan Davutoğlu, "Milli Eğitim Şurası'nda zorunlu din derslerinin ilkokul 1-2. sınıfta öğretilmesiyle ilgili tavsiye kararı alındı. Bir taraftan siz Alevilerle görüşüyorsunuz, onların en önemli taleplerinden biri zorunlu din dersinin kaldırılması, bir taraftan böyle tavsiye kararları çıkıyor. Ne diyeceksiniz?" sorusu üzerine de din dersiyle ilgili var olan uygulamanın dışında bir şeyin teklif edilmediğini söyledi.

Davutoğlu, "Benim Alevi kanaat önderleriyle yaptığım toplantıda da din kültürü ve ahlak bilgisi dersine asla kimse karşı çıkmıyor. Bizim bundan sonra konuşmamız gereken, din kültürü ve ahlak dersi müfredatında, bütün dinleri, bütün mezhepleri kuşatıcı bir müfredatın uygulanması. Bunları hep konuşacağız. Ben burada bir çelişki görmüyorum. Konuşarak en doğruyu bulacağız" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuyla ilgili "Ortaçağ karanlığı" şeklindeki sözlerini eleştiren Davutoğlu, "Bırak onu Avrupalılar söylesin. Avrupa için Ortaçağ karanlığı. Kadınların ruhları yok diye yakıldığı bir karanlık çağ. Ama bizim için Ortaçağ dediğiniz çağlar, bütün bu karanlıkların yaşandığı dönemde, insanların onurunu, eşitliğini savunan bir başka medeniyetin doğduğu çağlardır" dedi.

-"Oryantalist kalıplarla düşünmek aydın olmaya yakışmaz"

Bu çağlarda, Seyit Mahmut Hayrani, Hz. Mevlana, Yunus Emre, Baba Mansur'un yaşadığını belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Öyle oryantalist kalıplarla düşünmek aydın olmaya da yakışmaz hele siyaset yapıyorsanız, siyasi söyleme de yansımaz. Ortaçağ karanlığı dediğinizde, Konya'daki Mevlana aşıklarına da karanlık demiş oluyorsunuz, Hacı Bektaş-ı Veli'ye karanlık demiş oluyorsunuz. Bunlar 19. yüzyıl ilerlemeci tarih doktrini içinde batıda üretilen tabirlerdir. Bırakın artık, biraz çağdaş olun. 19. yüzyıl Fransası'nın karanlık çukurları içinde kalmayın. Biz, 12. yüzyıl Anadolu erenlerini de aydınlık bir yüzyıl olarak görürüz. Hele hele Hatemül Enbiya Hz. Peygamber'in dönemini asrı saadet olarak görürüz. Kim ne derse desin. Eğer konuşacaksak belli bir seviyede, düzeyde konuşmamız lazım. Her bir vatandaşımızın hukukuna saygı gösteririz, her bir mezhebin, dinin, din kültürü derslerinde en iyi şekilde okutulmasını isteriz ve bu konuda da dinlerin okutulmamasına dayalı bir yaklaşımın kimseye faydası yok. Aksine, daha iyi okutulup hepsine muhabbetle, sevgiyle, sevgi diliyle yaklaşmak lazım."

- Ankara

Kaynak: AA / Politika

Ahmet Davutoğlu Polonya Aydın Politika Güncel Haberler

title