Haberler

Bakan Işık: Türkiye'nin 2014 Yılını Yüzde 4'lük Bir Büyüme ile Tamamlayacağı Kanaatindeyim

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye'nin 2014 yılını yüzde 4'lük bir büyüme ile tamamlayacağı kanaatinde olduğunu söyledi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye'nin 2014 yılını yüzde 4'lük bir büyüme ile tamamlayacağı kanaatinde olduğunu söyledi.

Türkiye'nin 2014 yılına ilişkin büyüme öngörüsünü açıklayan Bakan Işık, Türkiye 2014 yılının ilk çeyreğinde çok ciddi siyasi olaylar yaşadığını belirti.

17-25 Aralık sürecinin bütün siyaset kurumuna da ülkeye de etkilerinin olacağı düşünüldüğünü ve Türkiye'de büyümenin aşağı yönlü revize edildiğini anımsatan Bakan Işık, "IMF revize etti, Dünya Bankası revize etti, OECD revize etti uluslararası kuruluşlarının tamamı Türkiye'nin büyümesini aşağı yönlü revize etti. 2,2 diyen oldu, 2,4 diyen oldu, 2,8 diyen oldu şimdi bu kuruluşların tamamı yukarı yönde revize ettiler siyasi risk algısı ortadan kalkınca. Özellikle 30 Mart seçimlerinde halkın ortaya koyduğu tablo "artık Türkiye'de siyasete yönelik bir risk algısı yok, bundan sonra Türkiye istikrarlı bir şekilde yoluna devam edecek' sonucu çıkınca tekrar yukarı yönlü revize edildi" dedi.

-"İÇ TÜKETİM BÜYÜMEYE ETKİ ETTİ"-

Yılın ilk çeyreğinde hiç kimsenin beklemediği yüzde 4,3'lük bir büyüme yakalandığını kaydeden Bakan Işık açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Bu çok önemli bir büyümedeydi. Orada asıl sevindirici olan büyümenin kompozisyonuydu. İlk defa ihracat iç tüketimin önüne geçti. Yine iç tüketim büyümeye etki etti. Ama ihracat odaklı bir büyüme ki bu büyüme Türkiye açısından son derece önemli ve sağlıklı bir büyüme. Bir taraftan ihracatınızı artırıyorsunuz, bir taraftan da risk bölgesi olarak gördüğünüz cari açığı azaltıyorsunuz. İhracatımızı sanayi üretimi odaklı veya büyümenizi ihracat odaklı yakalıyorsunuz bu açıdan ben bu yılı orta vadeli programlardaki o yüzde 4 civarında büyüme ile tamamlanacağı kanaatindeyim bugünkü şartlarda.

-SANAYİ ÜRETİMİNİN MİLLİ GELİRDEKİ PAYININ AZALDIĞI İDDİALARI-

Özellikle bakanlık olarak üzerinde yoğunlaştığımız odaklandığımız bir konu. Çünkü milli gelirin içinde sanayi üretiminin payı azalıyor gibi bir algı çok komik. Bu aslında iki açıdan değerlendirmeye muhtaç bir durum. Bunlardan bir tanesi cari fiyatlarla bakarsanız milli gelir içerisindeki sanayinin payı azalıyor doğru ama sabit fiyatlarla bakarsanız milli gelir içerisindeki sanayinin payı azalmıyor, aksine küçük de olsa bir artış var. 2003-2013 arasındaki 10 yıllık Türkiye'nin büyümedeki rakamı cari fiyatlarla büyümesi 14,8 iken sanayi üretiminin bu büyümedeki imalat sanayi yüzde 14. Sabit rakamlarla büyümeye baktığımız zaman 2003- 2013 arasında yüzde 5'lik büyüme yakalamışken Türkiye, imalat sanayinin büyümesi yüzde 5,8. Yani sabit fiyatlarla baktığınız zaman aslında sanayi üretiminin milli gelirdeki payı azalmıyor.

-"YÜKSEK TEKNOLOJİYE DAYALI HİZMET SEKTÖRÜNÜN PAYI GİTTİKÇE ARTIYOR"-

Cari fiyatlarla neden azalıyor bunun 3 tane temel sebebini saymamız gerekiyor. Bunlardan bir tanesi refah artışı ve hizmet sektörünün çok büyümesi. Şimdi düşene biliyor musunuz? Teknoloji hayatımıza o kadar hızlı girdi ki artık aile olarak da yaptığımız harcamalarda hizmet sektörünün payı gittikçe artıyor. Mesele cep telefonuna ödenen para bir aile bütçesinde 10 yıl önce kaç liraydı, şimdi kaç para. Teknolojinin payı özellikle yüksek teknolojiye dayalı hizmet sektörünün payı gittikçe artıyor. İkincisi Türkiye şehirleşiyor. Türkiye şehirleştikçe kır nüfusu kente doğru yöneldikçe tarımda hizmet sektörüne çok hızlı bir kayış var. Oda hizmet sektörünü daha hızlı büyütüyor. Hizmet sektörü büyüyünce sanayinin o hızda büyüme şansı olmadığı için cari fiyatlarda sanayinin sanki biraz küçüldüğü izlenimi var. Bizim sanayimiz uluslararası rekabete açık. Uluslararası piyasada da iç piyasada ki bir fiyat artışı elde edemezsiniz. 10 yıl önce sattığınız fiyatın altında satmak durumunda kalıyorsunuz, çok ciddi rakipleriniz var. Hele hele düşük ve orta teknolojilerde çok ciddi rekabet var.

-İŞSİZLİKTE BEKLENEN DÜŞÜŞ-

Biliyorsunuz sanayide kapasite kullanım oranı bir öncü göstergedir ama işsizlik bir artçı göstergedir. Ekonomideki iyileşmeler işsizliğe daha sonra yansız. Türkiye'nin ilk çeyrekteki büyümesinin Nisan ayı işsizliğine olumlu yansıdığını gördük. Bu çeyrekteki büyümede işsizliğe olumlu yansıyacak. Türkiye'de makroekonomik dengeler yerinde. Türkiye'nin siyasi istikrarı, ekonomik istikrarı, demokratik istikrarı artı oturmuş vaziyette. Ekonomide artık her geçen gün daha olumlu haberler geliyor. Bölgemizdeki riskin dışında içerden kaynaklanan bir risk yok. Türkiye 10 yıl öncesini düşünün bir yılda 2 seçim yapacaksınız dengeler sapa sağlam yerinde duracak. Bütçe açıkları son derece makul kabul edilebilir seviyede olacak. Enflasyonda aşırı bir dalgalanma olmayacak, devlet memuruna para ödemek için para basmak zorunda kalmayacak ki artık mümkün değil biliyorsunuz. Böyle bir dönem Türkiye'de 10 yıl önce hayal bile edilemezdi. Ama şimdi bu istikrar devam ediyor. Bu istikrar devam ettiği için bunun istikrar oranını devam ettiği sürece bu işsizlik oranına yansıması hemen gerçekleşiyor. İlk çeyrek büyümenin nisan işsizliğine yaptığı katkıyı gördük. Bu kademeli olarak yavaş yavaş bir anda mucize beklemiyoruz. Türkiye'nin aslında daha hızlı büyümesi lazım Türkiye arzu ederiz ki her yıl yüzde 6, yüzde 7 büyüsün o zaman işte çok daha hızlı bir düşüş olsun."

-MERKEZ BANKASI FAİZ İNDİRİMLERİ-

Biz bu indirimleri biraz temkinli indirimler olarak değerlendiriyoruz. Daha cesur indirimler bekliyorduk. Biz üretim noktasında, üretim açısından Türkiye'deki bu faizlerin kabul edilemez olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'de Faizler üretimin önünde ciddi engel. Bu sene çok ciddi bir veri var. Bütün şirketlerin 2012 yılına göre 2013 yılı faaliyet karları artmış durumda. 2013 yılında o gezi süreci arkasından, etkisi sınırlı olmak kaydı ile 17-25 Aralık süreci şirketlerin vergi öncesi karlılığını ciddi düşürdü. Birileri bir şey söylüyor ama reel sektöre ne kadar etki yaptığını hiç hesap etmiyor. O 2013'teki dalgalanmanın gezi sürecinin ve 17-25 aralık sürecinin bilançolara etkisi 33,5 milyar lira. Ayrıca diğer sektörleri içine aldığımız zaman imalat sanayinin dışında bu rakam 98,5 milyar liraya çıkmış. Bunlar bilançoya 2013 yılında yansıyan rakamlar. Bunlar kendi tespitimiz bunları adım adım takip ediyoruz. Rakamları kuruşuna kadar takip ediyoruz.

-YERLİ AKILLI TELEFON PROJESİ-

Türkiye'nin geldiği bugünkü teknoloji seviyesi orta gelir tuzağını tarif eden bir seviye. Burada mutlaka bir sıçrama yapmamız gerekiyor. Bu sıçramayı yapmak için de Türkiye'nin teknoloji düzeyini yükseltmekten başka bir yol yok. TÜBİTAK olarak bakanlık olarak, hükmet olarak bizim, en önemli önceliğimiz Türkiye'nin teknoloji düzeyini yükseltecek hedef odaklı, ihtiyaç odaklı tabandan tavana bir anlayışla, Türkiye'nin ARGE ve İnavasyon politikalarını belirlemektir. Türkiye çok ciddi bir cep telefonu kullanıcısı rakamlar bunu gösteriyor. TÜBİTAK olarak bakanlık olarak şunu istiyoruz bu cep telefonu bz üretelim Türkiye'de üretilsin. Türkiye'de üretildiği zaman tüketicinin kullanma maliyeti düşecek ve Türkiye'nin dışarıya verdiği döviz azalacak, cari açık azalacak. TÜBİTAK yerli cep telefonu çağrısına çıktı. Şuana kadar 17 başvuru geldi. Biz desteklenmeye değer her bir başvuru için 5 Milyon liraya kadar destek vereceğiz. 17 projenin 10'u desteklenmeye değer görülürse biz 50 Milyon lira destek vereceğiz yeter ki bu yerli telefonu üretelim."

-CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ-

İlk turu 10 Ağustosta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de değerlendiren Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda Recep Tayyip Erdoğan'ın kazanmasıyla biteceğini söyledi.

Kaynak: ANKA / Ekonomi

Dünya Bankası Fikri Işık Türkiye Ekonomi Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title