Haberler

Aydın Tema, Kuraklık ve Çölleşmeye Dikkat Çekti

TEMA Vakfı Aydın İl Temsilciliği, ‘Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nde çölleşmeye dikkat çekmek maksadıyla açılan stand ile Aydınlı vatandaşları bilinçlendirdi.

TEMA Vakfı Aydın İl Temsilciliği, 'Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü'nde çölleşmeye dikkat çekmek maksadıyla açılan stand ile Aydınlı vatandaşları bilinçlendirdi.

Aydın'ın Efeler İlçesi'nde 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü nedeniyle Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma (TEMA) Vakfı Aydın İl Temsilciği tarafından çölleşmeye dikkat çekmek amacıyla Efeler Sevgi yolunda bir stand açtı. TEMA Vakfı Aydın İl Temsilcileri 'Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü'nde Aydınlı vatandaşlara kuraklık ve çölleşme hakkında bilgiler vererek toprağın korunması yönünde bilinçlendirme çalışması yaptı.

Çölleşme ve kuraklığın yanlış insan davranışlarının sonucu oluştuğunu işaret eden Özdemir, "Toprağın barındırdığı biyolojik çeşitlilik ne kadar zenginse, o topraklar, canlılar ve ekosistemler için zenginlik kaynağıdır. Başka bir deyişle, 'sağlıklı topraklar, yaşam üretir'. Bu ana konu ile ekosistemler, canlılar ve biyolojik çeşitlilik açısından zengin topraklar arasında çok yakın bir ilişki vardır. Toprakların sağlıklı olması insanların toprağı nasıl kullandığı ile doğru orantılıdır. Topraklarımızı kullanma biçimimizin, ekosistemlerin bize hizmet biçimini, besinlerimizin miktarını ve kalitesini belirlediği unutulmamalıdır" dedi.

"HER YIL EROZYONLA, 743 MİLYON TON TOPRAĞIMIZI KAYBEDİYORUZ"

Toprak oluşumunun çok uzun bir süreç olduğunu kaydeden Özdemir, "1 santimetre kalınlığında toprağın oluşması için en az 300 yıldan fazla zamana ihtiyaç vardır. Ülkemizde her yıl erozyonla, 743 milyon ton toprağımızı kaybediyoruz. Ülke olarak zengin, zengin üretken topraklarımızı korumak, toprak biyolojik çeşitliliği üzerindeki baskıları azaltmak zorundayız. Toprak biyolojik çeşitliliği üzerindeki ciddi tehdide rağmen, Türkiye halen arazi kullanım planlamasını yapmış değildir. Bu nedenle tarım arazilerinin üzerine sanayi tesisleri kurulmakta, ormanlara yakılmakta veya işgal edilip yapılaşmaya açılmakta veya tarlaya çevrilmekte, sulak alanlar kurutulmaktadır. Dünya Çölleşmeye Mücadele Günü'nde ülkeyi yönetenlere 'Gelecek İçin Arazi Kullanım Planlaması' yapılması çağrısında bulunuyoruz. TEMA Vakfı'nın hazırlanmasında ve yasalaşmasında önemli rol üstlendiği 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun 10'uncu maddesi bu planlamanın yapılmasını öngörmektedir" diye konuştu.

"HER YIL 12 MİLYON KİŞİ SU KITLIĞI VE KİRLİ İÇME SUYU NEDENİYLE ÖLMEKTEDİR"

Çölleşme ile mücadelenin büyük bir ekonomik kayba neden olduğunu dikkat çeken Özdemir, "Çölleşme mevcut çöllerin doğal yayılması değildir. Kurak, yarı kurak ve kurak-az-nemli bölgelerde, insanların gerçekleştirdiği faaliyetler ve iklim değişiklikleri nedeniyle toprak verimliliğinin yavaş yavaş kaybolması ve yeşil örtünün azalmasıdır. 250 milyonu aşkın kişi çölleşmeden doğrudan etkilenirken, dünya yüzeyinin üçte biri veya bir başka deyişle 4 milyar hektarı aşkın arazi çölleşme tehdidi altındadır. Bugün dünya üzerinde Almanya ve Fransa'nın toplam nüfusuna karşılık gelen yaklaşık 135 milyon kişi çölleşme nedeniyle göç etme tehlikesi altındadır. Dünyanın içme suyu arzları 1950'den beri üçte iki azalmıştır ve her yıl 12 milyon kişi su kıtlığı ve kirli içme suyu nedeniyle ölmektedir. Çölleşme ekonomik kaynaklar üzerinde büyük bir yüktür. Küresel düzeyde, çölleşmeden doğrudan etkilenen bölgelerde yıllık gelir kaybı 42 milyar dolarken, çölleşme ile mücadelenin yıllık bedeli sadece 2,4 milyar dolardır. Dolaylı ekonomik ve sosyal kayıplar buna dahil edilirse kaybın daha da büyük olacağı açıktır" ifadelerini kullandı.

"BİR ÇAY KAŞIĞI TOPRAK 6 BİN FARKLI TÜRE VE BAKTERİYE EV SAHİPLİĞİ YAPABİLİR"

Toprakta milyonlarca canlının yaşadığını ve bu anlamda toprak konusunda hassa davranılması gerektiğini ifade eden Özdemir, şu şekilde konuştu: "Yaşayan bir sistem olan toprak, ayaklarımızın altında kendi yaşam döngüsüne sahip bambaşka bir dünya olarak uzanmaktadır. Bitki kökleri, mikroorganizmalar, solucanlar, mantarlar, bakteriler, nematodlar, termitler, organik maddeler ile geniş ve çeşitli biyolojik çeşitliliğe sahip topraklarda yaşayan canlılar, ekosistemlerin doğasını ve kalitesini belirlemektedir. Bazı durumlarda, bir hektar alanda beş tona yakın canlı yaşamıyla karşılaşabildiği gibi, bir çay kaşığı toprak 6 bin farklı türe ve bakteriye ev sahipliği yapabilir. Toprakta yaşayan organizmaların miktarı, çeşitliliği ve faaliyet tipleri o toprağın kalitesini belirler. Özetle, üzerinde yaşadığımız toprakların üretkenliğini etkileyen toprakların kalitesi, toprak yüzeyine gömülen yaşam formlarının çeşitliliğine ve miktarına bağlıdır"

"İNSANLARIN HAYATTA KALMASI BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞE BAĞLI "

Toprak biyolojik çeşitliliği, insanların hayatta kalmak için ulaşması gereken mal ve hizmetlerin belirleyicisi olduğunu vurgulayan Özdemir, "Toprak yüzeyinin altında yaşayan canlılar, topraktaki bitki besinlerini ve tarımsal ürünleri kimyasallardan ve hastalıklardan koruyan doğal kimyasallar oluşturarak biokütlelerini arttıran maddelere ayrıştırır ve toprağı kirleten toksinleri arıtır. Biyolojik çeşitliliği açısından zengin topraklar tarımsal faaliyetler açısından da üretkendirler. Gelişmekte olan ülkelerdeki insanların yüzde 75'inin hayatta kalmasının tarımsal biyolojik çeşitliliğe bağlı olduğu düşünülürse, toprak biyolojik çeşitliliğindeki herhangi bir kayıp gıda güvenliğine de doğrudan etki gösterecektir" şeklinde konuştu.

"TOPRAK BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ TARIMSAL FAALİYETLER İLE GELİŞTİRİLEBİLİR"

Toprak kayıtlarında heyelan ve erozyon gibi doğal süreçlerin önemli bir rolünün olduğunu anımsatan Özdemir, sözlerini şu şekilde noktaladı: "Sürdürülebilir olmayan arazi kullanımı, uygunsuz tarımsal faaliyetler ve toprak organik maddelerine zarar veren hasat, anız yakılması, gibi insan faaliyetleri, doğal döngüye kıyasla toprak biyolojik çeşitliliği kaybı için çok daha büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Toprak biyolojik çeşitlilik kaybının diğer kaynakları da uzun dönemli sulama periyodları, kentsel ve endüstriyel gelişim sürecinde doğal su yollarının kapanması sebebiyle toprak yığılması ve toprağı sıkıştıran ağır makinelerin kullanımıdır. Toprak biyolojik çeşitliliği; toprakları zenginleştiren sürdürülebilir tarımsal faaliyetler ile geliştirilebilir. Kurak alanlarda toprak biyolojik çeşitliliği tarafından sunulan hizmetler özellikle uygunsuz toprak yönetimi ve bitki örtüsü kaybına karşı duyarlıdır. Bu nedenle biyolojik örtünün korunması kesinlikle zorunludur" - AYDIN

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Yerel

Tema Vakfı Türkiye Aydınlı Yerel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title