Haberler

Akdoğan - İç Güvenlik Refomu

Güncelleme:

Akdoğan, AA Editör Masası'na konuk oldu-Başbakan Vekili ve Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Çözüm Süreci'ni değerlendirdi: (2)-"Bu süreç yerli bir süreç. Türkiye'nin kendi iradesiyle hayata geçirdiği bir süreç. Farklı bir ülkenin, mekanizmanın, sistemin, örgütün, yapının bunun içerisinde olmasını doğru bulmuyoruz.

Akdoğan, AA Editör Masası'na konuk oldu-Başbakan Vekili ve Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Çözüm Süreci'ni değerlendirdi: (2)-"Bu süreç yerli bir süreç. Türkiye'nin kendi iradesiyle hayata geçirdiği bir süreç. Farklı bir ülkenin, mekanizmanın, sistemin, örgütün, yapının bunun içerisinde olmasını doğru bulmuyoruz. Türkiye kendi imkan ve kabiliyetleriyle bu süreci devam ettiriyor"-"Örgüt, baskı ve şiddet uygulamadığı takdirde tutunamayacağını, halk desteğini kaybedeceğini düşünüyor. Bu yüzden de bundan vazgeçmek istemiyor. Bunun bahanesi de Kobani olayları oldu. Gelinen noktada görülmesi gereken bir irade. Yani sen bu işi yapmak istiyor musun, istemiyor musun? Bu baskı, şiddet, bölgede uyguladığın ceberut anlayış, bunu bırakacak mısın bırakmayacak mısın? Temel zemin budur. Bu olmadıktan sonra 'Biz çözüm istiyoruz' lafı boş bir laf olur. Bunun ön zemini, temel zemini bu olayların bırakılmasıdır"-"Gelinen aşamada HDP heyetiyle yeniden görüşmemiz, diyalog sürecinin başlamış olması önemli. Bu sürecin temel zemini, daha önce açıklanan eylemsizliğin tüm yönleriyle çok boyutlu olarak hayata geçmesidir. Eylemsizlik sadece karakol basmamak değildir, her türlü şiddet ve asayiş olayı da 'terör eylemleri' başlığı altında değerlendirilmesi gereken olaylardır. Bu yüzden yol kesme, haraç alma, iş makinesi yakma her türlü eylem şekli, kırsalda veya şehir merkezinde, bunların hepsine son verilmesi ve tam anlamıyla gerçek bir eylemsizliğin hayata geçmesi temel zemindir"-"Kobani'nin bahane olarak kullanılmasında şöyle bir durum da var; Çözüm Süreci tam iyi bir noktaya gelmişken örgüt su kaynattı" -"Türkiye'de siz bir aracı, içinde diyelim ki uyuşturucu veya silah olduğunu düşünüyorsunuz, bagajını açıp bakamıyorsunuz. Böyle terörle mücadele yapılamaz"ANKARA (AA) - Başbakan Vekili ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Çözüm Süreci'ne üçüncü bir ülkenin müdahil olmasına yönelik taleplere ilişkin, "Bu süreç yerli bir süreç. Türkiye'nin kendi iradesiyle hayata geçirdiği bir süreç. Farklı bir ülkenin, mekanizmanın, sistemin, örgütün, yapının bunun içerisinde olmasını doğru bulmuyoruz. Türkiye kendi imkan ve kabiliyetleriyle bu süreci devam ettiriyor" dedi.AA Editör Masası'na konuk olan Akdoğan, AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk ile editörler, bölge müdürleri ve dünyanın çeşitli merkezlerindeki muhabirlerin sorularını yanıtladı. Çözüm Süreci'nin temelini diyaloğun oluşturduğunu, ortada bir sorun varsa bunu demokrasi yöntemiyle, demokratik sistem içinde çözmeye çalışmanın doğru olacağını vurgulayan ve bunun zemininin de görüşme, diyalog, temas ile güçleneceğini belirten Akdoğan, "Bu yüzden HDP heyetiyle yaptığımız görüşmeler önem taşıyor. Süreç bayram öncesinde çok iyi bir noktaya gelmişti. Üzerinde anlaşılan hususlar vardı. Son dönemde özellikle bölgede yaşanan birtakım sıkıntıların geride kalması noktasında örgütün adım atması gerekiyordu. Asayiş, şiddet olayları bunların durması, yol kesmeler, adam kaçırmalar vesair bunların durması konuşulmuştu. Tam bu noktada, iyi bir gelişme olacak diye ümit ettiğimiz bir aşamada Kobani olayları, arkasında yaşanan bu şiddet, Vandalizm, süreci türbülansa sokmuştu. Daha ileri gitmeyi beklerken, daha geri bir noktaya savrulmuştuk" dedi. -"Türkiye, artık eski günlere geri dönemez"Akdoğan, HDP heyetiyle bugünkü görüşmesinin, diyalog sürecinin tekrar başlaması açısından önemli olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "Bu sürecin temel zemini, daha önce açıklanan eylemsizliğin tüm yönleriyle çok boyutlu olarak hayata geçmesidir. Eylemsizlik sadece karakol basmamak değildir. Her türlü şiddet ve asayiş olayı da 'terör eylemleri' başlığı altında değerlendirilmesi gereken olaylardır. Bu yüzden yol kesme, haraç alma, iş makinesi yakma her türlü eylem şekli, kırsalda veya şehir merkezinde, bunların hepsine son verilmesi ve tam anlamıyla gerçek bir eylemsizliğin hayata geçmesi temel zemindir. Bu zemin üzerine bir şey inşa edilecektir, bu noktada da biz kamu düzeni ve güvenliğinden taviz vermeden tek bir vatandaşımızı bile bölgede ezdirmeden, hepsinin hakkını, hukukunu koruyarak bu süreci devam ettirmek durumundayız. Şu an öne çıkardığımız temel hassasiyet, öncelikli hassasiyet budur. Bunu da herkes doğru anlamalıdır. Bu 90'lara dönmek, eski Türkiye'ye dönmek anlamına gelmemektedir. Türkiye, artık eski günlere geri dönemez. Eski hal muhal; yeni hal, yeni Türkiye. Burada biz artık hem Çözüm Süreci'ni devam ettirmek hem de bölge insanını hiçbir örgüte veya herhangi bir kesime ezdirmeden, herhangi bir ceberut yapıya veya odağa ezdirmeden bu süreci götürmek durumundayız. Çünkü bölge halkından bu süreçte görüşmediğimiz neredeyse kimse kalmadı, belediye başkanları, milletvekilleri, STK'lar, sendikalar, herkes öncelikli olarak devletten bir düzen ve güvenlik beklentisi içerisinde. Bu da önemli bir kırılma noktasıdır. Daha önce eleştirilen, birçok olumsuzluğun müsebbibi gibi görülen devletten bugün güvenlik ve düzen talep edilmesi önemli bir aşamadır, bu psikolojik bir kırılma noktasıdır."-"Süreçten maksat; terör örgütünün teröre son vermesi ve silah bırakmasıdır"Başbakan Vekili Akdoğan, terörün yaşandığı bölgelerde bugün "devlet, hükümet" denilince akla "hizmet, proje, icraat, hak ve özgürlüğün geliştirilmesi" geldiğine işaret ederek, devletin bölgede artık şefkat ve merhamet eliyle var olduğunu, buna karşılık "terör örgütünün de zulmeden, baskı yapan, şiddet uygulayan, zorla para alan, çocuğunu kaçıran" olarak bilindiğini söyledi. Yeni dönemde bölgede özellikle kamu düzeni ve güvenliği konusunda ilave tedbirler geliştirilmesiyle ilgili çalışmalar yapıldığını, Meclis'e gönderilen bu tedbirlere yönelik tasarıların bir an önce yasalaşmasını istediklerini belirten Akdoğan, "Bunlar Avrupa Birliği standartlarını geriye götürmeyecek, bizi eski Türkiye'ye geri döndürmeyecek düzenlemelerdir" dedi.Çözüm Süreci'nde nihai sonucun örgütün silah bırakması olduğuna dikkati çeken Akdoğan, "Süreçten maksat; terör örgütünün teröre son vermesi ve silah bırakmasıdır, ulaşılması beklenilen hedef budur. Bu yüzden bu hayal gibi görülecek bir şey değil, zaten ulaşılması istenilen hedeftir, amaçtır" diye konuştu. -"Herkes taşın altına elini koymalıdır"Demokratik Açılım Süreci, Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci ve Oslo sürecinin ardından bugünlere gelindiğini anlatan Akdoğan, şöyle konuştu: "Bütün bu süreçler iki ayaklıydı. Bir ayağında demokratikleşme vardı, temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi, Kürt meselesi dediğimiz çok boyutlu sorunlar kümesinde genel bir rahatlama sağlanması. Diyelim ki ekonomik geri kalmışlık var veya geri bırakılmışlık var sosyoekonomik tedbirlerle, icraatlarla, projelerle bunların üzerine gittik veya sosyal politikalarla. Hükümet, inkarcı anlayış, yok sayan, ret eden, dışlayan siyasi anlayışı da paradigmayı değiştirip kabul eden bir yaklaşımla davrandı ve demokratik reformlarla sorunun bu kısmını çözmeye çalıştı. Ama bir de ortada örgüt var, elinde silah olan, sağa sola saldıran, terör meselesi dediğimiz mesele. Bütün bu geçtiğimiz süreçlerde demokratikleşme boyutuyla hükümet gerçekten çok ciddi adımlar attı, ama ortada bir de bu örgütün silahsızlandırılması meselesi var. Terörün son bulması meselesi, çözüm sürecinin zaten amacı bu noktaya ulaşmak. Bu noktada kim, ne tür katkı yaparsa yapsın bu olumlu algılanacak bir durumdur. Herkes taşın altına elini koymalıdır, herkes bu hedefe kilitlenmelidir, bu süreçte tüm bölgedeki STK'lar, partiler, kanaat önderleri, cemaatler kim varsa söyleyecek sözü olan bu sürecin paydaşıdır ve sürecin muhatabıdır. Ama ortada bir örgüt olduğu için o örgüte sözü geçecek olanların yapacağı çağrılar elbette daha farklı bir anlam taşır."-"Türkiye'nin sorunu çözeceğine dair paniğe kapılan ülkelerin farklı yöntemleri devreye koyduğunu gördük" Yalçın Akdoğan, terör örgütünün geçen baharda Türkiye'yi terk etme noktasına geldiğini, bu konuyu açıkladığını, ama o süreçte yaşanan birtakım hadiselerin bunu akamete uğrattığını ifade ederek, "Dev projeler hayata geçirdik 3. köprü, 3. havalimanı, Marmaray vesaire, arkasından Türkiye'nin şaha kalkmasını hazmedemeyen birtakım çevreler ve terör meselesinin de çözüleceği konusunda paniğe kapılan, Türkiye'nin kendi iradesiyle bu sorunu çözeceğine dair paniğe kapılan ülkelerin farklı yöntemleri devreye koyduğunu gördük" değerlendirmesinde bulundu.Terör örgütünün Türkiye'yi terk edeceği konusu ciddiye alınmaya başlanınca Gezi olaylarının yaşandığını, arkasından farklı olaylar bahane edilerek farklı çevrelerin bir kalkışmayı denediğini, bu konjonktürel durumun da örgütün daha farklı tavır takınmasına sebep olduğunu anlatan Akdoğan, "Bu hükümet acaba gidici mi?' gibi farklı hesaplar devreye girmeye başladı ve Türkiye'yi terk etme durumuna son verdiler. Normalde bu gelişmeler siyaset kurumunu etkiler, siyaset kurumu bakar, rüzgara göre farklı tavırlar takınabilir, nem kapabilir, ama siyaset kurumu çok kararlı duruyor, seçime endeksli hareket etmiyor, siyasi gelişmelere, başka birtakım gelişmelere endeksli hareket etmiyor, süreci kurban etmiyor, her şeyin üzerinde bunu tutarak yol yürüyor, ama buna rağmen konjonktürel gelişmelerden çok fazla etkilenen bir örgüt var. Gezi olayları mı oldu, 17 Aralık mı oldu, bölgede Kobani gelişmesi mi oldu, bir şekilde her gelişmenin efekte ettiği, farklı yönlendirdiği, farklı psikolojilere savurduğu bir örgüt var, bu yüzden süreçte birtakım sıkıntılar yaşandığını da gördük" ifadelerini kullandı.-"Son derece sorumsuz açıklamalar""Afrin düşerse Çözüm Süreci akamete uğrar" şeklinde açıklamalar yapıldığının anımsatılarak "HDP ikinci bir Kobani oluşturmak istiyor mu? Afrin'in çözüm süreciyle bir ilgisi var mı?" sorusuna Akdoğan, şöyle yanıt verdi: "Konjonktürel gelişmeler veya bölgesel gelişmelerden etkilenen, bu etkilenme bazen efekte olma, dış mihraklar tarafından yönlendirme şeklinde ortaya çıkabiliyor veya kendi psikolojisinin, önceliklerinin değişmesi şeklinde ortaya çıkabiliyor, ama bir etkilenme durumu var. Türkiye'de yaşanan bir süreçle, dünyanın herhangi bir yerindeki gelişmeyi doğrudan birbirine endekslemek sağlıklı bir yaklaşım değil. Biz, Türkiye'nin bir meselesini çözmeye çalışıyoruz, başka ülkelerin benzer meselelerini çözmeye çalışmıyoruz, Irak'ın, Suriye'nin veya İran'ın. Buralarda da bunun türevi olan, benzeri olan birtakım meseleler var, uzantılar var. Bunların hepsini çözmek gibi bir şeyimiz yok, bu bir devletin de işi değildir. Türkiye kendi sorununu, kendi iç meselesini çözmeye çalışıyor. Bundan dolayı diğer ülkelerdeki gelişmeleri buna endekslemek sağlıklı bir yaklaşım olmaz. Bu açıklama HDP'lilerden gelmedi, Kandil'den geldi. Son derece sorumsuz açıklamalar."Akdoğan, Çözüm Süreci'nin yerli ve Türkiye'nin kendi iradesiyle hayata geçirdiği bir süreç olduğuna dikkati çekerek, üçüncü bir ülkenin sürece müdahil olmasının geçmişte, Oslo sürecinde, olumsuzluklarını yaşadıklarını, bu yüzden farklı bir ülkenin, mekanizmanın, yapının süreçte yer almasını doğru bulmadıklarını, Türkiye'nin kendi imkan ve kabiliyetleriyle bu süreci devam ettireceğini söyledi. -"Çözüm Süreci tam iyi bir noktaya gelmişken örgüt su kaynattı"Yalçın Akdoğan, değerlendirmelerine şöyle devam etti: "Afrin konusunda, Kobani gibi benzer bir dayatma olur mu, süreci etkiler mi? Bu yüzden zaten biz Kobani olaylarında dedik ki 'Bugün Kobani'yi bahane edersiniz, yarın bunun Afrin'i var, Kamışlı'sı var, bu doğru bir yöntem değildir'. Başka ülkelerdeki gelişmelerin hepsinin faturasını Türkiye'ye kesmek, süreçle ilişkilendirmek sağlıksız bir yaklaşım. Burada tabii bazıları da bunu böyle bir lego oyunu sanıyor, Afrin'i, Kobani'yi, Türkiye'de bazı mahallelerde direniş çağrısı yapıyor, böyle bir ilişkilendirme çabası içerisindeler. Açık söyleyeyim, biz böyle bir şeye izin vermeyiz arkadaşlar. Türkiye topraklarında, vatan topraklarında herhangi bir ameliyata izin vermeyiz, böyle bir yaklaşım içerisine girenler de Türkiye'nin farklı bir yüzünü görürler. Burada son dönemde bu Kobani'nin bahane olarak kullanılmasında şöyle bir durum da var; Çözüm Süreci tam iyi bir noktaya gelmişken örgüt su kaynattı. Asayiş olayları, şiddet olaylarının durdurulması gereken bir aşamadaydık. Çünkü örgüt bölgede bu işleri yapmadığı takdirde, baskı ve şiddet uygulamadığı takdirde tutunamayacağını, halk desteğini kaybedeceğini düşünüyor. Bu yüzden de bundan vazgeçmek istemiyor. Bunun bahanesi de Kobani olayları oldu.Gelinen noktada görülmesi gereken irade, yani sen bu işi yapmak istiyor musun, istemiyor musun? Bu baskı, şiddet, bölgede uyguladığın ceberut anlayış, bunu bırakacak mısın bırakmayacak mısın? Temel zemin budur. Bu olmadıktan sonra 'Biz çözüm istiyoruz' lafı boş bir laf olur. Bunun ön zemini, temel zemini bu olayların bırakılmasıdır. Örgüt niye bırakmadı? Bir; bunlardan vazgeçmesi halinde tutunamayacağını, etkisizleşeceğini düşünüyor. İki; silah bırakma fikriyatı dediğimiz olay, yani Öcalan'ın Nevruz'da yaptığı çağrı neydi? Silahlar sussun, fikirler konuşsun. Bu bir silah bırakma fikriyatının oluşması önemli bir şeydir. Bu bir paradigma değişikliğidir, ama gelinen noktada bölgede silahın tekrar geçer akçe olduğu gibi bir algı var. Birtakım yeni örgütler var, bölgede ciddi çatışmalar var, silah bu şekilde hala burada önemli, silah üzerinden biz bir şeyler yapabiliriz anlayışı... Bunun da örgütün kimyasını bozduğunu görüyoruz. Silahı bırakırsa burada etkili olmayız yaklaşımı, silahın tekrar ön plana çıkması, ilk baştaki paradigma yani silahların yerine demokratik yöntemle bu işler, yaklaşımı da zehirleyen bir durum. Dış yönlendirmelerin de bu süreçte özellikle bölgesel gelişmelerde Türkiye'yi baskı altına almak, belki etkisizleştirmek, belki farklı yönlere sevk etmek için farklı birtakım dış odakların da Kandil üzerinden böyle bir manipülasyon içine girdiği düşünülebilir."-İç Güvenlik RefomuBaşbakan Vekili Akdoğan, İç Güvenlik Reformu ile hükümetin, güvenlik temelli politikalarda geriye dönüşe olanak sağladığı şeklinde eleştirildiğinin hatırlatılması üzerine, "Güvenlik temelli bir noktaya geri dönmüyor Türkiye. Türkiye, Avrupa Birliği sürecini devam ettiren bir ülke" dedi. Yapılan her düzenlemenin Bakanlar Kurulu'nda Avrupa Birliği standartları açısından masaya yatırıldığını belirten Akdoğan, "Her yasa tasarısı bir şekilde AB normlarıyla check edilir. Geriye gidiş değil, bizim her adımımız ileriye dönüktür. Ama burada güvenlik tedbirlerinde birtakım boşluklar oluştuğunu görüyoruz. Bunları gerçekleştirmek Avrupa standartlarının gerisine gitmek değildir. Birçok Avrupa ülkesinde bunların çok daha ileri adımları var" diye konuştu.ABD'de polisin en ufak tepkiye çok sert müdahalede bulunduğuna dikkati çeken Akdoğan, "Ama Türkiye'de siz bir aracı, içinde diyelim ki uyuşturucu veya silah olduğunu düşünüyorsunuz, bagajını açıp bakamıyorsunuz. Böyle terörle mücadele yapılamaz" diye konuştu.Bu yüzden söz konusu tedbirlerin geliştirilmesinin gerektiğini dile getiren Akdoğan, şunları söyledi: "Burada terörle mücadele ederken tabii, 'Siz bir taraftan Çözüm Süreci'ni yapıyorsunuz bir taraftan da mücadele mi edeceksiniz'. Bir taraftan hukuksuzluk devam ediyorsa elbette ona karşı tedbir almanız, vatandaşınızı korumanız gerekir. Kamu düzenini korumanız gerekir. Bu anlamda birtakım tedbirlerin alınması gerekiyor. Diğer konu da yeni bir konu değil. Eskiden daha çok sivilleşme, demokratikleşme bağlamında çok önemsenen, sembolik değeri olan bir konu olarak hep gündeme geliyordu. Bugün de böyle bir anlamı var elbette. Ama bugün daha çok teknik zorunluluklar, işleyiş açısından bir normalleşme gerekiyor. Zaten İçişleri Bakanı'na bağlı. Bu fiili durumun yasal karşılığının da olması gerekiyor. Bu noktada tabii jandarma teşkilatı böyle kır polisi gibi adeta, tabii şehir içinde de görev yapabilir. Böyle bir yeniden yapılandırmaya gitmesi, yeni bir düzenlemeye gidilmesi konusunda bir ihtiyaç var. Kendilerinin de bundan hoşnut olacağını düşünüyorum açıkçası."Akdoğan, bölgedeki sivil toplum örgütleri ve sendikaların da Çözüm Süreci'nin paydaşı olduğuna dikkati çekti. (Bitti) .

Kaynak: AA / Güncel

Yalçın Akdoğan Türkiye Kobani Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

25 NİSAN YEMEKTEYİZ YENİ BÖLÜM FRAGMANI #128105 Yemekteyiz 594. Bölüm fragmanı yayınlandı mı? Survivor'da elenen kim oldu? 24 Nisan Survivor'da adaya kim veda etti? 24 NİSAN BİM AKTÜEL ÜRÜNLER KATALOĞU! Bu hafta BİM'de neler var, hangi ürünler geldi? Şevket Çoruh Arka Sokaklar'a geri mi döndü? Arka Sokaklar yeni bölüm fragmanı yayınlandı mı? 25 NİSAN YEMEKTEYİZ CANLI İZLE | Yemekteyiz'de bugün kim yarışacak? Yemekteyiz hangi kanalda, saat kaçta? Gelinim Mutfakta CANLI YAYIN | 25 NİSAN GELİNİM MUTFAKTA PUAN DURUMU! Gelinim Mutfakta yeni bölüm İZLE! 25 NİSAN TV YAYIN AKIŞI | Bugün hangi diziler var? Kanal D, Star TV, TRT1, ATV, TV8, Show TV, NOW TV Toz taşınımı nedir, zararları neler? Çöl tozu hangi illeri etkileyecek? Toz taşınımı neden olur? Bugün okullar tatil mi? 25 Nisan Perşembe okul var mı, resmi tatil mi? Bugün ders var mı, işlenecek mi? MÜGE ANLI CANLI İZLE! 25 Nisan Müge Anlı Canlı İzleme Linki! Müge Anlı son bölüm neler oldu? Ankara'da toz taşınımı ne zaman bitecek? #127781 Toz taşınımı nedir, zararları neler? Bugün hava nasıl olacak? #127781 Meteoroloji'den toz taşınımı uyarısı! Toz taşınımı hangi illerde görülecek, ne zaman bitecek? Okulların Kapanmasına Kaç Gün Kaldı (SAYAÇ)? 25 Nisan Okullar ne zaman, hangi tarihte kapanacak? Dün gece deprem oldu mu? İzmir'de, İstanbul'da, Ankara'da deprem mi oldu? 25 Nisan dün gece deprem mi oldu? ALES 1 ne zaman açıklanacak 2024?
500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title