Haberler

AK Parti TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan: (2) "Biz geçen yıl Gezi olaylarıyla bir darbe senaryosu devreye alındığında, merhum Menderes gibi üzerimize gelen bu tehdide sessiz kalmadık.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz geçen yıl Gezi olaylarıyla bir darbe senaryosu devreye alındığında merhum Menderes gibi üzerimize gelen bu tehdide sessiz kalmadık. Mısır'da, Ukrayna'da yaşananların Türkiye'de yaşanmasına izin vermedik. Hukuk ve demokrasiden taviz vermeden, ama sokakları vandallara; milli iradeyi de CHP'ye teslim etmeden bu ihtilal aşıklarının geldikleri gibi gitmelerini sağladık" dedi.

Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, Cumartesi günü gezi olaylarının yıldönümünde beklenenin gerçekleşmeyeceği, provokasyonların, tahriklerin, isyan ve çatışma çağrılarının karşılık bulamayacağının zaten çok net biçimde görüldüğünü söyledi. "Bir yıl önce AK Parti'ye, yani milletin partisine, milletin iktidarına karşı o malum çevreler, ellerindeki tüm imkanları seferber etmiş, bütün gövdeleriyle  sahneye çıkmışlardı. Hatırlayın, her yerden taarruz yapılıyordu. Medya, sosyal medya, yazarlar, yorumcular, sözümona aydınlar,  sözümona sanatçılar taarruz ettiler" diyen Erdoğan, uluslararası çevrelerin bütün ilgi ve objektiflerini Türkiye'ye çevirdiklerini, taaruzun içinde hepsinin yer aldığını kaydetti.

İş dünyası, belli işverenler, belli işveren örgütlerinin taarruzu içinde yer aldığını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Başta CHP olmak üzere milletten umudunu kesmiş, umudunu çatışmaya, kaosa bağlamış siyasi partiler, bu taaruzun içinde yer aldılar. Bu şiddet ve vandalizm gösterileri, tüm dünyaya bir çevre protestosu gibi sunuldu. Ancak amacın,  gayenin, hedefin ne olduğunu bizler de aziz milletimiz de gördü. Hatta bir tane sanatçı müsveddesi şunu söylüyordu; 'hala bunun bir ağaç meselesi olmadığını anlamadınız mı?' Bezmialem Valide Sultan Camii'ne  girerek orada her türlü, bizim cami adabımızın aksine, camimize girip orada her türlü, bira şişelerine varıncaya kadar, ayakkabılarıyla caminin içine girecek kadar nasipsiz olanları savunabilen nasipsizler var. Hemen ilerisinde, ellerine geçirdikleri dozerle bütün yaya kaldırımlarını söktüler. Biraz öteye geçtiler İstanbul'daki Başbakanlık ofisimizin evet kapısını kırarak içeri girmek istediler. Molotoflarla Başbakanlık ofisimizi yakma girişiminde bulundular. Duvarlara yazdıkları yazılar unutulamaz. Onlar zaten tamamıyla küfürname... Bunlarla kendi kişiliklerini ortaya koydular. Şimdi, 'Başbakan bunları savunsun. Başbakan gerilimci...' Bunları söylemeyecek miyiz? Bu ahlaktan binasip olanları söylemeyecek miyiz? Bunları milletimize tanıtmayacak mıyız? Yaptıkları yanlarına kar mı kalacak? Öyle bir paralel yargı var ki  bir kapıdan alıyor, öbür kapıdan bırakıyor. Çünkü müşterek çalışıyorlar. Neymiş, yasalar buna müsait değilmiş., Bütün bunları bu şekilde uygularsanız, o zaman tabii ki bunlarla mücadele de zorlaşır."

Erdoğan, Anadolu ve Trakya'nın iktidarda olmasını hazmedemeyenlerin sokağı ve gençleri kullanarak kendilerine göre darbe gerçekleştirmek, milleti bir kez daha iktidardan uzaklaştırmak istediklerini ifade ederek, bu amaca ulaşmak için de her yolu meşru, her yolu mübah gördüklerini kaydetti.  "Kendi elit zümrelerinin tekrar iktidara gelebilmesi için, kaybettikleri o  vesayeti tekrar kazanabilmek için kan akıtmaktan dahi çekinmeyecek kadar insaflarını, vicdanlarını, akıl ve mantıklarını yitirmişlerdi" diyen Erdoğan, hukuk, demokrasi, sandık, milli iradenin umurlarında dahi olmadığını, mevcut Hükümet'in gitmesi, gitmiyorsa bile boyun eğmesi dışında hiçbir sonucun onları tatmin etmeyeceğini kaydetti.

"Demokrasi sandık değildir" veya "demokrasi sadece sandık değildir" mantığını kabul etmediğini vurgulayan Erdoğan, "Kim bu ifadeyi kullanırsa kullansın, kabul etmiyorum. Demokrasi sandıktan geçer; öyle veya böyle sandıktan geçer. Adama sorarlar; 'demokrasi sandık değilse nedir, bunu bana anlat'. O zaman ne diyeceksin? Sandıktan gitmeyeceksen nereden gideceksin? Ha oradan şuradan gidersin; dağda eli silahlı olanlarla mezraları basarsın, gelir şehirdekileri tehdit edersin, ondan sonra dersin ki 'Böyle böyle bak, her ne kadar  sandık önünüze getiriliyorsa da bilesiniz ki sadece sandık değildir, bak silahımız ensenizdedir.' Buna mı evet diyeceğiz? 'Sadece sandık değildir' diyenlerin cevabı budur. Sadece sandıktır,  oradan geçer bu iş. Halkın iradesini birileri ipotek altına alma gayretine girmesin. Bırakın, halk kendi iradesini rahat kullansın" diye konuştu.

-Sakık'a "Sen terörün desteğiyle seçilen birisin"

Erdoğan, "Ağrı'da belediye başkanlığını kazanan şahsın 'devlet terörü' diyebildiğini" belirterek, şöyle devam etti:

"Ağrı'da devlet terörü estirilmiş. Şu ifadeye bakın. O anda halen daha tabii milletvekili ve bir milletvekili olarak, bu ülkede devlet teröründen bahseden bir insan, önce aynaya bakmalı. Sen bir defa terörün desteğiyle şu anda belediye başkanı seçilen birisin. Ağrı'da, AK Parti'li belediyenin olduğu süre içinde veya AK Parti'nin şu 12 yıllık iktidarı döneminde, AK Parti'nin belediyelerinin olduğu yerlerde kan mı vardı? Kan varsa, sizin olduğunuz yerlerde var. Bak Diyarbakır'da ağlayan annelerin büyükşehir belediyesinin önünde oturma eylemine tahammül edemediniz. Onların çocuklarını kandırarak dağa kaçıranlar, size destek veren bölücü terör örgütüydü. Bunu neyle izah edeceksiniz? Devamlı TOMA'lardan sıkılan sudan rahatsız oluyordunuz. Orada sizler belediye araçlarıyla köpükle oraları yıkama bahanesiyle, onları oradan kovdunuz. Orta refüje gelip yerleştiler, oraya da roderleri soktunuz. Yol düzenlemesi yapacaklarmış. Niye? Rahatsız oldular ve tehdide başladılar. İşte 15 gün, 20 gün, şu, bu, filan, bundan sonra dediler ki 'biz çocukları halledeceğiz. Bize bu kadar müsaade.' AK Parti olarak, iktidar olarak bunun takipçisi olmaya mecburuz. Yeri geldiği zaman bazı kaçırılan insanları gidip almak suretiyle sükse yapan milletvekillerine sesleniyorum şimdi BDP'nin; hadi bakalım, şu anda da bu çocukları sizin getirip anne babalarına teslim etmeniz lazım. Adreslerini gayet iyi biliyorsunuz. Bunarın tek silahı nedir biliyor musunuz?  Getirirler vatandaşı böyle silahların önüne koyarlar. Yaptıkları iş bu oldu bugüne kadar. Fakat dedim ya B planı, C Planı burada devreye girecektir. Onun için de şu anda özellikle, HDP milletvekillerinin bu işin yakın takipçisi olarak bir defa bu süreci kendilerinin çözmesi sorumluluğu var. Bizim çözüm yolumuz farklı olacak. Bir taraftan çözüm süreci diyeceksin, ondan sonra çözüm sürecini engellemenin mücadelesini vereceksin. Bir taraftan barış, barış barış diyeceksin. O akşam yaptığı konuşmanın tamamı barış barış, barış... 'Biz olmazsak kan olur burada' Lafa bak ya... Barış, barış, barış diyorsun yavruları analarından alıp, 'sizi pikniğe götürüyoruz' diyerek dağa kaçırıyorsunuz. Bu nasıl barış? Bazıları taciz, bazıları öldürüyor, bu nasıl barış? Ülkenin değişik yerlerinden onbinlerce insanın katili sizsiniz. Bu bölücü terör örgütü. Yani bunu görmeyecek miyiz, bunlara hayır mı diyeceğiz? Sürekli aşağıladıkları, tahkir ettikleri, tepeden baktıkları köylülerin,  yoksulların, gariplerin, acı çekmişlerin, insafı ve vicdanı olanların, kardeşlik hukukunu savunanların ülkeyi yönetmesinden rahatsız oldular. İşte  bir şekilde buna son vermek istiyorlardı ama millet buna son vermedi.

Sokak eylemleriyle bunu başaracaklarını zannettiler. Irkçılık, ayrımcılık kokan manşetleriyle bunu başarabileceklerini zannettiler. Sermayeleriyle, kontrol ettikleri, hatta birer kuklaya çevirdikleri marjinal sol örgütleri sokağa dökerek bunu başarabileceklerini zannettiler. 27 Mayıs öncesi yaptıklarının aynısını yaparak AK Parti Hükümeti'nin akıbetini Demokrat Parti'nin akıbetiyle birleştireceklerini zannettiler ama karşıların dimdik tutan bir Hükümet buldular. Karşılarında boyun eğmeyen, geri adım atmayan, taviz vermeyen,  milletin emanetine sımsıkı sahip çıkan bir Hükümet ve AK Parti buldular. İşte o günlerde bizler de meydanlara çıktık. Beş şehrimize Ankara, Samsun, Kayseri, Erzurum ve İstanbul'da milli irade mitingleri yaptık. Halk akın akın meydanlara koştu. Zaman zaman bunların yazarları, yorumcuları şöyle söylüyorlar; 'Taksim Meydanı'na iki milyon insan geldi.' ya bunlar kalabalıkları saymayı bilmiyor ya bunlar Taksim Meydanı'na ne kadar insan alınabilir bunu bilmiyor. Debreli hikayesini de bilmiyor bunlar. Böyle sürekli olarak atıyorlar. Tabii bunların Yenikapı'yı niye kabullenmedikleri, Yenikapı'ya niye gelmedikleri ortaya çıkıyor. Küçükyalı, Maltepe'deki  o meydana niye gelmedikleri ortaya çıkıyor. Çünkü oraya geldiklerinde o zaman her şey meydana çıkacak. Bunlar tabii bir şeyi hala öğrenemediler. Elinizde  sopayla, molotofla değil, dilinizde nefret söylemiyle değil, büyük bir vakarla, büyük sabırla meydanlara gelin. Sizin bu yapamadıklarınızı AK Parti yaptı. AK Parti'li seçmenin elinde ne molotof ne sopa vardı, dilinde de ne nefret söylemi vardı. Bizim kararlı duruşumuz, milletin meydanlarda kükreyişi; işte bu darbe  sevdalılarına geri adım attırdı. Milletin şahlanışı, seçilmiş iktidara karşı ihtilal peşinde olan şımarık zihniyete haddini bildirdi."

-"Yakın tarihten bir hadise..."

Erdoğan, yakın tarihten bir hadiseyi hatırlatmak istediğini belirterek, 1960 yılı Nisan ayında İstanbul ve Ankara'da üniversite öğrencilerinin sokaklarda gösteriler yaptığını kaydetti. Erdoğan,  "CHP; tıpkı bugün olduğu gibi milletvekilleriyle bu gösterileri tahrik ediyor. CHP medyası, her gün yalan haberlerle gençleri tahrik ediyor. Yüzlerce öğrencinin öldürüldüğü, kıyma makinelerinden geçirildiği iftirası, bizzat CHP ve CHP medyası tarafından her gün işleniyor" dedi.

Sokağın kaosa teslim olduğu o günlerde merhum Necip Fazıl'ın merhum Adnan Menderes'i ziyaret ettiğini anlatan Erdoğan, kendisinin gerekli tedbirleri almasını ve gösterileri bastırmasını tavsiye ettiğini ifade etti.

Menderes'in belki de geleceğe dair umudunu muhafaza için mevcut tavrını sürdürmeyi tercih ettiğini kaydeden Erdoğan, "Biz geçen yıl Gezi olaylarıyla bir darbe senaryosu devreye alındığında merhum Menderes gibi üzerimize gelen bu tehdide sessiz kalmadık. Mısır'da yaşananların Türkiye'de yaşanmasına izin vermedik. Ukrayna'da yaşananların Türkiye'de yaşanmasına izin vermedik. Hukuk ve demokrasiden taviz vermeden, ama sokakları vandallara; milli iradeyi de CHP'ye teslim etmeden bu ihtilal aşıklarının geldikleri gibi gitmelerini sağladık"  diye konuştu.

- TBMM

Kaynak: AA / Politika

Recep Tayyip Erdoğan Adnan Menderes Ak Parti Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title