Haberler

AK Parti Isparta Mitingi

Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan: (4) "O başörtüsü için 'furuattır' diyordu.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "O başörtüsü için 'furuattır' diyordu. Nasıl furuatsa... Çünkü öyle bir derdi yok onun. Elimizde, enteresan, kendisinin vaaz kasetleri var. O vaaz kasetlerinde, furuattan önceki dönemde, bunun itikadi olduğunu söylüyordu. 'Başörtülü ol, başörtüsünü çıkaramazsın, bu bir emirdir' diyordu. Ama daha sonra 28 Şubat, emirler geldi, yelkenler indi. Orada da kalktı, 'furuattır' dedi. Bunlar yanar döner" dedi.

Erdoğan, partisinin Isparta Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitinginde yaptığı konuşmada, 12 yıldır gurur duydukları eserleri hayata geçirdiklerini belirterek, "Isparta'ya 11 yılda yaklaşık 5 katrilyon yatırım yaptık" dedi.

Isparta'da, 79 yılda 92 kilometre bölünmüş yol yapıldığını, kendi iktidarları döneminde bölünmüş yol uzunluğunun 10 yılda 148 kilometreye çıkarıldığını anlatan  Erdoğan, sadece yol ağının genişletilmediğini, var olan yolların da iyileştirildiğini kaydetti. Sadece kara yollarında değil hava yollarında da çığır açtıklarını, Süleyman Demirel Havalimanını yurt dışı havaalanı haline getirdiklerini vurgulayan Erdoğan, 2003 yılında 3 bin olan yolcu kapasitesinin 2013'te 50 bin kişiye ulaştığını söyledi.

Hızlı tren konusunda Isparta'yı dışarıda bırakmadıklarını belirten Erdoğan, "Antalya'ya ulaşacak hızlı tren hem Burdur'a hem Isparta'ya hizmet verecek, tıpkı havalimanı gibi hızlı tren de iki şehre hizmet edecek. Ankara'dan İzmir'e hızlı tren projemiz de devam ediyor. Afyonkarahisar-Ankara hattının ihalesi bitti. İşte bu hatta Isparta ve Burdur'u bağlayacak, bu hattı Antalya ile buluşturacağız" diye konuştu.

Dereboğazı bölünmüş yolu için de çalışmaların sürdüğünü, Antalya-Karacaören arasındaki ve Isparta tarafından Ağlasun'a kadar olan kesimlerin ihalesinin yapıldığını söyleyen Erdoğan, tünellerin de olduğu Ağlasun-Karacaören arası içinse proje çalışmasının sürdüğünü açıkladı. Bu yolun etap etap tamamlanarak hizmete açılacağına işaret eden Erdoğan, cumhuriyet tarihinde yapılan tünellerin parmak sayısını geçmediğini, kendilerinin 100'e yakın tünel açtığını kaydetti. "Dağları deldik. Biz olaya Ferhat gibi yaklaştık. Biz Ferhatız, siz Şirin" diyen Erdoğan, yola dağları delerek devam ettiklerini vurguladı.

Isparta'ya verdikleri "devlet hastanesi" sözünü yerine getirdiklerini, 755 yataklı hastanenin temelinin 12 Mart'ta atılmasının öngörüldüğünü dile getiren Erdoğan, Isparta'ya sağlık, enerji, ulaştırma, eğitim alanlarında yapılan yatırımlar hakkında bilgi verdi.

Isparta'da bin 426 derslik açıldığını, kente 9 bin bilgisayar gönderildiğini, 341 okula internet bağlantısı yapıldığını aktaran Erdoğan, "Geçenlerde paralel yapının gazetelerinde 'Çocuklar tablet bilgisayarları almadı' diye yazıyor. Bunları anlamak mümkün değil. Şu ana kadar biz 175 bin tablet bilgisayar dağıttık. Gerisini bekliyorlar. 675 bin bilgisayarın ihalesi yapılacak. Ardından 10 milyon tablet bilgisayarın ihalesine hazırlanıyoruz. Etkileşimli tahtaları da sınıflara yerleştirmeye başladık. Bu çalışmalar hızla devam ediyor" ifadesini kullandı.

Açılan 6 meslek yüksekokulu ve 3 enstitü ile Süleyman Demirel Üniversitesinin büyütüldüğünün altını çizen Erdoğan, öğrenci sayısının 31 binden 57 bine yükseldiğini anlattı.

-"Başı açık, başı örtülü düşmanlığı meydana getirdiler"

İktidara geldiklerinde üniversite öğrencilerine 45 lira burs verildiğini bugün ise beslenme yardımıyla bu rakamın 500 liraya yükseldiğini, yurtlarda ranza sisteminden karyola sistemine geçildiğini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ne çileler çektirdiler bize, şu kızlarımıza neler çektirdiler. Böldüler, 'Başı açıklar girebilir, başı örtülüler giremez' dediler. Fakat sabrettiniz, sabrettik. 'Er veya geç bu olacak' dedik. Hamdolsun. Benim başı açık ve başı örtülü kızlarımın arasında bir düşmanlık yok ki. Bunlar o düşmanlığı da meydana getirdiler. Maalesef bu düşmanlıkla 10 binlerce kızımız bu ülkede eğitim, öğretim alamadı.

Belediye başkanıyım, hastayım, hastanede yatıyorum. Doktorum yanıma iki tane başörtülü kızımızı getirdi. Ben kızlarımızı görünce zannettim ki ziyaretime geldiler. Çok enteresan. Doktor bey 'Bunlar, başörtü zulmüne uğrayan kızlar' dedi. Gönderdik, doktor bey yanımda kaldı.

O diyordu ki, 'furuattır, furuat', başörtüsü için 'furuattır' diyordu. Nasıl furuatsa... Çünkü öyle bir derdi yok onun. Olmadı öyle bir derdi. Elimizde, enteresan, kendisinin vaaz kasetleri var. O vaaz kasetlerinde, furuattan önceki dönemde, bunun itikadi olduğunu söylüyordu. 'Başörtülü ol, başörtüsünü çıkaramazsın, çünkü bu bir emirdir' diyordu. Ama daha sonra 28 Şubat, emirler geldi, yelkenler indi. Orada da kalktı, 'furuattır' dedi. Bunlar yanar döner."

-"Sizin daha teslim edilmeyen haklarınız var"

İki kızının imam hatipte çile çektiklerini, üniversite için yurt dışına gitmek zorunda kaldıklarını anlatan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Düşünebiliyor musunuz, ABD'de başörtülü okuyabiliyor, benim ülkemde okuyamıyor. Üstat Necip Fazıl diyor ya 'öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya'. Bunu yaptılar bize. Şimdi bunlar aşıldı. Devlet dairelerine gidiyor muyuz? Daha da iyisi olacak. Çünkü sizin daha teslim edilmeyen haklarınız var. Bunları biz biliyoruz. Sabreden zafere erer. İşte bunun adı normalleşme, normalleşme bu. El ele, omuz omuza başı açık, başı örtülü birlikte yürüyor mu, işte normalleşme bu. İşte bir olmak, iri olmak, diri olmak, kardeş olmak, hep birlikte Türkiye olmak bu.

Katsayı dediler, ön kestiler. Meslek liseliler istediği üniversiteye gidemedi. Benim erkek çocuklarım da gidemedi. Katsayı önünü kesti, halbuki puanları yüksekti. Ondan sonra benim oğlum kalktı gitti, üniversiteden sonra mastırını Harvard'da yaptı, doktorasını ABD'nin en saygın üniversitesinde yapıyor.

Ama bakıyorsun, CHP'nin genel müdürü, benim evladıma karşı, hayatında yapmadığı, hayatında haram lokmanın geçmediği bir edepsizliği, terbiyesizliği yapıyor. Çünkü kendi hayatı böyle. Önce sen aynaya bak. Ben İstanbul belediye başkanlığını CHP belediyesinden aldım. CHP belediyesinden devraldığım zaman, İSKİ genel müdürünün yolsuzluğunu bilerler, sen de o zaman malum yerin genel müdürü olarak bu yolsuzluklarla maruf birisiydin. Rahşan affıyla kurtuldun. Eğer Rahşan affı olmasaydı kurtulamayacaktın."

-"Orası bizim için medrese-i yusufiye oldu"

İstanbul büyükşehir belediyesini 2 buçuk milyar dolar borçla devraldığını, 1,2 milyar dolar borçla bırakarak Pınarhisar Cezaevine gittiğini anlatan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Niye? 'Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker' dediğim için gittim. Bu şiir, Milli Eğitim Bakanlığının Talim Terbiye Kurulu'nun tavsiye ettiği ve devletin resmi organlarının kitaplarında olan bir şiir. Kimin? Ziya Gökalp'in. Çok enteresan. Bunu okudum diye. Şimdi artık fikre, düşünceye bu tür şeyler var mı? Yok. Mesele bu. Onun için biz rahatız. Verdiler, gittik yattık. Yattık da ne oldu? Biz kaybetmedik. Orası bizim için medrese-i yusufiye oldu.  Orada çalıştık, orada AK Parti'nin düşünce temellerini attık ve bugünlere geldik. İnşallah daha iyi olacak. Çünkü oralardan geçmenin fazileti başka."

Göreve geldiklerinde İstanbul'da su akmadığını, hava kirliliği yaşandığını, çöp dağları olduğunu, bu sorunları çözüme kavuşturduklarını anlatan Erdoğan, belediyeciliğin kendi işleri olduğunu söyledi. Erdoğan, "O İSKİ'nin genel müdürü cezaevine gitti. Niye? Yolsuzluktan dolayı. Sen aynaya bak ey genel müdür. Sizin geçmişiniz, maziniz bozuk. Gelip de temiz insanlarla uğraşmayın" dedi.

-"Sülük gibi vatandaşımı emmelerine müsaade etmeyeceğiz"

AK Parti Isparta belediye başkan adayı Nuri Uzaktaş'ı Ispartalılar'a emanet ettiğini ifade eden Erdoğan, yerel yönetim ve merkezi yönetimin el ele vermesiyle kentin çok daha iyi bir noktaya taşınacağını, daha modern hale geleceğini kaydetti.

Ispartalılar'dan 28 gün boyunca çalışmalarını isteyen Başbakan Erdoğan'ın, "Birileri kapınızı çalabilir" sözleri üzerine vatandaşlar "Çalamaz, çalamaz" diye bağırdı. Erdoğan, şöyle konuştu:

"Ablalar dolaşıyormuş, kapılara geliyormuş. Gelemezler değil mi? Bir şey daha söyleyeceğim, bunların dershanelerine çocuklarınızı göndermeyin. Varsa gidenler çekip alın çocuklarınızı. Bunların okullarına da göndermeyin çocuklarınızı. Çocuklarınızı alın. Devletimizin okulları bize yeter. Çocuklarımızda zayıf kalanlar varsa, yavrularımıza hafta sonlarında biz takviye derslerini devlet olarak vereceğiz. Ücretsiz olarak. Dershaneler yasası Meclis'ten geçti. Biz, takviye kurslarını da hafta sonunda vereceğiz. Artık bunların sülük gibi vatandaşımı emmelerine müsaade etmeyeceğiz. Ama bu sözüm de, sülüğe hakaret olur. Sülük, zararlı kanı emer, faydalı kanı emmez. Sülüğün böyle bir güzelliği var. Onu da bilmenizi istiyorum. Çünkü yıllık bir milyar dolar rantı kaybediyorlar. Ondan çıldırdı bunlar.

Ben Anadolu'yu dolaşırken anneler bana 'Başbakanım, davarımı sattım, bileziğimi sattım oğlum üniversiteye giremedi' diyor. Ama bunlar televizyonlarında, bir, iki tane, yüz tane, iki yüz tane olsun... Bir milyon öğrenci gidiyor buralara, bunların hepsi yüzde yüz kazanıyor mu? Ama böyle aldattılar. Böyle sömürdüler. Şimdi onun için diyorum ki, bu oyunu hep beraber bozacağız. Çekin alın yavrularınızı. Devletin okulları ne güne kalmış, bu okullar sizin. Bu okullarda biz elimizden gelen bütün gayretle çalışacağız. Öğretmenler noktasında bütün açıklar inşallah kapanıyor, kapanacak. Oralarda oluşturulan kumpasları da ortadan kaldıracağız."

Tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet düsturuyla hareket ettiklerini belirten ve eliyle Rabia işareti yapan Erdoğan, "İnşallah 30 Mart'ta sandıklardan, 18 yaşında şehit edilen Esma kızımızın ruhu şad olacak. Ben buna inanıyorum. Onu da zalimler şehit etti, o şehit olurken babası da cezaevine gitti. Ama zulüm, hiçbir zaman payidar olamayacak. Mazlumların ahında bunlar boğulacaklar" diye konuştu.

Erdoğan, konuşmasının sonunda, vatandaşların bağırarak söyledikleri "Zalimler için yaşasın cehennem" sözünü de tekrarladı.

- Ankara

Kaynak: AA / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Ak Parti 28 Şubat Isparta Politika Güncel Haberler

title