Haberler

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik."(Silivri'deki Olayların Ardından Sayın Başbakan Söyledi...

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Silivri'de mahkeme çevresinde ve mahkemede yaşanan olayların ardından açılan soruşturmaya ilişkin, "(Sayın Başbakan söyledi hemen savcı soruşturma açtı) bu kesinlikle doğru değildir, bu yalandır ve"...

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Silivri'de mahkeme çevresinde ve mahkemede yaşanan olayların ardından açılan soruşturmaya ilişkin, "(Sayın Başbakan söyledi hemen savcı soruşturma açtı) bu kesinlikle doğru değildir, bu yalandır ve kuyruklu bir yalandır" dedi.

Çelik, AK Parti Genel Merkezindeki basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Bir gazetecinin "Silivri'deki olayların ardından Başbakan 'Gereğini yapacağız' demişti. Bu 'fezleke sinyali' olarak yorumlandı" sözleri üzerine, Çelik, savcılığın, Erdoğan'ın konuşmasından önce Silivri'deki olaylarla ilgili soruşturma başlattığını vurguladı. Çelik, "Şimdi, 'Sayın Başbakan söyledi hemen savcı soruşturma açtı' bu kesinlikle doğru değildir, bu yalandır ve kuyruklu bir yalandır" diye konuştu.

"Polis kimseyi incitmesin ama kimsenin de polisi incitmeye hakkı yok" diyen Çelik, polisin de askerin de bu memleketin evladı olduğunu söyledi.

"Senin gidip ona hakaret etmeye, onun gırtlağına yapışmaya hakkın var mı- Üstelik milletvekili olacaksın" ifadelerini kullanan Çelik, şöyle devam etti:

"(Milletvekili suç işlediği zaman bu yanına kar kalır), bu düşüncenin değişmesi lazım. Ben açıkça şunu söylüyorum; 'Efendim bizim dokunulmazlığa ihtiyacımız yok' diyorlar, dokunulmazlığa ihtiyacınız yoksa o zaman bu feveranın sebebi ne- Hukuk devletinde kuralların işlemesi gerekiyor. TBMM'ye geldikten sonra orada ne yapılır, ne edilir onunla ilgili olarak şu anda bir şey söylemek durumunda değilim. Ama eğer bir milletvekili gidip adliyeyi basmışsa adliyeye baskın düzenlemişse bunun kesinlikle hesabının sorulması gerekiyor. Ben Hüseyin Çelik olarak bunun, bunu yapanların yanına kalmaması gerektiğini düşünüyorum."

-"Panama Cumhuriyeti'nin okulu mu olur-"

Sağlık Bakanlığı isminden T.C. ibaresinin kaldırılmasına yönelik tartışmaların hatırlatılması üzerine Çelik, şöyle konuştu:

"Türkiye Cumhuriyeti, 'T.C.' ibaresi evet bir anlamda devletin ibaresi olarak kabul edilebilir ancak Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı dedikten sonra şuradaki ilkokulun üzerine de 'Türkiye Cumhuriyeti filan ilkokulu' demediğiniz zaman o Türkiye Cumhuriyeti'nin okulu değil de, Panama Cumhuriyeti'nin okulu mu olur- Şimdi sonuçta kendi ülkenizde sağlık ocağı, Çankaya Sağlık Ocağı. Türkiye Cumhuriyeti Çankaya Sağlık Ocağı. Burada bir art niyet aramak, burada kötü niyet aramak bizatihi kötü niyetin kendisidir."

Sağlık Bakanlığının tabelalara T.C. ibaresini tekrar yazma kararını anımsatan Çelik, şöyle devam etti:

"Bu, Sağlık Bakanlığının veya başka bakanlığın veya hükümetin Türkiye Cumhuriyeti ile problemi olduğu anlamına gelmez. Kimsenin Türkiye Cumhuriyeti ile problemi yok. Eğer biz cumhuriyet olmasaydık, padişahlık olsaydık Recep Tayyip Erdoğan başbakan, Sayın Abdullah Gül de Cumhurbaşkanı olmazdı. Halkın çocuklarının yönetimi var bu ülkede. Biz bunu cumhuriyete, yarım yamalak da olsa demokrasimize borçluyuz. Bu demokrasiyi tam demokrasi haline getirmeye çalışıyoruz."

-"Kahin olmaya gerek yok"-

Son dönemde üniversitelerde yaşanan olayların arkasında bazı örgütlerin olup olmadığı sorusu üzerine Çelik, "Bu tip meselelerde kahin olmaya gerek yok. Bir yerlerde bir vana var, birisi barajın kapağını açtı. Bu tip toplumsal olaylar bu şekilde izah edilemez" dedi.

Bu süreci sabote etmek isteyenlerin aşağı, yukarı ortada olduğunu ifade eden Çelik, "Diyarbakır'daki, karakteri itibarıyla biraz daha farklıdır, ama diğer üniversitelerdeki 12 Eylül'den önceki duruma tıpa tıp uyan bir durumdur. Dolayısıyla orada maalesef çok spontane gelişmiş bir olaydan ben şahsen söz edemiyorum" diye konuştu.

-"Hükümetin bu tür işlere karnı tok"-

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın fezlekelerle ilgili "Gücü yetiyorsa hükümetimizin, hepimizinkini kaldırsın" sözleri hatırlatılınca Çelik, "Böyle hükümeti güç gösterisine davet etmek falan bunlar bayağı numaralardır. Hükümetin bu tür işlere karnı toktur. Biz kimseye güç gösterisi falan yapmıyoruz. Güç kanundadır, güç hukuktadır, hukuk ne istiyorsa o yapılır" yanıtını verdi.

Çelik, şunları kaydetti:

"Siz tutup da insanları şiddete teşvik edeceksiniz, 'öl de ölelim, vur de vuralım', siz de onların ekmeğine yağ sürecek şeyler söyleyeceksiniz, bu sorumluluğunuzun farkında olmayacaksınız, çıktığınız her grup toplantısında, Başbakana, Hükümete, Bakanlar Kuruluna, AK Parti'ye, iktidara, akil insanlara, herkese hakaret edeceksiniz, yüzde 13-14 oy alacaksınız ama Türkiye'nin yüzde 87'sine hakaret etme hakkını kendinizde bulacaksınız. Bu nasıl bir zihniyettir-"

-"Askerin yazılı emir beklediği" iddiaları-

"Operasyonlarla ilgili askerin yazılı emir bekleyip beklemediğine dair" haberlere ilişkin değerlendirmesi sorulan Çelik, "Bunu yazıp çizen gazetelerin bundan kastettiğini ben bilmiyorum, onu onlara sormak lazım" yanıtını verdi.

Çelik, "Türk Silahlı Kuvvetleri bu ülkenin silahlı kuvvetleridir ve siyasi otoriteye bağlıdır. Siyasi irade 'dur' dediği zaman durur, 'git' dediği zaman gider. Ne yapılması gerekiyorsa ne yapılmaması gerekiyorsa bu kanunlarda bellidir. Bununla ilgili irade beyanı, bununla ilgili olarak inisiyatif alma meselesi de hükümetlerin vazifesidir. Sayın Başbakan'ın söylediği de budur ve bu çok açıktır" diye konuştu.

-GDO'lu pirinç tartışmaları-

Bir gazetecinin GDO'lu pirinç tartışmalarıyla ilgili Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığının farklı açıklamalarının olduğuna ilişkin iddiasını Çelik, "Şu anda raflarda, vatandaşın sofrasında, vatandaşın kilerinde GDO'lu pirinç yoktur, satışa sunulmuş pirinç yoktur" sözleriyle yanıtladı.

"ABD'deki bazı firmalar tarafından bir gemiyle pirinç, yani çeltik ithalatı yapılmıştır. Bu esnada soyayla beraber bu gemiye yüklenmiştir. GDO'lu soyadan bu çeltiğe bulaşma söz konusudur" ifadelerini kullanan Çelik, bunun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının laboratuvarlarında da tespit edildiğini söyledi.

GDO'lu çeltikten değil, GDO bulaşmış çeltikten söz edilebileceğini ifade eden Çelik, şunları kaydetti:

"Çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde bugüne kadar tespit edilmiş GDO'lu çeltik üretimi yapılmamaktadır. Şimdi eğer GDO'lu çeltik üretilmiyorsa dünyanın hiçbir yerinde bizatihi GDO'lu bir pirinçten söz edemezsiniz. Ama GDO bulaştığı tespit edilen bir miktar pirinç vardır, bu da başından tespit edilmiştir. Bu şu anda devletin kontrolü altındadır, depolanmıştır ve bu mahkeme süreci zaten, daha doğrusu yargılama süreci başlayacaktır. Bunlar da imha edilecektir. Onun için vatandaşın, 'acaba benim yediğim pirinç GDO'lu mu gibi bir endişeye kapılmaması gerekiyor."

-Eski Genelkurmay Başkanlarından Büyükanıt ile ilgili iddia-

CHP Milletvekili Tanju Özcan'ın, "Yaşar Büyükanıt Ergenekon'un gizli tanığıydı" sözlerini de değerlendiren Çelik, "Bu zat-ı muhterem bunu nasıl öğrenmiş- Ben bilmiyorum, Adalet Bakanı'na sordum o da bilmiyor. Zaten bilmemesi gerekiyor, eğer Adalet Bakanı dahil gizli tanıkları bilirse o mahkemenin gizliliğinden ve o tanığın olmasında söz edemezsiniz" dedi.

Çelik, CHP'li milletvekillerin "akıllarına eseni" ortaya attığını söyledi.

Gazeteciye sorduğu milletvekilinin bunu nereden öğrendiği sorusuna 'Devletin üst katmanlarından muhterem bir zat söylemiş' yanıtını alan Çelik, "Eskiden birisi bir şey ortaya atacağı zaman diyordu ki; 'Genelkurmaydan üst düzey bir yetkiliden aldığım bilgiye göre...' Şimdi de o üst düzey yetkili muhterem bir zat mı oldu- Kodlar değişti, isimler değişti. O muhterem zatı biliyorsa kendisi açıklasın ben öyle bir şey bilmiyorum" ifadelerini kullandı.

(Bitti) - ANKARA

Kaynak: AA / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Hüseyin Çelik Ak Parti Silivri Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title