Haberler

AK Parti Belediye Başkanları İstişare ve Yönlendirme Toplantısı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Anamuhalefet Partisi liderinin görevinin, vatandaşları direnişe çağırmak olmadığını belirterek, "Hukuk içinde mücadele edeceksen hodri meydan, biz buradayız, çıkarsın mücadeleni yaparsın, cevabını da alırsın.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Anamuhalefet Partisi liderinin görevinin, vatandaşları direnişe çağırmak olmadığını belirterek, "Hukuk içinde mücadele edeceksen hodri meydan, biz buradayız, çıkarsın mücadeleni yaparsın, cevabını da alırsın. Hukuk dışına çıkarsan, sen de olsan vatandaşlar arasında ayrım gözetmeyiz, molotofkokteyli kullanana, yüzüne maske takana gereken cevap verilir" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Ankara Rixos Otel'de düzenlenen AK Parti Belediye Başkanları İstişare ve Yönlendirme Toplantısı'nda konuştu.

Dünyanın farklı ülkelerinden molotofkokteylinin kullanılmasının suç olduğunu anlatan Davutoğlu, "Bir tek ülke göstersinler, bir tek vatandaş göstersinler molotofkokteyli gösterilerde kullanılsın diyen. Biz yine değerlendirmeye hazırız. Molotofkokteylinin gösteri özgürlüğüyle ne alakası var?" dedi.

"HDP molotofkokteyli kullananları provoke ediyor, MHP nasıl molotofkokteylini savunabiliyor?" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Şehirlerimizin ateşe bulanmasını mı istiyorlar, o görüntülerin tekrar mı yaşanmasını istiyorlar. Kamu düzeninden biz feragat etmeyeceğiz, molotofkokteyli yasaklanacaktır, genç kızlarımızın belediye otobüslerinde o güzel yüzlerini yakan molotofkokteyline kimse cevaz veremez. Şu veya bu gerekçeyle molotofkokteyliyle meydana gelen, sokağa çıkan, aynen elinde patlayıcı madde varmış muamelesi görecek. El bombası neye yol açıyor, aynı şeye molotofkokteyli de yol açıyor. El bombası öldürüyorsa, molotofkokteyli de öldürüyor. Herkesi izana ve aklıselime davet ediyorum. Molotofkokteylini savunma, her halde siyasi partilerin işi olamaz, terör örgütlerinin işi olabilir, şiddet yanlılarının işi olabilir, provokatörlerin işi olabilir, ama siyasi partilerin işi olamaz."

-Polise gözaltı yetkisi verilmesi

Başbakan Davutoğlu, polise gözaltı yetkisi verilmesi konusunda da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın açıklamalarını eleştirerek, Türkiye'de polisin gözaltı yetkisi bulunmadığını, savcı kararıyla gözaltına alma uygulamasının yapıldığını hatırlattı.

Kobani'deki olayları protesto bahanesiyle 6-7 Ekim tarihlerinde yaşanan olaylar nedeniyle gözaltı konusunda yeni bir uygulamaya gidilmesine ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Davutoğlu, "6-7 Ekim olaylarında gördük ki polis görevini yapıyor, suçu, şiddeti, baskıyı uygulayan kişileri gözaltına alıyor, savcıya sevk ediyor. Savcı ya farklı değerlendirmelerle -bazı savcılar, bütün savcıları kastetmiyorum- ya da o anki delil eksikliğinden serbest bırakıyor. 1-2 saat, 3 saat önce molotofkokteyli atmaktan gözaltına alınan kişi, tekrar sokağa çıkıyor. Bu ne demektir? 'Bakın bana bir şey olmuyor, siz de aynı işi yapmaya devam edin' diye çağrıda bulunmak. Biz ne yaptık? Avrupa'daki standartları gözden geçirdik" diye konuştu.

Konuya ilişkin İçişleri Bakanlığından saatlerce brifing aldığını, Bakanlar Kurulunda konuyu yine saatlerce tartıştıklarını anlatan Davutoğlu, "Verdiğimiz talimat son derece açıktı; Avrupa Birliğinin gerisine düşen hiçbir uygulama olmayacak, ama onun ötesinde de özgürlük görüntüsü altında şiddet unsurlarına imkan sağlayan bir düzenlemeye de izin vermeyeceğiz" dedi.

Davutoğlu, İngiltere'de polisin 36 saat, Almanya'da 24 saat muhafaza amaçlı, 36 saat adli amaçlı, Fransa'da polisin 24 saat, savcının 48 saat, Belçika ve Avusturya'da 48 saat, İtalya'da polisin 24 saat, savcının 96 saat gözaltında tutma hakkı olduğunu belirterek, kendilerinin de Fransa'daki uygulamayı teklif ettiklerini vurguladı.

"Hal böyleyken getirdiğimiz teklifi nasıl otoriterleşmeye eş değer bulabilirler. Eğer böyleyse Avrupa'da hepsi polis devleti" ifadelerini kullanan Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:

"Avrupa'nın karşı karşıya kaldığı güvenlik riskleri bizimki gibi değil, yanımızda iki ülkede iç savaş yaşanıyor, hatta 3 ülkede, Ukrayna'yı da sayarsak. Oradan gelebilecek her türlü güvenlik riskiyle uğraşıyoruz, demokrasiyi korumak durumundayız. Gösteri yapanların gösteri hakkını korumak durumundayız. Hiç tereddüdünüz olmasın, bir daha şehirlerimizin böyle tahrip edilmesine izin vermeyeceğiz. Yıkılmasına, yakılmasına izin vermeyeceğiz. Hakkari'yi de bu anlamda koruyacağız Edirne'yi de Diyarbakır'ı da Konya'yı da hiçbir fark gözetmeden. Demokratik şartlarda kim gösteri yapmak istiyorsa Kılıçdaroğlu da Demirtaş da Bahçeli de serbesttir, zaten yapıyorlar. Ama bize molotofkokteylini savunmasınlar, Avrupa'da olan gözaltı şartlarını getirmemiz dolayısıyla bizi eleştirmesinler. Hele yüzlerine maske takanları savunmaya kalkmasınlar. Kılıçdaroğlu diyor ki 'maskeyi gazdan korunmak için takmışlar'. El insaf, Diyarbakır'da, Van'da 6-7 Ekim olaylarında gaz mı kullandı polis? Yüzlerce, binlerce, milyonlarca resim gösterebiliriz, gerekirse Meclis'te de gösterebiliriz bunları. Nasıl elinde kaleşnikofla maske takmış, kimliğini gizleyen teröristler, vandallar sokağa indiler? Bütün şehirlerimiz bizim için azizdir, bütün bir milletimiz ayrılmaz, birbirine karşıtlık içine sokulamaz bir bütündür. Bu çerçevede gereken adımları atmak bizim görevimizdir.

Herkesi bugün, TBMM'de görüşmeler başlayacağı için bir muhasebeye davet ediyorum, Kılıçdaroğlu'nu muhasebeye davet ediyorum. Meclis'te eğer bir düşünceleri, alternatif teklifleri varsa, Anamuhalefet partisi gibi hareket etsin, getirsin bu teklifi değerlendirmeye hazırız. Ama bu teklifi sembolik dil kullanarak, 'polis devleti, otoriter polis, otoriterleşme' diye değil. Spesifik olarak 'şu kanun Avrupa'nın şu uhdesine aykırı' desin, ama Pensilivanya'daki zatın New York Times'te yayımlanan makaledeki argümanları vurgulayarak, aynı gün Türkiye'deki insanları direnişe çağırmaya kalkmasın, o direnişin altında kalır. O zaman bütün bir millet ayağa kalkar, molotofkokteylini savunanlara karşı kendi sokağını, şehrini savunur. Anamuhalefet partisinin liderinin, genel başkanın görevi değildir direniş çağrısı yapmak. Hukuk içinde mücadele edeceksen hodri meydan, biz buradayız, çıkarsın mücadeleni yaparsın, cevabını da alırsın. Hukuk dışına çıkarsan sen de olsan vatandaşlar arasında ayrım gözetmeyiz, molotofkokteyli kullanana, yüzüne maske takana gereken cevap verilir."

-"(Bahçeli'ye) İşte imtihan vakti"

MHP Genel Başkanı Bahçeli'ye de seslenen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Ne zaman 'milletin bütünlüğü, devletin güvenliği, kamu düzeni' dense en önce o konuşuyor. İşte imtihan vakti. İşte sınavdasınız. Niye HDP ile aynı çizgide bu kanunu engellemeye kalkıyorsunuz? Kanunun bazı maddelerine karşıysanız o maddelere aykırı oy verin, diğerine farklı tavır sergileyin. Hayır, Bahçeli'nin meselesi devletin bekası ya da milletin bütünlüğü, güvenliği değil. Ne olursa olsun, ama AK Parti zaafa uğrasın. Bizi zaafa uğratamayacaklar. Burada yürekli belediye başkanları var, yürekli siyasiler var. Bizi zaafa uğratamazlar. Kendisi Tunceli'ye gittiğinde acaba o tedbirler alınmamış olsaydı girebilir miydi şehre? Polis devleti mi vardı Tunceli'de güvenliğini sağladık. Eğer millete seslenmek istiyorlarsa barış dili, sevgi dili kullansınlar, vandalların, şiddet yanlılarının dilini değil."

Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'a da seslenerek, şöyle konuştu:

"Biz çözüm sürecinde son derece büyük bir ivme kazanmışken, neden Meclis'te böyle bir görüntüyle halkı tekrar tahrik etmeye yöneliyorsun? 1 Ekim'de kendisiyle görüştüğümüzde yine bir momentum vardı. Sorumsuzca 5 Ekim'de insanları direnişe, silahlı direnişe neredeyse tahrik ederek, davet ederek birtakım çevrelerle birlikte Doğu ve Güneydoğu'yu en fazla da Kürt vatandaşlarımızı ve onların malının, mülkünün yakılmasına, yıkılmasına sebebiyet verdiler. Şimdi de tekrar çözüm süreci ivme kazandı. Şiddet şeyini gündeme getiriyor. Sizin meseleniz özgürlükler mi, çözüm sürecini provoke etmek mi? Eğer özgürlüklerse 10 yıllarca JİTEM üzerinden 'darbe yanlıları' diyerek, 'sivilleşme' diyerek, 'faili meçhul' diyerek 1990'lı yıllarda giriştiğiniz retoriğin karşısında bugün Türkiye'de sivil-asker görevinin gayet sağlıklı işlediği demokratik bir sistem içinde, Jandarma'nın İçişleri Bakanlığına bağlanmasına neden karşı çıkıyorsun? Samimiyet yok."

-"Millet basiret sahibi"

Meselenin özgürlük ve huzur ortamı olmadığını ifade eden Davutoğlu, "Mesele, aynen geçen sene, yani 30 Mart seçimlerine giderken 17-25 Aralık ve Gezi'yle ortamı bozmaya çalıştılar. Cumhurbaşkanlığına giderken çatı aday formülleriyle 'acaba bir yol alabilir miyiz' dediler. Şimdi de tam Türkiye bir kader seçimine giderken, bu üçüzler bir araya geldiler, dördüzü de Pensilvanya'da olmak üzere, 7 Haziran seçimlerini bir şekilde etkileyecek bir kaos ortamı çıkarmaya çalışıyorlar" diye konuştu.

Davutoğlu, buna karşın milletin basiret sahibi olduğunu dile getirerek, "Nasıl 30 Mart seçimlerinde gereken dersi verdi ve bu kadroyu işbaşına getirdi, buradaki 846 belediye başkanımıza görev verdi, nasıl her türlü komploya rağmen 12 yıllık başarı hikayesinin kurucu lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığına getirdi, şimdi de inşallah Türkiye'deki bütün idari yapıyı gözden geçirecek, sivil bir anayasayı hayata geçirmek üzere belediyelerde size verdiği emaneti merkezi hükümette de bizlere vermek üzere 7 Haziran'da vakur şekilde sandığa gidecek ve sandık son sözü söyleyecek" değerlendirmesinde bulundu.

Belediye başkanlarından bulundukları illere, ilçelere giderken selamlarını iletmelerini isteyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Onlara deyin ki bütün vatandaşlarımıza, merak etmeyin sizin için Ankara'da uyumayanlar var. Sizin için bütün illerimizde, ilçelerimizde uyumayan belediye başkanları, meclis üyeleri var. ve onlar, şehir aidiyetini geliştirmek için, şehir kültürünü ve nezaketini yaygınlaştırmak için, şehirde adaleti ve ahlakı egemen kılmak için, şehirde ehliyeti, liyakati esas almak için ve yeni bir medeniyetin mimari formu olarak şehri yeniden estetik şekilde inşa etmek için yola çıktık, bu yolda yürümeye de kararlıyız. Önümüze konacak engellerin farkındayız. Bu engellerle bizim büyük medeniyet yürüyüşümüzü durdurmak isteyen odakların da farkındayız ama onların nasıl farkındaysak, milletimizin bize olan güveninin, inancının da farkındayız. Bu güveni, inancı sarsacak hiçbir güç yoktur. Bütün belediye başkanlarımıza teşekkür ediyorum. Hassaten de 6-7 Ekim olayları sırasında vandalizmle, şiddetle karşılaşmış ama başı dik şekilde o şiddete direnmiş bütün Doğu'daki, Güneydoğu'daki belediye başkanlarımızı hassaten selamlıyorum. Sizin şehirlerinize sahip çıkan kahraman duruşunuz, hem o şehirleri korumuştur hem de bu milletin bölünmez birliğini korumuştur. Hepinize selam olsun, Allah yolunuzu açık etsin, büyük medeniyet yürüyüşümüzde hepimize yardım eylesin."

(Sürecek)

Kaynak: Anadolu Ajansı- AkHaber.com / Güncel

Ahmet Davutoğlu Ak Parti Türkiye Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title