Haberler

AK Parti 7 Hükümetle 14 Yıla İmzasını Attı

MÜMİN ALTAŞ / SİNAN USLU - Kuruluşunun 15. yılını geride bırakan AK Parti, 14 yıllık iktidarı döneminde kurduğu 7 ayrı hükümetle Türkiye'de demokratikleşme, ekonomi, hukuk, eğitim, ulaştırma, sağlık ve dış politika alanlarında önemli gelişmelere imza attı.

MÜMİN ALTAŞ / SİNAN USLU - Kuruluşunun 15. yılını geride bırakan Ak Parti, 14 yıllık iktidarı döneminde kurduğu 7 ayrı hükümetle Türkiye'de demokratikleşme, ekonomi, hukuk, eğitim, ulaştırma, sağlık ve dış politika alanlarında önemli gelişmelere imza attı.

3 Kasım 2002 genel seçiminde Ak Parti'nin tek başına iktidara gelmesinin ardından, 18 Kasım 2002'de 58. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti kuruldu. Hükümeti, dönemin AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyaset yasağı yüzünden seçimlere katılamaması nedeniyle, Kayseri Milletvekili Abdullah Gül kurdu.

Hükümet, Erdoğan'ın Siirt'te yenilenen seçimlerin ardından, milletvekili seçilmesi nedeniyle istifa etti ve AK Parti'nin ikinci hükümeti olan 59'uncu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında 14 Mart 2003'te kuruldu.

60. Hükümet'te 8 bakan kabine dışı kaldı

22 Temmuz 2007 seçimlerinden sonra kurulan 60. Hükümet'te de bir önceki hükümete göre, değişiklikler yaşandı. 2 Mayıs 2009'daki revizyonla 8 bakan kabine dışında kalırken, 7 bakanın da görev yeri değişti.

Bu revizyonda Nazım Ekren, Said Yazıcıoğlu, Kürşad Tüzmen, Kemal Unakıtan, Hüseyin Çelik, Mehmet Ali Şahin ve Hilmi Güler, Bakanlar Kurulu'ndan ayrılan isimler arasında yer aldı. Egemen Bağış, Ocak 2009'da Başmüzakereci ve Devlet Bakanı olarak Bakanlar Kurulu'na katıldı.

61. Hükümet

12 Haziran 2011 seçimlerinin ardından, 6 Temmuz 2011'de kurulan 61. Hükümet'te, Bekir Bozdağ, Fatma Şahin, İdris Naim Şahin, Erdoğan Bayraktar, İsmet Yılmaz ve Suat Kılıç ilk kez görev alırken, 19 eski bakan yerini korudu.

Başbakan Erdoğan, 61. Hükümet'te görev alan 4 bakan yerine ara revizyonla kabineye yeni isimler atadı. Bu revizyonda, AK Parti'nin kurduğu tüm hükümetlerde Sağlık Bakanı olarak görev alan Recep Akdağ'ın yerine Mehmet Müezzinoğlu, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in yerine Nabi Avcı, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın yerine Ömer Çelik ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in yerine ise Muammer Güler getirildi.

Efkan Ala, parlamento dışından kabineye girdi

30 Mart 2014'teki yerel seçimlerde Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in AK Parti'nin Hatay Büyükşehir Belediye Başkan adayı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in AK Parti'nin Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan adayı, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın AK Parti'nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olması ve İçişleri Bakanı Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın istifasıyla kabinede tekrar revizyon gündeme geldi.

Yeni revizyonla Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Avrupa Birliği Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan görevlerini aldı.

Nihat Ergün, Suat Kılıç ve Egemen Bağış kabine dışında kalırken, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, parlamento dışından kabineye girdi. Böylece, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ardından, Efkan Ala, AK Parti hükümetlerinde Meclis dışından kabineye giren ikinci isim oldu.

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı görevine Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün'ün yerine, yine Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, Gençlik ve Spor Bakanlığına Samsun Milletvekili Suat Kılıç'ın yerine ise yine Samsun Milletvekili Akif Çağatay Kılıç getirildi.

62. Hükümet

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesi ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nu hükümeti kurmakla görevlendirmesinin ardından, 62. Hükümet, Davutoğlu tarafından oluşturuldu.

Yeni hükümette, Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Ali Babacan görevine devam ederken, diğer Başbakan Yardımcıları Beşir Atalay ve Emrullah İşler kabine dışında kaldı. Bu Başbakan Yardımcılıklarına Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş getirildi. Kurtulmuş, parlamento dışından kabineye girdi.

Numan Kurtulmuş, daha önceki hükümetlerde Meclis dışından kabineye giren Ahmet Davutoğlu ve Efkan Ala'nın ardından, parlamento dışından kabineye giren üçüncü isim oldu.

Ahmet Davutoğlu'nun hükümetin kurmakla görevlendirilmesinden sonra boşalan Dışişleri Bakanlığına Avrupa Birliği Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Çavuşoğlu'ndan boşalan Avrupa Birliği Bakanlığına ise İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır getirildi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı da kabine dışında kaldı. Yazıcı'nın yerine Giresun Milletvekili Nurettin Canikli geldi.

Türkiye'nin ilk geçici hükümeti 63. Hükümet

7 Haziran Milletvekili Genel Seçimi'nde, hiçbir partinin tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde edememesi üzerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçimde en yüksek oyu alan AK Parti Genel Başkanı ve Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu'nu, koalisyon hükümetini kurmakla görevlendirmiş ancak koalisyon görüşmelerinden de bir sonuç alınamaması üzerine anayasal zorunluluk gereği seçim hükümeti kurulmuştu.

Meclis'teki 4 partinin üyelerine, Geçici Bakanlar Kurulu için ismen bakanlık teklifi götürüldü. AK Parti'li üyeler ve bağımsızlarla MHP'den Tuğrul Türkeş ve HDP'den Ali Haydar Konca ile Müslüm Doğan'ın katılımıyla kurulan Geçici Bakanlar Kurulu 28 Ağustos'ta göreve başladı. HDP'li iki ismin Bakanlar Kurulu'nun ikinci toplantısının ardından istifa etmesi üzerine, yerlerine Beril Dedeoğlu ve Cüneyd Düzyol getirildi. Tuğrul Türkeş, partisinden istifa ederek, AK Parti'ye geçti.

Geçici Bakanlar Kurulu, seçim süresince ve yeni Meclis toplanıncaya kadar görev yaptı.

64. Hükümet

1 Kasım'da yapılan 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nden AK Parti'nin yeniden tek başına iktidara gelmesinin ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı ve Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu'nu hükümeti kurmakla görevlendirdi.

Başbakan Davutoğlu tarafından oluşturulan 64. Hükümet'te Başbakan Yardımcıları Mehmet Şimşek, Numan Kurtulmuş, Yalçın Akdoğan, Yıldırım Tuğrul Türkeş ve Lütfi Elvan oldu. Bakanlar Kurulu ise şu isimlerden oluştu.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, Maliye Bakanı Naci Ağbal, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım.

Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan devraldığı başbakanlık görevini yaklaşık 21 ay yürüttü. 22 Mayıs'ta partisinin 2. olağanüstü büyük kongresiyle genel başkanlığı Binali Yıldırım'a devreden Davutoğlu, kongrenin ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gitti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edilen Davutoğlu, Bakanlar Kurulu'nun istifasını sundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakanlar Kurulu'nun istifasını kabul ederken, yeni hükümet kurulana kadar bakanların göreve devam etmesini istedi.

65. Hükümet

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım başkanlığında kurulan 65. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni onayladı.

Yıldırım, kabinesinde, Başbakan Yardımcıları Nurettin Canikli, Mehmet Şimşek, Numan Kurtulmuş, Yıldırım Tuğrul Türkeş, Veysi Kaynak, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Maliye Bakanı Naci Ağbal, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Aslan oldu.

65. Hükümette, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın istifasının ardından bu göreve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu getirildi. Soylu'dan boşalan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ise AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Müezzinoğlu atandı.

AK Parti hükümetleri önemli yapısal değişikliklere imza attı

2002 yılında tek parti iktidarının getirdiği moralle toparlanan piyasalar ve Türk ekonomisinde olumlu yükseliş, demokratikleşme adımlarının yanında adalet, eğitim, sağlık, ulaştırma ve sosyal devlet anlayışında önemli hamleleri beraberinde getirdi.

- Demokratikleşme

Türkiye'nin üçte birini kapsayan Olağanüstü hal (OHAL) uygulaması, AK Parti hükümetlerinin iktidara geldikten sonra attığı ilk demokratikleşme adımı oldu. Bu adımı Doğu ve Güneydoğu'da günlük hayatı kolaylaştıran, devlete olan güveni artıran adımlar takip etti.

Cumhuriyet tarihinin en büyük demokratikleşme adımları ise anayasa değişiklikleri ve referandumlarla geldi. Cumhurbaşkanının halk tarafından 5+5 modeliyle seçilmesine ilişkin anayasa değişikliğinin yanı sıra 12 Eylül 2010 referandumuyla yürürlüğe giren demokratikleşme adımları, yargıda yapısal reformları da beraberinde getirdi.

Kadınlara, engellilere ve çocuklara yönelik pozitif ayrımcılık anayasaya girerken, sendikal hakların genişletilmesi, Kamu Denetçiliği Kurumunun (Ombudsmanlık) kurulması gibi önemli uygulamalar Türk hukuk sistemine girdi. Devlet Güvenlik Mahkemeleri bu dönemde kaldırıldı.

Anayasa değişikliğiyle siyasi partilerin kapatılması durumunda milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesine son verildi. Yüksek Askeri Şura kararı ile ordudan atılanlara yargı yolu açıldı. Sivillerin, askeri mahkemelerde yargılanmasına son verildi. Askerlerin, askeri suçlar dışındaki suçlarla ilgili olarak sivil mahkemelerde yargılanması sağlandı. HSYK kararları, yargı denetimine tabi hale getirildi.

Enflasyon tek haneli rakamlara geriledi

2002 yılında yüzde 65'lerde seyreden yıllık enflasyon, tek haneli rakamlara düştü. Türkiye, 1969 yılından bu yana en düşük enflasyonu AK Parti hükümetlerinde gördü. Düzelen ekonomik göstergeler sayesinde Türkiye ilk kez paradan altı sıfırı atmayı başladı, Türk Lirası itibar ve güven kazandı. Merkez Bankası döviz rezervi bu dönemde yükselişe geçti. Kişi başına düşen milli gelir bu dönemde 3 kat artışla 10 bin dolara ulaştı.

Hazine, 2013 yılında Türkiye'nin IMF'ye olan borcunun son taksitini ödedi. 422,1 milyon dolar tutarındaki bu ödemeyle Türkiye'nin IMF'ye borcu sıfırlandı. Son 10 yılda IMF'ye toplam 23,5 milyar dolar ödeme yapıldı.

Ulaşım

2002 öncesinde Türkiye genelinde toplam 6 bin kilometre olan bölünmüş yol miktarı, 18 bin kilometreye ulaştı. Bölünmüş yollarla birbirine bağlanan şehir sayısını 6'dan 74'e çıkaran bu uygulamayla Hükümet, iş dünyasını canlandırmayı ve işsizliği azaltmayı da hedefledi.

Ulaştırmada bitirilemeyen yol ve tünel projeleri bu dönemde tamamlandı. Hızlı tren ve haya yolu ağı bu dönemde arttı.Hava yolu halkın yolu haline getirildi. 2003'te 8 milyon kişi yurt içinde havayoluyla seyahat ederken, bu rakam bugün 190 milyona ulaştı.

Eğitim

AK Parti döneminde bütçeden savunma harcamalarına ayrılan pay azalırken, eğitime ayrılan ödenek artırıldı. Derslik sayısı ve öğretmen sayısı arttı, ilk defa bu dönemde ilk ve ortaöğretime kitaplar ücretsiz dağıtıldı. Düşük gelirli ailelerin ilk ve ortaöğretime devam eden çocukları için, annelerin hesabına her ay para aktarma uygulaması başlatıldı.

Kamuoyunda 4+4+4 yasası olarak bilinen kapsamlı bir eğitim reformu yu¨ru¨rlu¨gˆe girdi. 2003-2015 yılları arasında 56'sı Devlet, 53'u¨ Vakıf U¨niversitesi olmak u¨zere, 109 yeni u¨niversitenin kurulması ile toplam u¨niversite sayısı 109 devlet, 76 vakıf olmak u¨zere 185'e ulas¸tı.

Sağlık

Hastanelerin tek çatı altında toplanmasıyla birlikte isteyen vatandaşın istediği hastaneye gitmesi sağlanırken, özel hastanelerde tedavi olmanın yolu da açıldı. Aile hekimliği uygulaması başlatıldı. Sağlık harcamaları arttı, çok sayıda yeni hastane binası ve sağlık tesisi yapıldı. Türkiye ambulans uçak ile bu dönemde tanıştı.

Savunma sanayii ithalattan ihracata yöneldi

Savunma sanayiinde dışa bağımlılığı azaltmak için geliştirilen çalışmalar, son yıllarda meyvesini verdi ve Türkiye savunma alanında ihracat yapmaya başladı. Malezya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Hollanda, Ürdün, Pakistan ve Güney Kore, Türkiye'den savunma sanayii ürünü tedarik eden ülkeler arasında yer aldı.

Dış politika

Yaşanan ekonomik ve siyasi krizlerin ardından içine kapanan Türkiye, AK Parti iktidarıyla birlikte aktif bir yurt dışı politikası izlemeye başladı. Kuzey Afrika'ya açılma stratejisi, Ortadoğu'da dengelere yön verme girişimleri, Türkiye'yi bölgenin lider ülkesi konumuna yükseltti. Türkiye, 2005 yılında Avrupa Birliğine (A) tam üyelik müzakerelerine başladı. AB uyum yasalarını bir bir çıkaran, yeni fasılların açılmasını sağlayan Türkiye, bu dönemde AB vize muafiyeti için önemli adımlar attı.

- Hükümetler icraat yaparken türlü engelleri de aştı

AK Parti hükümetleri bir yandan Türkiye'nin kalkınması için mücadele ederken bir yandan da önüne engel çıkaran vesayet odakları ile PKK, DEAŞ ve Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadele etti.

AK Parti, iktidarının 5 yılını doldurduğu dönemde Türkiye yeni cumhurbaşkanını seçmeye hazırlanıyordu. Türkiye, 16 Mayıs 2007'de görev süresi dolacak olan 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yerine kimin 11. cumhurbaşkanı olacağını tartışırken, cumhuriyet tarihinde daha önce hiç yaşanmamış bir şekilde bu konunun altından da yeni bir kriz dalgası ortaya çıkarıldı.

Herkes, TBMM'de sayısal üstünlüğü elinde bulunduran AK Parti'nin önereceği adayın seçimi kazanmasına teamüller gereği kesin gözüyle bakarken, bazı çevreler düzenledikleri "Cumhuriyet mitingleriyle" bunu engellemeye çalıştı.

367 krizi

Türkiye'nin 11. cumhurbaşkanını seçmek için 27 Nisan 2007'de toplanan TBMM Genel Kurulunda, tek aday olarak seçime giren Abdullah Gül, oylamaya katılan 361 milletvekilinin 357'sinin oyunu olmasına rağmen, ilk turda seçilmek için gerekli 367 sayısını bulamadı. Cumhuriyet Halk Partisi, 367'nin sadece karar yeter sayısı değil, aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğu iddiasıyla Mecliste yapılan ilk tur oylama işleminin iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurdu. Bir ilke imza atan Anayasa Mahkemesi, CHP'nin yaptığı başvuruyu kabul ederek Türkiye'yi yeni bir krizin eşiğine getirdi.

e-muhtıra

Türk demokrasi tarihine "e-muhtıra" olarak geçen 27 Nisan bildirisi de Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi milli iradeyi hedef alan bir girişim olarak akıllarda kaldı. Cumhurbaşkanlığı seçimi için yapılan ilk oylamanın ardından, gece yarısı Genelkurmay Başkanlığı internet sitesine konulan bildiride, "Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir." ifadelerine yer verildi.

Hükümete karşı bir muhtıra olarak algılanan ve Türk demokrasi tarihinde "e-muhtıra" olarak yerini alan bu bildiriye AK Parti hükümetinden çok sert bir karşı açıklama geldi.

Dönemin Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek tarafından kamuoyuna duyurulan açıklamada, Genelkurmay Başkanlığı bildirisinin "Hükümete karşı bir tutum" olarak algılandığı vurgulanarak, Başbakanlığa bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığının, herhangi bir konuda hükümete karşı bir ifade kullanmasının demokratik bir hukuk devletinde düşünülemeyeceğine dikkat çekildi. Hükümet, sert tepki gösterdiği bu açıklamanın ardından Meclis'in cumhurbaşkanlığı seçimi takvimini aynen işletti.

TBMM, 20 Ağustos 2007 tarihinde yeniden cumhurbaşkanını seçmek için toplandı. Seçimin 1. turunda 341, 27 Ağustos 2007'de yapılan ikinci turunda 337, 28 Ağustos 2007'de üçüncü turunda 339 oy alan Abdullah Gül Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı seçildi.

Kapatma davası

AK Parti'yi iktidardan uzaklaştırmak için yargı içinde odaklanan vesayet çevreleri harekete geçirildi. Bu bağlamda eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya tarafından hazırlanan ve Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu 71 kişiye 5 yıl süreyle siyaset yasağı getirilmesi ile partinin kapatılmasını içeren iddianame, 14 Mart 2008'de Anayasa Mahkemesi'ne sunuldu. Yüksek Mahkeme, 31 Mart 2008'de iddianameyi kabul etti.

Anayasa Mahkemesinin, siyasi tarihe "Google iddianamesi" olarak geçen iddianameyi kabul etmesinin ardından dava 30 Temmuz 2008'de karara bağlandı. Yüksek Mahkemenin 5 üyesi kapatmaya karşı çıkarken, 6 üye kapatmadan yana oy kullandı. Anayasa'da öngörülen nitelikli çoğunluk sağlanamadığı için parti kapatma talebi reddedildi.

7 Şubat MİT krizi

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu istihbarat görevlilerinin ifadeye çağrılmasıyla başlayan kriz, siyasi iktidarın olaya müdahalesiyle son buldu. Fetullahçı Terör Örgütü'nün doğrudan hükümeti hedef alan girişimi sonrası yapılan yasal değişiklikle MİT görevlilerinin soruşturulma izni başbakanlığa bırakılarak, ülke bir krizden daha çıkarıldı.

Gezi olayları

Taksim Meydanı'ndaki Gezi Parkı'nda Topçu Kışlası'nın yeniden inşa edilmesi amacıyla Büyükşehir Belediyesi ekiplerince birkaç ağacın parktan sökülerek başka yerlere nakledilmek istenmesi üzerine başlayan olayların da Türkiye'ye maliyeti büyük oldu. "Ağaç kesimi protestosu" bahanesiyle ortaya çıkan örgütler, tüm Türkiye'de, hükümeti yıkarak yatırımları durdurma amacına yönelik şiddet eylemleri başlattı.

Uzun süre Türkiye gündemini meşgul eden ve yaklaşık 50 milyar dolar maliyeti olan eylemler, Başbakan Erdoğan'ın kararlı duruşuyla son buldu.

Bir dönüm noktası 17-25 Aralık darbe girişimi

Dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı firari Celal Kara tarafından 17 Aralık 2013'te bazı bakan çocukları, iş adamları ve banka genel müdürlerinin de aralarında bulunduğu kişiler hakkında açılan soruşturma, Türkiye için önemli dönüm noktalarından biri oldu. Soruşturmanın ikinci dalgası ise 25 Aralık 2013'te dönemin İstanbul Cumhuriyet Savcısı firari Muammer Akkaş'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ı şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırmak istemesiyle başladı. FETÖ'nün doğrudan seçilmiş iktidarı hedef alan bu teşebbüslerinin Türkiye'ye maliyeti 100 milyar doların üzerinde oldu.

15 Temmuz kanlı darbe girişimi

FETÖ'nün devlet içinde kurduğu Paralel Devlet Yapılanması, doğrudan hükümeti hedef alan 7 Şubat MİT krizi ve 17-25 Aralık darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine, bu kez topyekun Türkiye'yi hedef alan bir işgal hareketine girdi. FETÖ'nün, Türkiye tarihinin en kanlı darbe girişimi olarak tarihe geçen yeni projesi, 15 Temmuz gecesi örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bulunan üniformalı teröristleri aracılığıyla gerçekleştirildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım'ın "Milleti meydanlara, havalimanlarına" daveti üzerine, vatandaşların tankların önüne geçerek demokrasiyi sahiplenmesi, AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin ortak hareket ederek, milli iradeye kasteden teröristlere karşı demokrasinin yanında yer alması, darbe girişiminin önünde en büyük engeli oluşturdu.

Kaynak: AA / Politika

Recep Tayyip Erdoğan Avrupa Birliği AK Parti Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title