Haberler

3. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in askerlerinin, polisinin üç semavi dinin kutsal kabul ettiği Mescid-i Aksa'daki uygulamasının asla kabul edilebilir bir şey olmadığını vurgulayarak, "Kapıları kırmak, içeride mukaddes kitabımızı yerlere atmak, onları yakmak, bütün camları kırmak suretiyle bu yaptıkları kabul edilebilir bir şey değildir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in askerlerinin, polisinin üç semavi dinin kutsal kabul ettiği Mescid-i Aksa'daki uygulamasının asla kabul edilebilir bir şey olmadığını vurgulayarak, "Kapıları kırmak, içeride mukaddes kitabımızı yerlere atmak, onları yakmak, bütün camları kırmak suretiyle bu yaptıkları kabul edilebilir bir şey değildir. Türkiye, burada tam aksine farklı inançların buradaki mabetlerini ihya ederken hatta inşa ederken bu tür şeylerle karşılaşmak bizleri ciddi manada rahatsız etmektedir. Bunun, küresel bazı olumsuz gelişmeleri de tetikleyeceğinden endişe ediyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) tarafından düzenlenen "3. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu"ndaki konuşmasına, her yıl düzenli olarak yapılmaya başlanan sempozyum için KDK'ya, Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu'na teşekkür ederek başladı.

Kamu Denetçiliği uygulamasının Türkiye'deki geçmişinin 3 yıla ulaştığını, idare ile vatandaş arasında yeni ve önemli bir köprü mahiyetindeki bu kurumun çalışmalarının değerlendirilmesi, geliştirilmesi, güçlendirilmesi konusunda atılan her adımın çok önemli görüldüğünü ifade eden Erdoğan, 2013 yılı başından bu yılın Temmuz ayı sonuna kadar kuruma gelen şikayet başvurusu sayısının 17 bin 321'e ulaştığını, idarenin kurumun tavsiye kararlarına uyma düzeyinin de geçen yıl yüzde 38 gibi dikkate değer bir oranı bulduğunu söyledi.

Erdoğan, gerek başvuru sayısı gerekse idarenin bunlara uyma oranları konusunda kat edilecek çok mesafe olduğuna belirterek, "Türkiye Kamu Denetçiliği Kurumundan beklentimiz, vatandaşlarımız için, bir çeşit 'Hacet Kapısı' işlevi görmesidir. Vatandaşımızın, idareyle olan derdini, sıkıntısını anlatmak, maruz kaldığına inandığı haksızlığa çare bulmak için aklına ilk gelen yer bu kurum olmalıdır" diye konuştu.

-"Bu uygulamanın özü..."

İlgili kamu kuruluşlarının da KDK'dan gelen tavsiye kararlarını, hakkaniyete ve hukuka uygunluğuna itimatlarından dolayı mümkün olan en yüksek oranda uygular hale gelmesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"İşte o zaman bu kurum, misyonunu tam anlamıyla yerine getirmeye başlamış olacaktır. Bizim devlet geleneğimiz, özellikle Şeyh Edebali'den bu yana 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' gibi tüm dünyaya örnek olacak bir ilkenin üzerine bina edilmiştir. Kamu denetçiliği uygulaması, işte bu geleneğin ete-kemiğe bürünmesinin, yeni bir anlayışla hayata geçirilmesinin adıdır. Bugüne kadar çeşitli defalar ifade ettim, burada bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Türkiye Kamu Denetçiliği Kurumu, diğer adıyla ombudsmanlık uygulaması, bizim yeni keşfettiğimiz veya dışarıdan uyarlama yoluyla ihdas ettiğimiz bir yapı değildir. Bu gerçeği tespit etmemiz lamız. Bu uygulamanın özü, esası, temeli bizim tarihimizde zaten vardır.

Osmanlı'da ve Selçuklu'da, devletin vatandaşının şikayetlerine, taleplerine kulak vermesi için, çeşitli isimler altında pek çok mekanizma oluşturulmuş ve çalıştırılmıştır. Çok büyük bir coğrafyada hüküm süren bu devletlerin asırlar boyunca ayakta kalması, vatandaşlarıyla kurdukları bu sağlıklı ve güçlü ilişki sayesindedir. Aynı şekilde bizim inancımızda da, 'kul hakkı'na, 'adalet'e, 'merhamet'e olan güçlü vurgu, devletle birey arasındaki ilişkinin özünü oluşturmaktadır. Tıpkı vakıf müessesesi gibi, ombudsmanlık da diğer ülkelerin bizim tarihimizdeki uygulamalardan örnek olarak oluşturup geliştirdikleri bir kurumdur. Biz, uzun bir aradan sonra bu anlayışı yeniden kurumsal bir kimlikle ihdas etmiş olduk. Bu süreçte emeği olan, katkısı bulunan herkese, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum."

"Önemli ilerlemeler sağlandı"

Erdoğan, Türkiye'nin 2003 yılı başından beri, her alanda olduğu gibi demokrasi, temel hak ve özgürlükler alanlarında da tarihi önemde ilerlemeler sağlandığını anlatarak, bu çerçevede pek çok Anayasa değişikliği yapıldığını, temel yasaların baştan sona yenilendiğini anımsattı.

Devletle vatandaş arasındaki ilişki kanallarının çokluğu, çeşitliliği, etkinliği ve yaygınlığının sağlıklı bir işleyişin işareti olduğunu belirten Erdoğan, günümüzde Cumhurbaşkanlığı, Meclis, Başbakanlık, bakanlıklar, belediyeler başta olmak üzere tüm kurumlarda, vatandaşın taleplerini doğrudan iletebildiği ve çözüm yolları arayabildiği uygulamalar bulunduğunu kaydetti.

Bilgi Edinme Kanunu ile de bu çalışmaların yasal bir zemine kavuştuğunu dile getiren Erdoğan, bilhassa Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık'taki iletişim merkezleri ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, diğer kurumlarla vatandaşlar arasında aracılık yapan, onlar adına talepleri izleyen bir işleve sahip olduğunu, bu süreç içerisinde her köy ve mahalledeki muhtarların da Cumhurbaşkanlığı makamına kadar iletişim kurma ve halkın taleplerini takip eden kurumların da oluşturulduğunu söyledi.

"Türkiye Kamu Denetçiliği Kurumu, bağımsız bir yapı ve uzmanlık kuruluşu olarak, daha ileri bir adım mahiyetinde hayata geçirildi" diyen Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkının da yargı sürecindeki hak arama çabaları için yeni bir imkan olarak sistemdeki yerini aldığını, temel kanunlarda yapılan değişikliklerin de hep bu amaca yönelik olduğunu anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin demokrasi ve kalkınma alanında tarihi bir dönüşümü gerçekleştirirken, aynı zamanda bölgesel ve küresel sorunlar konusunda da insani, ilkeli, kararlı bir duruş sergilediğine dikkati çekerek, Türkiye'nin mülteci sorunu karşısındaki tavrının buna son örnek olduğunu belirtti. Avrupa Birliği'ne üye 28 ülkenin, sayıları sadece 400 bin civarında bir mülteci müracaatını panik içerisinde kabul ederken, Türkiye'nin 2011 yılından beri Irak ve Suriye'den gelen 2 milyonu aşkın kişiyi ağırladığını vurguladı.

"Açık kapı politikası uyguluyoruz"

Türkiye'nin mülteci sorununa ilave olarak bir de terörle mücadele ettiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Biz, bir açık kapı politikası uyguluyoruz, sınırlarımızı kapamak suretiyle veya onların Akdeniz'de, Ege'de boğulmasını seyrederek değil, sınırlarımıza dayanan insanların buraya keyfi şekilde veya bize tehdit olarak değil, canlarını ve geleceklerini kurtarmak için geldiklerini biliyoruz. Ama şu anda batıda bakıyoruz ki bir kısmı 'Hristiyan köklerini zedeleyecek bu akıma müsaade etmeyin, etmeyelim, ancak Hristiyanları alalım, bunun dışındakileri almayın yaklaşımı' inançların, dünyada küresel bir yapıyı ifade ettiği böyle bir dönemde yapılması, bunları görmemiz gerçekten kabul edilebilir bir şey değildir. Biz, insana insan olarak bakıyoruz, inancıyla bakmıyoruz, bakmayacağız. Mağdur mudur, mazlum mudur biz kapımızı açarız.

Şu anda Kudüs'te Mescid-i Aksa'da yapılanları görüyorsunuz. Burada maalesef İsrail'in askerlerinin, polisinin üç semavi dinin Müslümanlık, Hristiyanlık ve Museviliğin kutsal kabul ettiği Mescid-i Aksa'daki uygulaması asla kabul edilebilir bir şey değildir. Kapıları kırmak suretiyle, içeride mukaddes kitabımızı yerlere atmak suretiyle, onları yakmak suretiyle, bütün camları kırmak suretiyle bu yaptıkları kabul edilebilir bir şey değildi. Türkiye burada tam aksine farklı inançların buradaki mabetlerini ihya ederken hatta hatta inşa ederken bu tür şeylerle karşılaşmak bizleri ciddi manada rahatsız etmektedir. Bu saldırıların küresel bazı olumsuz gelişmeleri de tetikleyeceğinden endişe ediyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Avrupa'daki dostlarımızın bir defa şundan emin olması lazım. Sınırlarına gelen insanların nihai hedefi, onların ülkeleri değildir. Biz bunu görüyoruz. Bu insanlar aslında kendi vatanlarına, kendi ülkelerine kavuşmak istiyorlar. Ama kendi ülkeleri onlar için yaşanması mümkün olmayan bir hale gelmiş durumda. Mülteci sorununun çözümü, kapıları bu insanlara kapatmaktan, sınırlara tel örgüler, duvarlar çekmekten geçmiyor. Asıl çözüm, bu insanların geldikleri yerlerdeki, kendi ülkelerindeki çatışmaların bir an önce durmasını, halkın sesine ve taleplerine kulak verecek yönetimlerin işbaşına gelmesini sağlamaktır. İşte o zaman, bu insanların ne bizim sınırlarımıza, ne de Avrupa ülkelerinin kapılarına dayanması için bir sebep kalmayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Mülteci sorununun gerisindeki asıl sebebi görmeden ve buna uygun çözümler üretmeden atılacak her adımın insanlığın vicdanını yaralayan yeni görüntüler ortaya çıkarmanın ötesine geçemeyeceğini ifade eden Erdoğan, "Akdeniz'de, Ege'de çaresizliğin zorlamasıyla yapılan yolculuklarda hayatlarını kaybeden çocukların, kadınların, erkeklerin cesetlerinin kıyılara vurmasını seyretmeye daha fazla devam edemeyiz. Suriye'deki sorunun rejim sorunu, rejimin halkına zulmü sorunu olduğu açıkça ortadayken, meseleye hala uluslararası güç dengeleri ve siyasi hesaplar zaviyesinden bakmak vicdanları kurutur" diye konuştu.

"Uçaklar gönderiliyor, silahlar gönderiliyor, parasal destekler veriliyor"

Erdoğan, hala bazı ülkelerin Suriye'ye uçaklar gönderdiğini, silah ve parasal yardımlarda bulunduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Ama Tayyip Erdoğan bunu dillendirdiği zaman Türkiye'nin büyükelçisini çağırmak suretiyle 'niçin bunlar söyleniyor'... Bunu sizin yetkilileriniz söylüyor, ben söylemiyorum. Yetkililer diyor ki 'biz Esed'in arkasındayız'. Uçaklar gönderiliyor, silahlar gönderiliyor, parasal destekler veriliyor, bunların hepsi bizim tespitimizdir. Açıkça bunu kendileri de ifade ediyorlar, hatta hatta uluslararası toplantılarda da ifade ediyorlar, aslında buna da bir ombudsmanlık gerekiyor, ama nasıl olacak? Sıkıntı burada."

Türkiye'nin Suriye ile ilgili söylediği her şeyin en başından beri doğru çıkmasına rağmen, sorunun çözümüne yönelik ciddi adımların atılmamasını eleştiren Erdoğan, "Çünkü buradaki 2 milyon insan İran'a gitmiyor, Rusya'ya gitmiyor, 2 milyon insan benim ülkeme geliyor ve bunun bedelini biz ödüyoruz. Şu ana kadar 6,5 milyar dolar biz burada bu çalışmalar için destek verdik. Biz, insani desteği verirken birileri de oraya uçaklar gönderiyor, silahlar gönderiyor, bu şekilde Suriye-Irak buradaki bu karışıklıkların, yüz binlerce insanın ölümünü seyrediyor. İnsani olan bu mu? Peki buna karşı bir ses var mı? Maalesef" dedi.

(Sürecek)

Kaynak: AA / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Suriye İsrail Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

36 bin sözleşmeli sağlık personeli ataması ne zaman yapılacak, branşları ne? Uyku apnesi ehliyet alamıyor mu? Uyku apnesi nedir? Türk Telekom Sil Süpür nerede, uygulamanın neresinde? Emrah Büke kimdir? Şehit Polis Emrah Büke kaç yaşında, nereli, memleketi neresi? Emrah Büke cenaze namazı ne zaman kılınacak? Dostlara, arkadaşlara Cuma mesajları 2024! Cuma mesajı olarak gönderilebilecek anlamlı, kısa ve en güzel cuma mesajı! Vietnam yosun kurbağasının boyu ne kadardır? Survivor Bil Bakalım soru cevaplar 26 Nisan 2024 Cuma! Ken Edwards 1 dakika içinde kaç hamam böceği yemiştir? Survivor Bil Bakalım soru cevaplar 26 Nisan 2024 Cuma! 26 Nisan 2024 On Numara çekiliş sonuçları açıklandı mı? On Numara sonuçları saat kaçta? On Numara CANLI izle! Bugün kazanan numaralar neler? 26 Nisan 2024 Konya elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Konya'da elektrik ne zaman gelecek? 26 Nisan İstanbul elektrik kesintisi! ELEKTRİKLER NE ZAMAN GELECEK? İstanbul'da elektrik kesintisi! 26 Nisan 2024 Antalya elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Antalya'da elektrikler ne zaman gelecek? 26 Nisan Gaziantep elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Gaziantep'te elektrikler ne zaman gelecek? Gaziantep'te elektrik kesintisi! 26 Nisan Manisa elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Manisa'da elektrik ne zaman gelecek? Manisa'da elektrik kesintisi! 26 Nisan İzmir GEDİZ elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! İzmir'de elektrik ne zaman gelecek? İzmir'de elektrik kesintisi! Son Depremler! Bugün İstanbul'da deprem mi oldu? 26 Nisan AFAD ve Kandilli deprem listesi! 26 Nisan Ankara'da, İzmir'de deprem mi oldu?
500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title