Haberler

2. Futbol Zirvesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Siyasetin kalitesi yükseldikçe iktidarı sandık yoluyla değil de şikeyle, hileyle, darbeyle, tehditle, yıkıcı siyasetle elde edebileceğini sananlar, bizim milletimiz tarafından tasfiye edilmiştir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Siyasetin kalitesi yükseldikçe iktidarı sandık yoluyla değil de şikeyle, hileyle, darbeyle, tehditle, yıkıcı siyasetle elde edebileceğini sananlar, bizim milletimiz tarafından tasfiye edilmiştir. Buna rağmen son anayasa değişikliğinde olduğu gibi hala nasıl futbolun, inşallah onlardan kurtuluyoruz, holiganları varsa, hala holigan siyasetiyle netice almaya çalışanların bulunduğunu da görüyoruz. Fikirlerinin gücüne güvenemeyenler, yalana, iftiraya, hatta şiddete başvurmaktan çekinmediler." dedi.

Erdoğan, Kulüpler Birliği Vakfı tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 2. Futbol Zirvesi'ndeki konuşmasında, sporun, özellikle futbolun kaynaştıran, farklı kimlikleri, karakterleri, hikayeleri bir araya getiren yönünün iyi bilindiğini, günümüzde futbolun, herhangi bir spor dalı olmanın çok ötesinde anlamlara sahip olduğunu dile getirdi.

Futbolun özünde rekabetle birlikte fedakarlık, centilmenlik, dostluk ve dayanışma bulunduğuna işaret eden Erdoğan, "Bu oyunda kazanmak için sahaya çıkan oyuncuların bireysel yetenekleri yanında arkalarında güçlü bir yönetim desteğine, teknik desteğe, hep birlikte sergileyecekleri uyuma ihtiyaç vardır. Bu, yöneticisinden sahadaki futbolcusuna, hakeme, teknik kadrolara varıncaya kadar birlikte oluşan dayanışma, tribünlere de aynı zevki, heyecanı şüphesiz ki verecektir. Hakem, bitiş düdüğünü çalana kadar pes etmemeyi gerektiren bir oyunda ümitsizliğe asla yer yoktur. Hele hele son zamanlarda açık ara mağlup olan dünya futbolunun marka takımlarının rövanşında nasıl elediğini görerek, bir şeyi açıkça ispat ettiklerine şahit olduk. Futbol tarihi, hezimetin kıyısından koparılmış muhteşem zaferlerle doludur." diye konuştu.

Erdoğan, futbolun bir direniş, bir meydan okuma olduğunu belirterek, "Burada Afrika çöllerinden Brezilya gecekondularına kadar dünyanın her yerinde itilip kakılan kenar mahalle çocuklarının kurtuluş umudu olan bir oyundan söz ediyorum. Bu aynı zamanda bizim çocukluğumuzun da hikayesidir. Mahalle arasında yazın toz toprak, kışın çamur zibil içinde top peşinde koşturan tüm çocuklar için futbol, parlak bir geleceğe çıkan yolun adıdır. Bugün bir Beşiktaş'ın Vodafonu'nu düşünüyorum, bir de Beşiktaş'ın Şeref Stadı'nı düşünüyorum, nereden nereye... Bir Fenerbahçe'nin şu andaki stadyumunu düşünüyorum, bir de Dereağzı'ndaki hazırlıkların yapıldığı yeri düşünüyorum, nereden nereye... Bu imkanların hiçbirine sahip olmayan kulüplerimizin olduğunu da biliyorum. Ama Türkiye nereden nereye geldi, bu gerçekleri görmemiz lazım." ifadelerini kullandı.

Futbolu, "görsel bir ziyafet" şeklinde tanımlayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kimi zaman asistlerle, şutlarla, birbirinden muhteşem çalımlarla, olursa gollerle, 90 artı uzatmaya sığdırılmış bu şölen, kendi kahramanlarını da üretir. Öyle futbolcular vardır ki biz onları sadece yetenekleriyle, golleriyle değil, aynı zamanda dürüstlükleriyle, tevazularıyla, efendilikleriyle, takım arkadaşlarıyla olan örnek ilişkileriyle de hatırlarız. Kaleci Lastik Ömer'in ifadesiyle 'Gözlerin bile yakalaması mümkün olmayan bir hız ve dehşetle şut atan' Metin Oktay'ı, işte böyle hatırlıyoruz. İsmi Fenerbahçe ile adeta özdeşleşen belki de dünyanın en kabiliyetli forvetlerinden, zaman zaman orta saha, 'futbolun ordinaryusu' diyebileceğimiz Lefter'i işte böyle hatırlıyoruz. Kendi takım arkadaşlarıyla birlikte neredeyse tüm futbolculara ağabeylik yapan, tek başına bir takım denilebilecek Baba Hakkı'yı işte böyle hatırlıyoruz. Hiçbir maddi kazanç ummadan yıllarca top koşturmuş, futbola, bağrından çıktığı şehre tutkuyla bağlandığı takımının renklerine ömrünü vakfetmiş Dozer Cemil'i işte bu şekilde hatırlıyoruz. Dünyada Pele'yi, Zidane'ı, Cruyff'u, Müller'i, Ronaldo'yu, Baggio'yu, Hagi'yi böyle hatırlıyoruz. Bu futbol efsanelerini yalnızca sahalardaki olağanüstü performanslarıyla değil, aynı zamanda futbola, formasını giydikleri kulübe, içinden çıktıkları topluma, gençlere yaptıkları katkılarla da takdir ediyoruz."

"Siyasetin temelde futbol ile bir çok ortak yönü olduğuna inanıyorum"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocukluk dönemlerinden itibaren futbola gönül veren, gençlik yıllarında çeşitli kulüplerde top koşturan biri olarak, bunun insana neler kazandırabildiğini çok iyi bildiğini ifade ederek, "Hayatımın her aşamasında futbol oynarken edindiğim disiplinden, takım çalışmasından, vefadan, bu oyunun bana kazandırdığı tüm vasıflardan çok istifade ettim. Özellikle siyasetin temelde futbol ile bir çok ortak yönü olduğuna inanıyorum. Spor gibi siyasetin de özü rekabettir, yarıştır. Bu yarışın ilk aşaması sandıktan galip çıkmak için, ikinci aşaması da sorumluluk üstlendikten sonra millete hizmet götürmek içindir. Tıpkı futbol gibi siyaset de takım oyunudur, yani sağlam bir kadro gerektirir. Plansızca oynayan, taktiği ve stratejisi olmayan bir takımın kupayı kaldırma ihtimali nasıl yoksa, milletine söyleyecek sözü olmayan siyasetçilerin, siyasi partilerin de başarı şansı yoktur. Futbol gibi siyaset de tutku, aşk, adanmışlık olmayınca sürdürülecek bir iş değildir. Kendini o işe adayacak, yani futbolun da bir inadı vardır. Hocam bana 'Oğlum topu yiyeceksin' derdi. Top yenir mi? İşte orada hırsı anlatıyor, inadı anlatıyor." diye konuştu.

Sporun içine şiddet ve saldırganlık girince centilmenlik ruhunun kaybolması gibi siyasetin içine yalan, iftira ve çarpıtma girince aynı sonucun ortaya çıktığını anlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"Maalesef ülkemizde bunu çok sık yaşıyoruz. 40 yıllık siyasi hayatım boyunca bir taraftan milletimize hizmet ederken, diğer taraftan da bu yıkıcı siyaset anlayışıyla mücadele yürüttüm. Siyasetin kalitesi yükseldikçe iktidarı sandık yoluyla değil de şikeyle, hileyle, darbeyle, tehditle, yıkıcı siyasetle elde edebileceğini sananlar, bizim milletimiz tarafından tasfiye edilmiştir. Buna rağmen son anayasa değişikliğinde olduğu gibi hala nasıl futbolun, inşallah onlardan kurtuluyoruz, holiganları varsa, hala holigan siyasetiyle netice almaya çalışanların bulunduğunu da görüyoruz. Fikirlerinin gücüne güvenemeyenler, yalana, iftiraya, hatta şiddete başvurmaktan çekinmediler. Anayasa değişikliğini, içindeki maddeleriyle tartışmak yerine Meclisin kapatılacağından, ülkenin bölüneceğine kadar akla hayale sığmayacak yalanlarla milletimizin kafasını bulandırmaya çalıştılar. Böyle bir şey yok. Meclisin fesih yetkisi asla cumhurbaşkanına ait değildir. Böyle bir şey de yok. Bütün bunların hepsinin kararı millettedir ve millet bir seçim kararı alındığı zaman cumhurbaşkanı ve parlamento seçimini beraber yapar, asla biri bir diğerini götüremez."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Güncel

Kulüpler Birliği Vakfı Afrika Haliç Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title