Haberler

12 Eylül, Diyarbakır'da 5 Nolu Cezaevi Önünde Protesto Edildi: Müze Olsun

Diyarbakır'da 12 Eylül askeri darbesi, o dönem işkence ve ölümlerle gündeme gelen 5 nolu Cezaevi önünde protesto edildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Diyarbakır Cezaevi'nin bir insan hakları ve demokrasi müzesi olması lazım. Türkiye'de insan hakları ihlallerine son verilmesi, yaşam hakkı ihlallerine son verilmesi lazım"12 Eylül askeri darbesinin 33'ncü yıldönümü, darbenin en önemli sembollerinden olan, işkence ve ölümlerle gündeme gelen Diyarbakır'daki dönemin 5 nolu Askeri Cezaevi önünde protesto edildi. Diyarbakır'da bulunan CHP heyeti Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ile Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi önüne geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, Ankara Milletvekili Levent Gök, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, PM üyeleri Tekin Bingöl, Emel Yıldırım, Hüseyin Yaşar ve Halit Toraman'dan oluşan heyet, cezaevi önünde basın açıklaması yaptı. Bu arada Sezgin Tanrıkulu'nun Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nin İnsan Hakları ve Demokrasi Müzesi olmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verdiği kanun teklifinin metni gazetecilere dağıtıldı.

TANRIKULU: DİYARBAKIR CEZAEVİ İNSAN HAKLARI MÜZESİ OLSUN

Heyet adına ilk açıklamayı yapan Sezgin Tanrıkulu, halen bu cezaevinin şöhretinin devam ettiğini belirterek, "İçeride şu anda tutuklu milletvekili ve siyasetçiler var. 12 Eylül zihniyeti 33 yıl sonra Diyarbakır ve tüm Türkiye'de devam ediyor. Recep Tayyip Erdoğan ustalığıyla övünüyor. Ama biz onun Kenan Evren'in yanında çıraklık yaptığını ve bugün insan hakları ihlalleri noktasında usta olduğunun bilincindeyiz. Bu zihniyetin değişmesi demokrasiye evrilmesi, insan hakları ihlallerine son vermesi lazım. Diyarbakır Cezaevi'nin bir insan hakları ve demokrasi müzesi olması lazım. Türkiye'de insan hakları ihlallerine son verilmesi, yaşam hakkı ihlallerine son verilmesi lazım. Türkiye'nin demokrasiye evrilmesi lazım. Bu Cezaevi'nde o dönemde 34 siyasi tutuklu yaşamını yitirmişti. Onlarla ilgili devam eden bir soruşturma olmadı. Bu Cezaevi'nde yakın tarihin insan eliyle gerçekleştirilen en ağır vahşeti 1996 tarihinde yaşandı. Bu Cezaevi'nde büyük bir vahşet yaşandı ve onlarca insan yaşamını yitirdi. Bu cezaevini kapatalım ve bir simge olsun. İnsan hakları ve demokrasi müzesi olsun"dedi.

OYAN: CHP BÜTÜN DARBELERDEN ZARAR GÖRDÜ

CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, darbeden sonra yaşanan olumsuzlukları anlatarak, şöyle dedi: "Biz CHP olarak 12 Eylül rejimiyle hesaplaşmanın aynı zamanda AKP rejimiyle hesaplaşmak anlamına geldiğini biliyoruz. Bu rejimin simgesi Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nin mutlaka bir demokrasi ve insan hakları müzesine dönüştürülmesini talep ediyoruz. Bir Başbakan'ın Diyarbakır'a gelip size modern bir cezaevi yapacağım sözlerini bir kez daha kınıyoruz. Diyarbakır'a layık gördüğü tek şey cezaeviyse yazıklar olsun diyoruz. Bu müze gibi Sivas'ta da Madımak müzesinin bir utanç müzesi olmasını talep ediyoruz. Bunlar ilk iktidar günümüzde yapacağımız işler arasındadır. Türkiyede iktidara eleştiri yöneltmenin maliyetleri var. Ama ana muhalefet partisine vurmanın bedeli yoktur. CHP 12 Eylül rejiminin kapattığı partidir.12 Eylül darbesinin ana amacı CHP'yi kapatmaktır. Garnitür olarak Adalet Partisi'ni de kapattılar. Türkiye'de solun kafasını ezdiler. CHP'yi kendilerine göre bir daha açılamayacak şekilde kapatmışlardı. CHP bütün darbelerden zarar görmüş bir partidir. Ne zaman iktidara en yakın dönemdeyse darbeler olmuştur. CHP her zaman darbelere karşıdır, karşı olmaya devam edecektir. Bizim iktidara gelmek, bu gerici bağımlı politikayı yenmek için kendi gücümüzden başka güveneceğimiz hiç birşey yok. Buna da güveniyoruz, ilk seçimde göreceksiniz.CHP demokrasi mücadelesinde türkiyedeki bütün partilerin önündedir."Daha sonra gazetecilerin PKK'nın geri çekilmeyi durdurmasıyla ilgili sorusunu yanıtlayan Oyan, "Biz müzakere sürecinin kendisine değil yöntemine karşıyız dedik. Kapalı kapılar ardında ve özgürlüğü kısıtlanmış bir hükümlü ile yapılan müzakarelerin gideceği yer burasıdır. Çözümün yeri meclistir. Seçilmiş siyasetiler vardır ve çözüm yeri meclistir" dedi.

BARO BAŞKANI ELÇİ: 12 EYLÜL MAĞDURLARI ADALET ARIYOR

Diyarbakır E Tipi Cezaevi önünde daha sonra ise Diyarbakır 78'liler Derneği üyelerince basın açıklaması yapıldı. Diyarbakır Cezaevi'nde hayatını kaybeden tutukluların fotoğraflarını taşıyan grup adına Ahmet Andış açıklama yaptı. 12 Eylül rejiminin hala sürdüğünü belirten Andış, "Faşist cuntanın vahşi uygulama merkezinin başında Diyarbakır 5 nolu Askeri Cezaevi gelmektedir. Bugün herkesin eleştirdiği, lanetlediği 12 Eylül rejimi, darbe anayasasıyla, anayasadaki değiştirilemez maddeleriyle, tekçi vatandaşlık ve devlet tanımıyla sürüyor. Toplumsal siyası yaşamı kontrol etme yasallığıyla donatılmış Milli Güvenlik Kurulu ile sürüyor. Kürt halkı 12 Eylül sistemine karşı hem zindanda hem dışarıda direnç gösterdi. 12 Eylül bu zindanda olmak üzere Kürt halkının direnişi ile karşı karşıya kaldı. Gerçek bir demokrasi darbesiz bir toplum, darbesiz demokrasi, darbesiz siyaset ile mümkündür"dedi.

Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Tahir Elçi ise, "33 yıl önce arkamızdaki cezaevinde insanlığa karşı utanç verici suçlar işlendi. Bu suçlar askeri yönetimin hüküm sürdüğü dönemden sonra da devam etti. Buradra yaşananlar bir kaç subayın uygulaması değildi. 1980 yılından beri yaşananlar devlet politikasıydı. Bir toplumu sindirmek, asimile etmek amacıyla işkence, yargısız infaz gibi insanlığa karşı suçlar işlendi. İnsanlığa karşı suçların en ağırı bu cezeaevinde işlendi. 33 yıl sonra bu utanç verici mirasla hesaplaşma ve yüzleşme dönemi gelmiş, hatta geçmiştir. Bugün hala 12 Eylül mağdurları adalet arıyor. Hala adalet gerçekleşmiş değil. Halen bir dava açılmış değil. Biz bir an önce Diyarbakır'da devam eden cezaevi soruşturmasının sonuçlanmasını ve faillerin adalet önüne çıkarılmasını bekliyoruz. Diyarbakır Cezaevi insan İnsan Hakları Müzesi olmalı"diye konuştu.

BOZYEL: BURADA KÜRT HALKINA KARŞI SOYKIRIM POLİTIKASI UYGULANDI

Diyarbakır E Tipi Cezaevi önünde daha sonra ise Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) üyelerince bir basın açıklaması yapıldı. HAK-PAR Genel Başkan Lardımcısı Bayram Bozyel, "33 yıl önce Türkiye'de askeri cunta rejimi demokrasiye, özgürlüğe ve Türkiye halklarına karşı bir savaş başlattı. 12 Eylül 1980 yılında yönetime el koyan cunta yüz binlerce insanı işten attı ve sürgün etti. 50'den fazla insan genç yaşta darağacına götürüldü. 12 Eylül rejiminin esas hedefinin Kürt halkı olduğu apaçık ortada. 12 Eylül rejimi bu amaçla Diyarbakır Cezaevini bir pilot bölge olarak kullandı. Batıda faşist kimliği ile ortaya çıkarkan, Kürdistan'da sömürgeci ve ırkçı yanını kustu. Diyarbakır Cezaevi Kürt halkının özgürlük mücadelesinin üstüne beton dökülmek istenen bir mekan oldu. Burada Kürt halkına karşı bir soykırım politikası uygulandı. Günlerce süren işkencelerle Kürt halkının özgürlük iradesi kırılmak istendi. 12 Eylül rejimi ülkemizi viraneye çevirdi. Bu rejim kendi baskı sistemini kalıcı kılmak için bir anayasa yaptı. Yapılan onca rötüşa rağmen 12 Eylül'ün faşist ruhu yerinde durmaya devam ediyor. Türkiye'nin onsa yıla rağmen bu anayasayı değiştirememiş olması utanç vesilesidir"dedi.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Diyarbakır Türkiye İzmir Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title